BM Özel Danışman Eide yine yollara düştü,
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Ki-Mun, Norveçli üst düzey diplomat, EspenBarthEide'yi, Kıbrıs Özel Danışmanı olarak atarken, ona ne kadar anlattı buradaki muhataplarını bilemeyiz.
Avustralya eski Dışişleri Bakanı Alexander Downer'dan boşalan Kıbrıs Özel Danışmanlığı görevine Norveçli üst düzey diplomat ve ülkesinin bir dönem Dışişleri Bakanlığı ile Savunma Bakanlığı'nı yapan Eide atanırken muhakkak ki Kıbrıs’taki muhatapları ile ilgili bilgilerden öte, kendi beceri ve kapasitelerine de güvenerek bu görevi Kabul etmiştir.
Zaten Eide’nin yeni görevi ile ilgili birden fazla ispatlanmış benzeri başarıları var.
Eide'nin, barış süreçleri ve barışa derin bir anlayış getiren tecrübeli bir diplomat.
Norveç'in 2012-2013 yıllarında Dışişleri Bakanı olan Eide, 2011-2012 yıllarında da Savunma Bakanlığı görevini üstlenmişti.
Eide ayrıca, barış, barışı koruma, bölgesel ve küresel güvenlik konularında uzmanlaşmış Uluslararası İlişkiler Norveç Enstitüsü'nde kıdemli araştırmacı ve araştırma direktörü olarak görev yaparken, BM tarafından başlatılan bir dizi en iyi uygulamalar ve reform süreçlerine de katılmıştı.
Eide, ayrıca Dünya Ekonomik Forumu'nun Yönetim Kurulu Üyesi ve İdari Müdür olarak görev yapıyordu atanırken.
BM Genel Sekreteri Ban'ınKıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer, Eylül 2008 tarihinde başladığı görevinden Şubat 2014'te istifa ederken, görev süresince kullandığı tüm üst düzey bilgi ve becerileri süreci ne kadar etkilemiş diye sorgulayanlar hatırlasın diye, Eide ve ekibine de üstlendikleri görevde belki faydalı olur diye aşağıdaki 2009 tarihli ve Talat Hristofyas görüşmelerinin daha ilk turu sonundaki, su yüzüne çıkan ve fısıltıdan yüksek sese geçer gibi olan farklılıklar tartışıldığı zaman yazmıştım.
Hatta aman , görüşme sürecine zarar verir diye düşünen önde gelen günlük gazeteler yayınlamakta hiç de hevesli davranmamışlardı.
Her ne kadar da Kıbrıs sorunundaki muhatap Başkanlar, görüşmeciler bugün farklı isimler de olsa, aşağıdaki yazı kimbilir belki o gün geleceği, bu gün de geçmişi göremeyenlere ışık tutar, yol gösterir, kulağa küpe olur diye yeniden yayınlıyoruz.
Kıbrıs sorununun temeli her ne isterse olsun, çözümsüzlüğün nedeni ne şu kadar toprak, ne bu kadar insanın yer değişimi, ne farklı dil, ne farklı din değildir.
Belki de bundan dolayı ne SEN AL-VER BANA, ne KAZAN-TENCERE, ne ANADOLU SUYU- BARIŞ GAZI gibi dünyada başarılı olmuş yöntemler buralarda kimsenin kılını kıpırdamıyor!
Hade kolay gelsin SnEide, iyi turlar!
YoldaŞlar ZORDA MI? (2009)
Su Kıbrıs’ın hali ,gerçekten akıllara zarar.
Serbest, liberal ekonomi zengini iki toplum, iki yoldaşa ve partilerine Kıbrıs sorununa çözüm bulsunlar diye ard arda en üst düzeyde görev veriyor.
Yo öyle ekonomi ile, sosyal devletçilikle, toplum refah ilimi ile falan hiçbir yoldaşın pek ilgilendiği yok, e secim zamanları hariç, ama zaten o zaman herşey toz pembe olacak vaatleri manşettir!
Toz pembe, ta oylar sandığa düşsün.
Yoldaş, KKTC Cumhurbaşkanı M Ali Talat sabırla kaç senedir halefini bekliyor, niye?
Kıbrıs meselesini birlikte, bir an önce çözsünler diye?
Öyle ya zaten aldığı oyları, herşeyi Kıbrıs meselesine ve çözüm vaadine bağlayarak aldı.
Anavatan desteğini yumuşak başlı ve uyumlu, Kıbrıs meselesinde çözüme engel olmayan taraf imajını sunarak aldı,
Gelir seviyesi ile boğuşan sendikaların desteğini , durun, Kıbrıs meselesi hallolsun herşey düzelir vaatleriyle aldı.
Avrupa ülkelerinin parantezli ilgisini, Ben bu meseleyi çözeceğim diyerek aldı.
Yoldaş Hristofias aslında belki de eski kardeş eski komünist partinin cesaretinden etkilenerek ilk defa kendi partisini (AKEL) de başkanlık seçimine soktu, ve göreve geldi.
Nasıl bir denge sağlayıp Kıbrıslı Rumların başkanı oldu, partisinin sevgili kilisesini nereye, hep uyum içinde oldukları milliyetçi sağı nereye koydu? Sağ sol ve eski parayı, Annan Planına hayırcıları nasıl birlikte işletti?
Ama oldu iste, o da çözümlenmiş Kıbrıs vaadetti, ben yaparım dedi ve işte Başkan.
E hade, herkes hazır, herkes istekli, herkes destekçi, e çözün işte Kıbrıs’ı? Ne oldu simdi?
Kim ne dedi, kim çok dedi, kim sert dedi tartışmaları. Konuşalım, yok susalım önerileri!
Valla zor iş, hiç öyle yoldaşların felsefe kitaplarındaki gibi değil gelişmeler.
Şimdi pirincin ayıklanacak taşları başladı gözükmeye.
Hem de mübarekler taş değil kaya parçaları!
İyi ama hep o aynı taşlar değil mi idi sorun?
Bunlar ne eski taş, ne yeni taş!
Hristofyas nasıl ikna edecek Kiliseyi, eski muharipleri ve eski-yeni parayı?
Talat nasıl uyumsallaştıracak Türkiye, AB, KKTC güçlerini?
Kim nasıl aşacak iki toplumu da esir eden, zihin tutsaklıklarını ?
Kıbrıs meselesini komitelere mi havale ettiniz?
Nasıl olsa eski ve geçerli taktik. Olmayacak işin sonu komiteler, müzakereciler…
Hadi Başkanlar, hadi yoldaşlar, dökün ceplerinizden şu taşları.
Yoksa milletin kafası karışıyor bu iş nereye gidiyor diye?
Yine mi çıkmaz sokak diye?