Konuşurken boğazı düğümleyen, düşünürken akıl fakirliğine uğratan, yazarken de parmakların işlevini yitirmesi… Öyle bir andayız…
Bir gün önce yan yana sohbet ediyorsunuz, ertesi gün ise onu hareketsiz, çaresiz yatarken buluyorsunuz. İşte o an filmin takıldığı noktadır.
Star Kıbrıs Medya Grubu olarak, büyük bir üzüntü içindeyiz. Dün bizi derinden yaralayan bir haber aldık.
Arslan Hoca’mız, ailemizin en büyük bireyi, abimiz, babamız, dedemiz, öğretmenimiz, akıl hocamız… Bize bir şaka yaptı.
Rahatsızlandı.
Doktorlar Beyin Kanaması diyor, ama bu da Arslan Hoca’nın bir şakası?
Bize şaka yapıyorsunuz değil mi hocam? Hadi kalkın o yataktan, gelin kanala yine program çekimine gidelim, size kahve yapalım, birlikte yemek yiyelim, sohbet edelim, kahkahalarımız yine arka bahçemizde yankılansın.
Bizim hayatımızda bir Arslan Mengüç’ümüz var.
Yanlış yaptığımızda kendine has üslubuyla kızan, doğru yaptığımızda sırtımızı sıvazlayıp şımarmamızı ve kendimizi kaybetmemizi engelleyen.
Bize hayatta durmamız gereken noktanın neresi olduğunu gösteren…
Bizim bir Arslan Mengüç’ümüz var;
Şapkalarının altına kafasını değil de, yıllarını saklayan.
Bizim bir Arslan Mengüç’ümüz var.
Şu anda bizi çaresizlik içinde bırakan ve hastane kapısına gidip geri döndüğümüz, onun bize kızmasına can attığımız, oturup saatlerce sohbet etmek istediğimiz, Kıbrıs’ımızın her karışını yine bize bir kez daha dolaşırcasına anlatmasını beklediğimiz bir Arslan Mengüç’ümüz var.
O, yoğun bakım ünitesinden çıkıp, hastaneden dışarıya ilk adımını attığında; “ iki dakika yattık diye ümidi kestiniz” diyecek, bizde; ‘aman hocam diyeceğiz.’
Sohbetin devamında hastane maceraları geçmişe uzanmalar, artık aklına ne gelirse bize anlatacak. Gelsin kahveler…
Hocam biz yeniden sizinle aynı masada oturup, kahvemizi içip, eskilerin ve şimdinin Kıbrıs’ını sizin ağzınızdan dinlemek istiyoruz.
Bu ada sizsiz çekilmez hocam.
Bizi öksüz bırakmayın hocam, hadi kalkın o yataktan ve bize gelin…