Federalizm Temelinde Kıbrıs’ı Anlamak!

Şu hakikatin artık farkına varmak gerek ki Kıbrıs’ta varılması arzulanan federalizm anlayışı Türk-Rum halkı tarafından farklı algılanıyor

Şu hakikatin artık farkına varmak gerek ki Kıbrıs’ta varılması arzulanan federalizm anlayışı Türk-Rum halkı tarafından farklı algılanıyor. Özellikle de yönetim ve güç paylaşımı gibi hassas bir konuda Rumların ısrarla eşitlik temelinde bir model ortaya koymaması bunun açık göstergesi. Senelerdir süregelen anlaşmazlıkta halen Kıbrıs Türk tarafı sanki de kendi liderlikleri çözümsüzlüğün sebebiymiş gibi gösterilmesi oldukça düşündürücü. Ya Rum basını ve siyasi liderliğinin açıklamaları okunmuyor ya da sırf muhalefet olsun diye birileri feveran ediyor. Kaldı ki bugün sağ ve sol hep bir ağızdan federal bir çözüm modeline evet diyen bir tutum içerisinde davrandığı halde, seçim süreci ile Kıbrıs konusunu gündeme getirip bu farklılığı görmezden gelmek doğru mu?

Bilindiği üzere,1960 anayasası ihlalinin ana sebeplerinden biri de Rumların ısrarla uniter devlet modeline kavuşmak istemesi idi.Müzakere süreçlerinde ise hep Türklere bölgesel yetki modelini sundular. Bugün de bu değişmedi. En son yönetim ve güç paylaşımda çıkan sorun bunun göstergesi oldu.

Peki neden Rumlar uniter devlet içinde bölgesel yetkiyi savunmaktaydı? Çünkü federal devlet yerel yönetime verdiği bir kısım yetkileri geri alma yetkisini elinde bulundurur ve bölgesel birimlere yani eyaletlere birtakım yetkileriniaktarır. Buradaki bölgesel yönetimlerin eşitliği ve bağımsızlığı da mümkün değildir. Merkezi yönetim üstündür ve diğer yönetimler merkezi yönetime bağımlıdır.Federal devlette, federe yönetimlerinuluslararası kişilikleri yoktur. İşte bu husus, Rumların en çok sarıldığı konulardan biridir.Peki oyun nedir? Kimin yöneten kimin yönetilen olması konusudur. Yani federal anayasalar yönetenler ile yönetenler arasında bir sözleşmedir. Federe devlet, federal ve federe parlamentoların yetkileri ile sınırlıdır. Esas güç anayasadadır.

Özellikle de belirtmekte fayda vardır ki bir federal anayasada öngörülen hükümler ile uygulamada gerçekleşen uygulamalar çoğu kez farklı olabilmektedir. Bu klasik teoride federalizmin hukuki boyutunun değerlendirilmesi yapılırken ortaya atılan ana görüşlerdendir. Prof.Dr. Oktay Uygun’un görüşlerinde; “Bir ülke federal bir anayasaya ve federal kurumlara sahip olabilir. Fakat anayasa işleyişi ile kurumların işleyişi o denli farklı olabilirki ilgili ülkeyi federal ülke olarak nitelendirmek hayli zor olabilmektedir.

Federal anayasalara sahip Latin Amerika ülkelerinin veya Sovyetler Birliğinin merkeziyetçiliğin çok güçlü olması nedeniyle uniter devlet şeklinde yönetilmeleri gibi”. Bu tanımlamadan da açıkça görülebileceği gibi Rumların uniteryapıda federal devlet oluşturma çabası kısaca adına federal devlet diyerek uniter yapıda idare sistemi öngörmesi gibi. Demek ki bunlar olmayacak şeyler değilmiş; hele de Batı Trakya Türklerine Lozan’da verilen hakların Yunanistan’da ihlal edilmesi dikkate alındığında,anlaşmalara riayetsizlik de mümkün gözükmektedir.

Peki,Rumların federalizm savaşı nedir?

Kısaca “kontrol edemedikleri bölgeye”hakim olma savaşıdır. Bu yolla Kıbrıs’ın birleştirilmesi ve Türklerin de bu birleşmede kendi kendilerini bazı konularda yönetecek yapıya getirilmesi, yani eyalet sistemi altında bir idareye kavuşturularak kendi egemenliklerinden vazgeçmelerinin sağlanması mücadelesidir.Bu noktada federalizmi daha iyi anlamak yerinde olacaktır.

Federalizm konusunda uzman olan ve pek çok eseri bulunan William H.Riker Federaliz mi şu şekilde tanımlamaktadır; “İki grup siyasi lider arasında yapılan pazarlığın bir ürünüdür. Birinci grup, daha geniş toprak parçasını denetim altında tutmak isteyen liderlerden oluşur. Bu genişleme ve büyüme isteği, dış askeri veya diplomatik tehditleri savuşturmak amacından kaynaklanabileceği gibi, saldırgan, yayılımcı amaçlardan da kaynaklanabilir. Fakat söz konusu istekler askeri gücün yetersizliği veya güç kullanımına karşı duyulan tepki nedeniyle savaşarak fethederek gerçekleşmez. Bu durumda genişleme ve yayılma isteğini gerçekleştirmenin tek yolu kalıyor; bölgesel birimlerde iktidarı elinde bulunduran yöneticilerle anlaşmak.

Bölgesel birimlerin yöneticileri ikinci gruptur. Birinci grup (ulusal lider) ikinci grup lidere (bölgesel lider) tek bir yönetim altında birleşmeyi teklif eder…”.Riker’in bu açıklamalarına bakıldığında Rumların bugün bize yaptıkları federal birleşme teklifi ile ayni durum söz konusudur. O halde Riker’in de belirttiği gibi Rumların Kıbrıs Türklerine tek bir yönetim altında birleşme teklifinin kökeninde var olan yayılımcılık duygularının halen sürdüğünü söylemek mümkündür. Ne diyelim; yüzyıllardır verilen egemenlik kavgasını iyi anlayalım ve davasını bilmeyene asla şahit olmayalım!
Bu haber 278 defa okunmuştur

:

:

:

: