Yılbaşı çılgınlığı

Yeni bir yıla girdik. Dünyanın dört bir yanında, değişik iklimler, dinlerde, kültürlerde kutlandı yeni yılın gelişi....

Yeni bir yıla girdik. Dünyanın dört bir yanında, değişik iklimler, dinlerde, kültürlerde kutlandı yeni yılın gelişi....
Yıl başını kutlamanın geleneksel bir adeti var mı ?
Veya kutlanmalı mı ?
Bunun yanıtı, herkesin tercihine, bulunduğu yere, ortama, şartlara göre değişiyor. Yeni yıla girerken herkes dilekler, istekler, beklentilerle doludur. Umut vardır, hayaller vardır. Herkes istediği gibi, istediği şekilde eski yılı bırakıp, yenisine girmekte serbesttir.
Bu sene İngiltere’de, çevremde kime sorup, konuştuysam yeni yılı evinde, ailesi, arkadaşlarıyla TV’sinin başında kutladı. Zaten ekonomik krizle beyinlerimizin yıkandığı karamsar bir ortamda, kimsenin eğlenecek, gülecek hali yoktu.
2009’un daha kötü geçeceği, ekonomistlerin yaptığı karanlık tablolu tahminler, kimsede eski coşkuyu bırakmadı.
Yılbaşı, İngiltere’de aslında son yıllara gelene kadar fazla önemsenen, Türkiye veya Kıbrıs’ta olduğu gibi önemsenerek kutlanan bir alışkanlık değildi.
Noel’den bir hafta sonraya gelen yeni yıl, daha çok evlerde, pub’larda veya geleneksel olarak tiyatroya, baleye giderek kutlanırdı.
Trafalgar Meydanında, her yıl Norveç’ten gelen dev çam ağacının altında toplanan onbinlerce kişi, yeni yılı açık havada, kelimenin tam anlamıyla çılgınca kutlardı.
“Di”li geçmiş zaman kullanıyorum..
Şimdi bu eski gelenek, halen geçerli olsa da son 5 yıldır Londra’da, yılbaşı London Eye denen, Thames’in güney kıyısındaki dev, dönme dolap’tan atılan havai fişek gösterileriyle kutlanıyor.
Bu yıl da aynısı oldu.
Trafalgar yine dolu, fıskiyelerinden akan sularla neşelenen aslanlı havuzların başı yine tıklım tıklımdı.
Ancak, yılbaşı gecesi Londra’da “In” place, yani bulunulacak mekan, London Eye’ın tam karşısına gelen nehir kıyısıydı. Buraya toplanan on binlerce kişi, sabırsızlıkla, ısının “0” dereceyi gösterdiği buz gibi gecede, Big Ben’in gece yarısını göstermesini bekledi.
BBC TV’si, Thames Nehri üzerindeki Kraliyet Donanmasına ait HM Belfast’taki özel yayınında, ünlüleri ekrana taşıyarak, TV’leri başındakilere güzel saatler yaşattı.
2009’a girmeye saniyeler kala, geleneksel geriye sayma işlemi de başladı..
10, 9, 8, 7, 6, 5 , 4 ,3 2, 1 ve Happy New Year..
Ve onbinlerce kişinin alkış ve bağrışıyla “ Hoşgeldin 2009” .
Koskoca bir yıl geride kalmış, yeni yıla girilmişti. Bu yıl 150’inci yaşına giren Big Ben’in muhteşem kulesinden yükselen çan sesleri, BBC ekranlarından tüm dünyaya yayılırken, nehrin South Bank kıyısındaki London Eye da muhteşem bir havai fişek gösterisine başlıyordu.
Londra’daki her belediyeyi simgeleyen 32 kapsülden yükselen, rengarenk, ışıl ışıl, parlak havai fişek gösterisi, bir anda kentin bu bölgesini şenlik yerine çeviriyordu..
Bir yanda Big Ben’in çanları.Bir yerde ıssız gecenin içinden yükselen arka arkaya patlama sesleri. Londra Büyük Şehir Belediyesinin düzenlediği bu özel yılbaşı şenliği gösterisi, gerçekten görülmeye değerdi.
Organizesi, hangi fişeklerin atılacağı, etrafın güvenliği, kısacası A’dan Z’ye en ince noktasına kadar toplam 12 dakikalık gösteri, tam 12 aylık çalışmanın ürünüydü.. Bu seneki gösteriyi dünyaca ünlü bir Fransız tasarımcı hazırladı.. Ve bu yılki gösteri,tek kelimeyle nefes kesiciydi.
Sydney’den, Tokyo’ya, New York’tan Paris’e kadar havai fişek gösterileri, dünyanın yeni yıla girişinin belgesiydi.
Londra’da nehir kıyısında, renkli görüntülerle yeni yıl karşılanırken, kentin ve ülkenin başka yerlerinde, ne yazık ki çok çirkin sahnelerle 2009’a girildi.
İngilizlerin, içkinin şişedeki gibi durmadığını bilmediğini, cümle alem biliyor.
Tatillerde, futbol maçlarında, pub’larda sarhoş olup dağıtan, ortalığı savaş yerine getiren gençler ordusu, ne yazık ki yılbaşı gecesi de görev başındaydı.
İçki kültürünün esir aldığı gençler, o geceyi de berbat edip, hem polisi, hem sağlık-ambulans görevlilerini, hem de hastaneleri saatlerce meşgul ettiler.
Neredeyse saniye başı, 999 acil servis- polis telefonunun arandığı yılbaşı gecesinde, İngiltere çirkin manzalarla yeni yılı karşıladı.
Kaldırımlarda kusanlar, birbirine girenler, alkolün etkisiyle ne yaptığı bilemeyecek kadar sarhoşlar, ülkenin adeta sembolü haline geldi.
İngiliz basını, TV’leri, bu görüntüleri sayfalarına, ekranlarına taşıdığında pek şaşıran da olmadı. Trafalgar Meydanında yıllar önce cinayetlere kadar varan , eğlencenin nerede başlayıp bittiğini bilmeyen kültür, şimdi artık tüm ülkeyi esir almış durumda. Evet içki, şişedeki gibi durmuyor..Bunun en güzel kanıtı, daha 3 gece önce burada yaşananlar..
Dondurucu soğuğa rağmen, havuzlara girenler, soyunanlar, etrafa saldıranlar.
Yılbaşını evinde geçiren veya yemeğini yiyip, aklı-başında kutlayıp, evine dönenler, eskileri özlüyor mu bilemem.
Ancak, her yeni sene, geride kalanı aratıyorsa, bunda bir yanlış var demektir.
2008 tüm dünyada inişli, çıkışlı, ekonomik felaketlerde dolu, savaşlı, karamsarlıkla geçti..
2009’un, o günleri aratmaması, özletmemesi tek dileğimiz.
Bu haber 358 defa okunmuştur

:

:

:

: