Özgürlük nereye kadar

Son günlerin gündeminde yine düşünce özgürlüğü var.Peygamber efendimize hakaret eden bir dergi ekibine yapılan saldırı ve bunun yankıları epeyce konuşuldu yazılıp çizildi.

Son günlerin gündeminde yine düşünce özgürlüğü var.Peygamber efendimize hakaret eden bir dergi ekibine yapılan saldırı ve bunun yankıları epeyce konuşuldu yazılıp çizildi.
Düşünce özgürlüğü adına yapılan yayınları destekleyenler,tepki koyanlara karşı tavır alma yönünde karar beyan edenler, kendi pencerelerinden olaya bakarken,incittikleri, üzdükleri insanların düşüncelerini hiç hesaba katmıyorlar nedense.
Evet,bütün insanlar düşüncelerini açıklamakta özgürdürler.Ancak açıklanan düşünce, ifade edilen görüş.ortaya konan eser ,yazı resim her ne ise bir tarafın inancına,kutsal değerlerine hakaret içeriyorsa bunun adına özgürlük deyip körü körüne savunmanın bir mantığı olamaz.Saygı çerçevesinde herkes görüşünü ifade eder ama sınırı aşmadan; yani hiçbir özgürlük sınırsız değildir.
Yaşanan olaylar karşısında bir Müslüman olarak etkilenmemek,öfkelenmemek üzülmemek mümkün değildir.Ancak böyle bir sonuç,üzerinde çok düşünülmesi gerektiği kanaatindeyim.Zira,bu hareket Müslümanın başına çökmek için fırsat kollayanlara koz vermekten başka bir anlam ifade etmez.Olayın tamamen bir senaryo olma ihtimali de ayrıca değerlendirilmelidir.
Alemlere Rahmet olarak gönderilen sevgili peygamberimiz ile alakalı nasıl bir hassasiyet içresinde olmalıyız?Bu sorunun cevabını ashab-ı Kiramın hayatında görüyoruz”Anam babam sana feda olsun ya Rasülellah” diyerek mukabele ediyor ve gerçekten O’nu canlarından daha çok seviyorlardı.”Seni kendi canım hariç her şeyden çok seviyorum Ya Rasülellah” diyen Hazret-i Ömer’e “beni kendi canından daha çok sevmen gerekir ya Ömer”buyurması üzerine Hazreti Ömer,”şimdi kendi canımdan daha çok seviyorum”demişti de “işte şimdi oldu Ya Ömer” diye mukabele etmişti.
Hazreti Hubeyb’i şehit etmek üzere Mekke’de bir tepenin üzerine çıkardıklarında “ne dersin şu an senin yerinde Muhammed’in olmasını istermiydin?” diye sormaları üzerine Hubeyb ,”Değil benim yerimde olması,şu an bulunduğu yerde ayağına bir dikenin bile batmasına gönlüm razı olamaz diyerek” diye cevap vermişti.
Biz de O’nu çok seviyoruz ve bundan dolayı O’na kimsenin dil uzatmasına gönlümüz razı olamaz.Bu noktada bir teklifim olacak dostlar,İki cihan güneşi efendimiz Hazret-i Muhammed Mustafa’ya olan sevgimizi ifade sadedinde O’nu tanımak ve tanıtmak adına hayatını yeniden okumaya ne dersiniz.

EFENDİM

Alemlere rahmet canım efendim
Kadrini bilmeyen alem utansın
Zalimin zulmüne küfrüne inat
Seni anlatmayan kalem utansın

Şahidindir bütün arz ile sema
Sen hak peygambersin imanımız var
Bin tane de olsa verirdik amma
Fedadır yoluna bir canımız var

Maziden atiye nurun şavkıyor
Semada adını söyler melekler
Muhabbetin sineleri yakıyor
Adınla Mevla’ya varır dilekler

Neyleyim dünyanın malı mülkünü
Dalda seni anan bir kuş olaydım
Terk eyleyip aciz beden köşkünü
Basıp ta geçtiğin bir taş olaydım

Seni anlatmakta hikmetler vardır
Adını söyleyen dil güzelleşir
Senin ile bütün mevsim bahardır
Yüzünün şavkından gül güzelleşir

Bu haber 262 defa okunmuştur

:

:

:

: