2009 kriz yılı

2009’a nihayet merhaba dedik, halkın yeni yıldan çok beklentisi var.

2009’a nihayet merhaba dedik, halkın yeni yıldan çok beklentisi var. Başta ekonomi düzelecek mi yoksa daha da kötü mü olacak diye insanlarımızda gerçekten bir umutsuzluk var, Kıbrıs sorunu çözülecek mi, çözüm olacaksa nasıl olacak yoksa yine bize olası antlaşmayı empoze mi edecekler Görüşmeler çıkmaza girerse kriz mi olur, toplum bunu nasıl karşılar kendi kaderini belirleme o zaman gündeme gelir mi. 

Ancak bir gerçek ki 2009 çok sancılı olacak, ekonomik yönden hükümetin mecliste görüşüp onayladığı bütçe ekonomik sorunların yapısal iyileştirmesine çare bulması imkansızdır, maalesef hükümet edenler gereksiz yere partizanca istihdamlar, partizanca devlete hizmet alımları, çalkalanan rüşvet iddiaları, usulsüz ihalelerle cari bütçe çok büyüdü ve devlet gelirleri bunları karşılamaz duruma geldi, bundan dolayı KKTC Avrupa’dan da pahalı bir ülke oldu.

Görünmez bir el halkımızı devletinden soğutmaya çalışıyor gibi davranıyor, eğer bu bilinçli bir oyunsa ömrü mücadele ile geçmiş Kıbrıs Türkü bu oyuna gelemez ve de gelmemelidir. İlk önce ekonomiyi çökertecekler ve bizim önümüze koyacakları antlaşma planına evet dememiz için baskı yapacaklar. Bu sinyali Ticaret odası geçen haftalarda yaptığı açıklama ile ilk sinyali verdi açıklaması” eğer 2009’da Kıbrıs sorunu çözülmez ise ekonomi düzelmez ve daha da kötü olur.”

Her ne kadar da sn Talat sır vermese de artık biliyoruz ki 2009’da görüşmeler seyrinde BM ve AB müdahale edecek ve kısa sürede ANNAN planına benzer daha basit ve halkımızın gözünü boyamayı hedefleyen içi güzel şeylerle dolu bir planı önümüze koyacaklar ve onaylamamızı isteyecekler. O  günlerde öngörülecek planın en son fırsat olduğunu ve bu fırsatın kaçırılmaması gerektiğini bizlere tatlı sözler ve cazip vaatlerle öyle güzel anlatacaklar ki şimdiden iddia ediyorum ki kimi insanlar bu öngörülecek plana sımsıkı sarılacaklar ve kurtuluşun burada olduğunu KKTC halkına anlatmaya çalışacaklar, olası antlaşmada KKTC olgusunun ve Kıbrıs Türk’lerinin kazanmış olduğu hakların büyük bir kısmı erozyona uğrayacağı kesin bu gerçekleri halkımıza kim söyleyecek merak ediyorum doğrusu. Cumhurbaşkanı sn TALAT, sn HRİSTOFYAS ile görüşmelere devam ediyor yönetim ve güç paylaşımı diyerek yargıda, dış ülkelerde ki elçiliklerde, dönüşümlü başkanlıkta ve kurulacak yeni devlette antlaşmaya varıldığı söyleniyor. Buradan ben şunu anlıyorum, yeni kurulacak devletin çatısı oluşuyor bir tek içinin dolması kaldı onu da BM ve AB kriterleri belirleyecek AB’nin daha da etkili olacağı hesaplanıyor.

Hristofyas gerçekten antlaşma istiyor mu bu ciddi bir soru işaretidir çünkü her açıklamasında “ Kıbrıs Cumhuriyeti’nin” tasfiye edilmesinin söz konusu olmadığını vurguluyor ve sn TALAT’ın “KC”ni benimsemesi gerektiğini söylüyor. Bize hak ettiğimiz azınlık haklarını tanıyacağını sn Hristofyas çok söyledi ve şu anda sn TALAT’ın istekleri ve TC’nin  dayatması ile antlaşma olması mümkün değildir diyor ve ANNAN planına Rum halkı hayır demekle barış istemiyor diye bir köşeye itildi. Ancak benim sürdürdüğüm görüşmeler neticesinde o köşeden çıktık ve başta AB olmak üzere dünya bize antlaşma istiyor gözü ile bakıyor, sn TALAT’ta çizdiği zigzaglı görüşme yöntemi ile çözüm istemez duruma düştü bu gelişmeyi kısa sürede başardık,buyurun bakalım nasıl antlaşma istiyor sn HRİSTOFYAS, sn NAMİ.

Bana göre sn HRİSTOFYAS 2009’da AB ile kriz yaratıp TC’yi “KC”’ne limanlarını açmaya zorlayacak TC’nin AB ilerleme raporunda yer alan koşullardan biridir limanlar, rum dışişleri bakanı MARKOS KİPRİANU koşullar yerine gelmez ise TC’ye veto uygulayacağız şantajını kullanıyor.

Geçen gün de Başpiskopos 2. HRİSOSTOMOZ tüm papazları alıp kuzeye geçeceğini ve izin verilmeyen kiliselerde ayin yapacağını çünkü kiliseler bizim malımızdır bakalım o zaman kim bizi tutuklayacak tehdidinde bulundu 2009 kriz yılı mı göreceğiz.  

                                                                              

Bu haber 705 defa okunmuştur

:

:

:

: