Beş yıl önceki “VİTRİN”

“Demokrasi kavramı nedir? Neden kimse bu yunan kökenli sözcüğü dilinden düşürmüyor.

“Demokrasi kavramı nedir? Neden kimse bu yunan kökenli sözcüğü dilinden düşürmüyor.
En basit en yalın anlamıyla demokrasi halkın kendi kendini yönetme, kendi idarecilerini seçerek iradesini ortaya koyma yöntemidir.
Bu tanımlama tabi ki devlet yönetimlerini ve siyasi erki belirleme anlamındadır.
Demokrasi ayni zamanda tartışma kültürüdür. Demokrasi anlayışında şöyle bir çelişki de vardır. Toplum yani çoğunluk, azınlık yani seçilenler tarafından yönetilmektedir.
Bu noktada toplumun elindeki en büyük güç, demokrasi kültürünün kendisine verdiği seçme, seçici olma hakkıdır.
Birey olarak, düşündüğümüz zaman, bir mağazada veya alışveriş merkezinde ihtiyaçlarımızı giderirken ayni amaç için kullandığımız malzemeler içerisinden bize göre, en hesaplısını en iyisini seçeriz. Bunu yaparken de bizi cezbeden ilgili malzemenin fiyatı ve vitrindeki duruşudur.

Peki, “Halk iktidarı” anlamına da gelen demokrasi anlayışını, halk iradesine, halk oylamasına, halkın kendi yöneticilerini seçme hakkına uyarlarsak, halk herhangi bir siyasi gücü hangi kriterlere göre iktidara getirir veya getirmelidir. Siyasi partilerin ve siyasilerin, sergilendiği bir vitrin var mı? Mutlaka vardır.
Bu vitrin, günümüzde öncelikle toplumun irade sembolü olan meclistir. Toplum meclis çatısı altında kendisi için atılan her adımı, titizlikle, seçicilikle takip eder. Bu seçicilik sonucunda iktidarlar gelir, iktidarlar gider. İktidara, devleti yönetmeye talip olanlar, öncelikle güvenini ve oyunu isteyecekleri topluma ulaşabilecekleri en kestirme yolu seçerler.
Daha önceleri miting meydanlarında, köy kahvelerinde gece yarıları parti militanlarının duvarlara yapıştırdığı afişlerle, topluma ulaşmaya çalışan siyasi partiler ve siyasiler, artık günümüzde daha geniş kitlelere ulaşmanın yollarını keşfettiler.

Böylelikle daha önceleri adına “Reklâm” dediğimiz girişimlere artık “Propaganda” diyoruz. Teknolojinin önlenemez yükselişi, çok sesliliğin gelişmesi, herkesin her şeyden haberdar olması, topluma daha kolay ulaşılmasında ki seçenekleri çoğalttı. İçinde bulunduğumuz zamanda İnternet aracılığı ile dünyanın tüm noktalarına ulaşmak mümkün.
18 Nisan 2010 tarihinde sandık başına gideceğiz. Toplum olarak yeni Cumhurbaşkanımızı seçeceğiz. Bu yarışa giren adayların, topluma ulaşma adına kullandıkları yöntemlere bakarsak, en etkin yol olarak basını kullandıklarını görüyoruz. Basın, iletişim araçları içinde topluma en kolay ve hızlı ulaşan unsurdur. Peki, kullanılan yöntem yeterli mi? Sizi bilmem ama ben tatmin olduğumu söyleyemem.

Yani, adayların ayrı ayrı televizyon kanallarında birbirleriyle karşılaşmadan, kendi doğrularını anlatıp başka adayların yanlışlarını ön plana çıkarması bana göre doğru değildir.
Gazetelerde boy boy ilanlar, sokaklarda afişler, köy gezileri yeterli mi? Elbette yeterli değil. Demokrasi adına bu yarış yapılıyorsa, bunun da hakkı verilmelidir. Demokrasi bir tartışma kültürüdür.
Şahsen ben, bir seçmen olarak, oy vereceğim adayı belirlerken bir sebebim olmalı. Bu tercihimi yaparken tüm alternatifleri göz önünde bulundurmalıyım. KKTC Cumhurbaşkanlığı makamına aday olan herkesi ayni platformda, ayni statüde görmek ve adaylıklarını hangi düşüncelerine, hangi artılarına göre karar verdiklerini, topluma verecekleri mesajları ortak bir toplantıda öğrenmek bu toplumun hakkıdır.
Toplumun azımsanmayacak bir bölümü hala daha kararsızdır. Bu bağlamda günlerdir, kamuoyunda seslendirilen adayların herhangi bir televizyon kanalında buluşma fikrini şiddetle destekliyorum. Bunun gerçekleşmesi için yapılan girişimlere mutlaka destek verilmeli.

Bu demokrasinin tartışma yönünü bir kez daha ortaya çıkaracağı gibi topluma da seçimini daha iyi yapabilmesi adına bir vitrin sunacaktır.”
Bu yazıyı tam beş yıl önce kaleme almıştım.
18 Nisan 2010 Cumhurbaşkanlığı seçiminde, adayların demokratik bir ortamda tartışamamalarını bu düşüncelerle eleştirmiştim.
Bugün için değişen bir şey var mı?
Daha kötü bir ortam var, son yıllarda yapılan her seçimde seviye, demokrasi ve hoşgörü azalıyor.
Kazanan sadece seçim kazanmış olur, ama kaybeden demokrasi ve toplumsal uzlaşıdır.

Bu haber 646 defa okunmuştur

:

:

:

: