Çanakkale zaferinin 100.yılını kutladığımız bu günlerde,Rehber dergisinin 2013 Mart sayısında okuduğum bir yazının bir bölümünü ve sonrasında da bir Çanakkale şiirini paylaşıyorum
“Çanakkale ve İstiklal Savaşı'na katılan çok sayıda çocuk yaştaki gençler, vatan savunmasında destan niteliğinde kahramanlık örnekleri sergileyerek, 'meçhul çocuk askerler' olarak Türk tarihinde yerini aldı.
1909 ve 1914 yıllarında çıkarılan Askerî Mükellefiyet Kanununa göre Sultaniye (Lise) öğrencileri askere alınamaz. Ancak Çanakkale’de çok yoğun bir şekilde asker ihtiyacı vardır. Gönüllü olmak koşuluyla lise öğrencileri de askere kabul edilmeye başlanır.
Çanakkale’de 45 şehit ve 150 gazinin durumu takdire şayandır. Çünkü bunların hepsi (1909 ve 1914 Askeri Mükellefiyet Kanunu gereğince) askerlik vazifesinden ya muaf ya da tecilli tutulmuş gençlerdir. Bu şehit ve gazilerin hepsi 17-22 yaşındayken ve bir kısmı henüz mektebin lise ve orta kısmında, bir kısmıysa mezun ve İstanbul Darülfünunu veya Avrupa üniversitelerinde tahsildeyken, birbirleriyle yarış edercesine askerlik şubelerine koşmuşlar ve gönüllü olarak askere yazılmışlardı.
Bugünkü İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi eski adıyla Darü'l-Fünun öğrencilerinin ise ayrı bir yeri var. 1915’te Darü'l-Fünun 1. sınıfta öğrenim gören 2 bin 500 tıbbiyeli, okullarını bırakarak Çanakkale'ye koşmuşlar, iki tümen hâlinde Geliboluya gelen gençler, bir Anzak baskını sonucu şehit olmuşlardır. Bu nedenle sonraki yıl açılışta siyaha boyanan Darü'l-Fünun, 1921 yılında hiç mezun verememiştir.
İstanbul Liseli 50 öğrenci gönüllü olarak cepheye koşar. Bu gencecik yiğitler gece yarısı cepheye intikal ederler, başlarındaki Yarbay Hasan Bey üstlerine, “Bunlar daha yeni geldiler, biraz cepheyi tanısınlar, sabah çatışmalara girsinler” der fakat asker ihtiyacından dolayı dinletemez. Ne hazindir ki cepheye gittikten altı saat sonra şehit olurlar. Vatanı için hiç düşünmeden canlarını feda eden 50 İstanbul Liseli şehidin ruhlarını şâd etmek için düzenlenen bir merasimde ismi söylenen her gencin arkasından, merasime gelenler, özellikle de aileleri “Şehit, Cennet-i Âlâ’da!” diye bağırdılar.
19 Mayıs saldırılarında Türk tarafında 10 bin kayıp (3 bin şehit, 6 bin yaralı) her bir Türk askerine 95 adet mermi isabet etti. Bu saldırıda İstanbul Tıp Fakültesi’nden 100 öğrenci ile İstanbul Lisesi’nden 50 öğrenci şehit oldu.
Çanakkale Savaşı’na gönüllü olarak katılan 50 İstanbul Sultanisi (İstanbul Lisesi) öğrencisinin şehit düştüğü haberi okula ulaşınca, geride kalan öğrenciler ağabeylerinin anısına okulun kapılarını ve pervazlarını matem rengi siyaha boyadılar. Böylece sarı-siyah okulun simgesi olmuştur”
Tüm şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum ruhları şad olsun.
ÇANAKKALE
Doksan iki yıldır yanar içimde
Sen yüreğe düşen kor Çanakkale
Her gün tazelenir ayrı biçimde
Seni anlatması zor Çanakkale
Dünya devletleri gelmiş hepisi
Zorlanıyor evimizin kapısı
Sensin vatanımın kanlı tapusu
Yol bulup geçilmez sur Çanakkale
Yetimlerim babasını arzular
Ah dedikçe yüreklerim sızılar
Yan yana dizilmiş körpe kuzular
Her evden kurbanım var Çanakkale
Dede torun bu cepheye derildi
Mektebin son dersi burda görüldü
Diploması Cennetler’de verildi
Bu kutlu düğünü gör Çanakkale
Tarihe ibrettir bu şanlı destan
Bura makber değil sanki gülistan
Şaşırıp ta yine gelmesin cihan
Dar olur başına dar Çanakkale
Sensin ecdadımdan bana yadigâr
Nesilden nesile emanetim var
Hakkı der ki seni söylesin çağlar
Bu dünya durdukça dur Çanakkale