Bu yazacaklarım belki de Cumhurbaşkanıve bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Dr. Derviş Eroğlu’nu biraz üzecek ancak “dost acı söyler” diye bir söz var. Kaldı ki, ben bir yazar olarak ve siyasi TV program yapımcısı olarak ne görürsem kendi yorumum ile yazarım da söylerim de. Beni tanıyanlar çok iyi bilir ki, kalemim satılık değil birilerine yaranmak için program yapmıyorum. Kimseden de bu konular ile ilgili bir beklentim yoktur. Yalnızca halkımıza bir hizmet veriyorsam ne mutlu bana felsefesi içerisindeyim.
Ben Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun adaylığı konusunda yorum yapmak istemiyorum. KKTC’ye hizmet etti mi? Elbette etmiştir eğrisi ile doğrusu ile 1976 dan itibaren siyasi sahnede yer almaktadır. Demek oluyor ki, siyaseti iyi örgütlüyor ki, bu kadar zaman durabilmiştir. En son kendisi benden buraya kadar deyip siyasete son verdi. Gelişen durumlar neticesinde geri döndü parti başkanı başbakan son olarak da Cumhurbaşkanı oldu. Annan planı döneminde yanında bulunan birçok kişi öyle isimler oldu ki, tümü Annancı oldu. Ben ise Annan planın bu ülkeye ne barış nede çözüm getireceğine inandım ve ayni doğrultuda da Derviş bey ile mücadele verdik. Belki sonuç olarak başarılı olmadık ancak ezilmedik. On yıl içerisinde bizim savunduklarımız gerçekleşti. Rum ekonomisi battı. Bu gün halkımız zamanında vermiş olduğu karardan vazgeçmiştir. Bunu görmemek körlüktür. Kaldı ki, kamuoyu araştırmaları bu doğrultudadır.
Eroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı seçimleri için resmen aday olduğu artık açıklanmıştır. Saygı ile karşılıyorum. Hayırlısı olsun diyorum. Seçim işi bir strateji işidir. Eğer doğru bir strateji kuramaz ve yanlışların içerisinde kalınırsa sonuç iyi olmaz.
Ben konuya Eroğlu’nun büyük buluşma gününden başlamak istiyorum. Çok güzel organize bir kalabalık toplandı heyecan oluştu. Ancak Cumhurbaşkanıkonuşana kadar kalabalığın büyük bir çoğunluğu ayrıldı ve Cumhurbaşkanı boş salona konuşur duruma düştü. Konuşmada uzadığı için dikkatler dağıldı. Yapılması gereken UBP ve DP-UG başkanlarının konuşmaları Cumhurbaşkanı gelene kadar ekrana verilecekti ve Cumhurbaşkanı geldiği zaman coşkunun en yüksek olduğu o anda Eroğlu çıkıp 20 dakikalık en çarpıcı bir konuşma yapacaktı ki, bu Kıbrıs sorunu üzerindeki dik duruşundan kaynaklanan bir konuşma olması gerekiyordu. Ancak öyle olmadı ve hayat hikayesi ve daha birçok gereksiz konuşma yapıldı.
Eroğlu’nu herkes tanıyor, Rum tarafı da tanıyor kendisini anlatmaya hiç gerek yoktur. Benim aracılık ettiğim Rum medyasından Maria Kostantino’ya vermiş olduğu ilk beyanatı Rum tarafında internet gazetesinde yayınlandığı an 27.000 kişi tarafından okundu. Bu rakam çok büyük bir rakamdır. Onun için Eroğlu biliniyor anlatmasına gerek yok.
Gelelim reklam çalışmalarına. Başta koskocaman bir kitap hazırlandı ve dağıtılıyor. Biz Derviş Eroğlu’nu çok iyi tanıyoruz yaptıkları ortada. Reklam bütçesi bunlara mı?
Cumhurbaşkanı köyleri geziyor ve 1974’de savaş doktoru olduğundan tutun da geçirdiği süreçleri anlatıyor. Allah için buna ne gerek var. Beni en çok rahatsız eden iki yılda Kıbrıs sorununu çözerim demiş olması veya etrafındaki danışma gurubunun bunları söyletmiş olmasıdır. Çözemezsiniz başkan. Çünkü Rum tarafı öyle düşünmüyor. KKTC’nin varlığını savunan ve tanınması için mücadele veren Cumhurbapkanı Eroğlu Rum tarafının karşı duruşu halinde bile bu sorunu çözeceğim demiş olması yanlış bir stratejinin ancak hayat bulmasıdır.Kıbrıs sorunun çözümü ile ilgili müzakerelerde Anastasiadis’in görüşme masasından neden kalktığını. Cumhurbaşkanı ve ekibi halkımıza anlatabildi mi? Bana göre anlatamadı. Geçen hafta müzakere heyetinden Oğuzhan Hasipoğlu benim konuğumdu o da anlatamadı. Dediği şu; Rum tarafı araştırma gemisi Barbaros ve savaş gemilerini bahane edip masadan kalktı dedi ancak neden bu değildir.
Cumhurbaşkanını halkımız çok iyi takip ediyor. Eroğlu daha çok etkin konuşmalıdır.
Son olarak da Rum tarafının istediği bölgeleri anlattığı için de Cumhurbaşkanı Eroğlu’nu bir daha kutluyorum. Halkımızın, Rum tarafının her isteğini bilme hakkı vardır. Gizliliğe şiddetle karşıyım. Benim bildiğim Eroğlu halkı adına riskli bir kağıda imza atmaz.