Artık ortak bir “KIBRIS” politikası belirlenmeli

Hayvan üreticileri, önce uyardılar, sonra eylem yaptılar.

Hayvan üreticileri, önce uyardılar, sonra eylem yaptılar.
Aslında ilk değil, on yıl öncede, 5 yıl öncede, 4 yıl öncede uyardılar, eylem yaptılar, dönemin muhalefeti, hayvancıların yanındaydı.
Dönemin iktidarı suçlanıyor, yerden yere vuruluyor, karşılığında hayvan üreticilerini refaha kavuşturacak paketler anlatılıyordu.
Ve bugün, değişenin sadece isimler olduğu, esas meselenin hiç değişmediğini yaşayarak görüyoruz.
Hayvan üreticilerinin eylemin de, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın resminin bulunması bundandır, mesaj, sizden umudumuz kalmadı anlamındadır.
Kıbrıs Türkü, siyasi bedellerin gölgesinde kalıyor ve günden güne her anlamda ikinci plana düşüyor.
Peki, çok mu zordur gerçekleri anlatmak, söylemek, özür dilemek, doğru, şeffaf olmak, bedel ödemeyi göze almak.
Bu bile yapılsa, önceki dönemlerden bir fark konabilirdi ortaya.
Ama yapılmıyor, sözlerle günler kurtarılıyor ve kendi kendini yıpratıyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimi, hükümet icraatlarından ayrı tutulabilir mi?
Elbette hayır.
Dört ayda bir şey değişir mi? Zannetmiyorum, hükümetin tüm başarısızlığı, ilk seçime yani Cumhurbaşkanlığına yansıyacak, Sibel hanım çok şansız bir dönemde aday.
Kıbrıs Türk siyaseti her anlamda, kaybediyor, kayboluyor.
Siyasiler sadece kendini düşünen, bencil, toplumsal endişelerden uzak, hep bir sonraki seçimi düşünen, saygınlığı günden güne yitiren, düzeyi düşen bir imaj yaşıyor.
Tüm bunlar tabi ki topluma yansıyor, Kıbrıs Türkü etkin olması gereken her ortamda etkisizleşiyor, pasifize ediliyor, sesi, sözü önemsizleşiyor.
Hem kendi içinde, hem de Kıbrıs sorununda, öncelikler Kıbrıs Türkünün beklediği şekilde değil.
Bu şekilde devam eder mi, etmeli mi?
Kıbrıs sorununun geldiği nokta, artık birleşme ve gelecek için ortak bir görüşü yaratma zamanını getirmedi mi?
Kıbrıs Türküne yıllardır söylenenler çöktü, Türk tarafının tek başına çözümsüzlüğe oynamadığı ortada.
Güney yönetimi Başkanı, tüm siyasi parti başkanları ile yaptığı toplantıdan sonra son sözünü söyledi.
Egemenlik tanınmazsa masaya dönülmeyecek, doğal zenginlikler Kıbrıs Cumhuriyeti devletindir, Türklerin hakkı sorunun çözümüne bağlı, yani Başkan Anastasiadis bildik tezlerini savundu.
Buraya kadar şaşırtıcı bir durum yok, aslında bunlar beklenen açıklamalar.
İşin aslı Türk tarafı ne yapacak, esas Kıbrıslı Türkler ne yapacak?
Bu açıklamalar olağanüstü bir durum değil mi?
Tüm siyasi partiler, Meclis, Cumhurbaşkanı adayları, herkes bir araya gelmeli ve siyasi çıkar ve oyunları bırakarak, bu topluma bir yön çizmeliler.
Artık geleceği şekillendirecek bir politika belirlenmeli.
Ne istediğimize karar vereceğimiz, ciddi, radikal, devlet, toplum olmanın ağırlığını alarak ki iddiamız bu, politika üretilmeli üstelik hemen.
Yoksa ne yapılacak, eller ovuşturulacak, hiçbir politika üretmeden, geleceğe dair hiçbir açılım yapmadan, birinin yıpranması üzerinden siyasi rant kazanmanın dayanılmaz hafifliği mi yaşanacak?
Aynen son kırk yılda oldu gibi.
Cesur, radikal “biz olduk tamamdır” anlayışından kurtularak, daha yolun başında olduğumuzu kabullenerek, sorumluluk alarak ne istediğimizi belirleme zamanıdır.


Bu haber 740 defa okunmuştur
  •    - 08.01.2015 Tamam sakin kibirdama orada bekle.
  • Erdem Şenkayalar  girne - 08.01.2015 İnce veya NY her neysen beni çağırdı burdayım
  • ``ERDEM`` ince  NY - 07.01.2015 Sevgili ``erdem``, kim bilir simdi nerelerdesindir. Burada olmadigin o kadar asikar ki, yoklugun kendini her adimda gosteriyor bize :(

:

:

:

: