Elimizdeki değerleri nasıl tüketip attığımızın ve nasıl yok ettiğimizin örneği olmaya çok yakın Lefke.
Daha 1900 yılında adanın ilk Kıbrıs Türk Belediyesi.
Önceleri hem Büyük Britanya Kıbrıs Koloni Batı Bölgesi Merkezi, daha önceleri Osmanlı Kıbrısında idari merkez.
Tarih öncesi Romalıların gözdesi, antik çağda adadaki en değerli krallık. Bölgedeki ilk liman.
Bunlar tesadüf mü sanıyorsunuz Lefke’yi önemsizleştirmeye çalışan son 20 yılın idarecileri, vekilleri, yöneticileri, alimleri, zalimleri?
Doğal güzellikte kesin tüm adamızın en çeşitli güzelliğe sahip bölge Lefke ve yöresi.
Dağ, deniz, vadi, kaya ada,
yeşil, mavi, turkuaz!
Kar, Portakal çiçeği, hurma, babutsa.
Kırk Konaklar, Karadağ. Soli Amfitiyatro.
Her köyü, her bölgesi ayrı bir kültürün lideri.
Bunları göremeyenlere göre Lefke uzak, yolları kötü.
Portakalı iş yapmaz, turisti yok.
Belediyesi sorunlar yumağı, madeni zehir!
Neredeyse 100 yılı bulacak bölgenin en eski ve zamanın en donanımlı Hastanesi onca yıldan sonra övülüp yüceltileceğine, eksik bırakılan yanları güncelleştirileceğine daha da buruşturulup önce terk et, sonra da herhalde kumarhane veya gece kulübü denilen fuhuş ve insan kaçakcılığı, kadın sömürü merkezine sat!
Aldığın, alacağın paralarla da bu gerileme devrinin sorumlularına yüksek maaş, ziyafet, mevki ve asalet ver.
Suç ortaklarına da toprak, arsa, devlet eli ile tekelcilik ver!
Bir taraftan bölgeyi geliştirme düşünülürken diğer taraftan eldeki değerleri buruştur çöpe at!
Lefkede sorunlar çok yönlüdür, değişik ihtiyaçlar ve hatta biri biri ile çelişen sıkıntılar var.
Eldeki her kurumu, her tarımsal değeri, her doğal kaynağı, her avantajı tespit edip bunları uyum içinde ve etkin şekilde bölgeye kalıcı ve sürdürebilir imkanlara dönüştürmeli.
Portakalcı su parası, patatesçi gübre parası, emlakçı ev kirası, turizimci teşvik, esnaf vergi bağışı, arazi spekülatörü inşaat izni, yurtçular kaçak kat, yolcular iyileştirilmiş yollar ve kaliteli toplu taşımacılık peşinde.
Bostan ekenler, zeytin ezenler, hurma reçeli kaynatanlar ithalata fon, ebeveyinler kreş, öğretmenler bina, esnaf alacak peşinde.
Aplıç kapısı mı Lefke yolu mu? Narenciye ve zeytin bahçeleri mi, yüksek gerilim hattı mı? Bakır madeninin nihai islahı mı, azıcık daha siyanür mü?
Cittaslow mu yoksa kısa günün kara kazancı mı?
Siyaset bugüne kadar kim yandaş, kim daha çok seçmen, kim daha gür sesli ve belki de kim daha ortak olarak görülürse onların bireysel veya daracık kesim sorunlarını iftiharla çözmeyi tercih etti.
Bir sorunu sözde çözerken bin sorunu Gordion düğümüne dönüştürdü.
Lefke madenlerinden yapıldığı anlatılan efsanevi Büyük İskender Kılıcının bile çözemeyeceği bir düğüm!
Kıbrıs’a adını vermiş olabilen bakır için madenleri de kullanılan siyanürden bile daha zehirli bir düğüm!
Osmanlı Konak ve binalarından bile daha çok detayları olan bir düğüm.
Ha gayret az daha gayret!
Yakında, ünlü GORDİON Düğümünü gölgede bırakacak LEFKE Düğümü üretecek bu sorunlar!
Bu yazıyı Çarşamba gecesi canlı olarak yayınladığımız, konuklarımızın Sami Dayıoğlu (TDP, Tarım Eski Bakanı/ Güzelyurt- Lefke Narenciye Üreticileri Birliği Başkanı) ve Hasan Karlıtaş (Lefke Turizm Derneği Asbaşkanı, bölge doğa aktivisti) olduğu EKOPOLİTİK BAKIŞ programın ardından kaleme aldım.
Yazıya değerli konuklarımın bigi ve düşünceleri renk, çeşit ve zenginlik ve değer kattı.
Program arası ve sonrası saatlerce konumuz LEFKE, LEFKE ve yine LEFKE idi.
Geçtiğimiz hafta, Başbakan Yardımcılığı, Ekonomi, Turizm, Spor ve Kültür Bakanlığı’nın girişimi ve bölge paydaşlarının katılımı ile bölgenin sorunlarını tespit ve giderilmeleri için tedbirleri içerecek bir çalışma başlatıldı.
Çalışmanın amacı, yukarda sıraladığım ve diğer çelişki ve sorunlara en etkin çözümü, başarısı ispatlanmış yöntemlerle üretmektir.
Bölgenin acil ve kalıcı çözümlere ihtiyacı var. Bölgede sadece ikide bir yanan çöplük kokularından öte daha da sinsi kokular yayılıyormuş!
Maliyemizin kıt kaynaklarını ve bölgeye yeniden cömertçe katkı koyan TC Yardım Heyeti akçelerini yakacak sinsi dumanlar.
Ah Nasreddin Hoca ah,
Keşke Lefke’de hem de bugün yaşasaydın da eline testi vereceklerinin kulaklarını bir çekseydin!
Neredeyse bir yıl önce yazdığım bir çalışma aşağıdaki mani

Lefke’nin cilveli dağları
Gösterir ama vermez karları
Saçaklı cumbalı konakları
Evlendirir ama almaz oğlanları

Goynunda saklar altınları
Madeni gibi, kara mı bahtı?
Roma, Bizans, Osmanlı
Yetti aldığı canlar, bakırı

Dalgası yedi, ırmağı yeşil
Adası kaya, tepesi aşk
Kimler kimler gitti
Galanlar ne ölü, ne sağ

Lefkeli’mi bu maninin yazarı
Bıraktı geldi dünyaları
Yaramadı ne dili ne gönlü
Buralara aşkı tek ödülü

Lefke’ye yollar kıvrımlı ve dar
İçinde ne doğalar saklar
Sorma bana Lefkeli’yi hocam
Adını duyunca yüreğim ağlar