Öncelikle endişelerimin haklı olduğu bir kez daha ispatlandı. Ben bu seçimler inşallah kirlenmez diye haftalarca önce yazmıştım. Adaylar ve farklı çevrelerin saldırıları seçim süreci içerisinde Cumhurbaşkanı rotası ile hiç alakalı olmayan söylem ve eleştiriler yapıldığı zaman seçimler kirleniyor diye yazmıştım. Bu son operasyon kirlendiğinin ispatı gibi oldu. Herhangi bir kişi seçilmiş olsun veya olmasın istediği adaya destek verebilir ancak şu kural önemlidir! Siyasi partiler kurumsal tüzel kişiliktirler. Eğer bir belediye başkanı parti kararları dışında hareket ederse veya delege yetkili birisi tüzük gereği ne yapılması yazar disiplin kurulu toplanır ve gereğini yapar. Siyasi partiler demokrasimizin en önemli aktörleridir ondan dolayı kirletilmemeleri
gerekir, eğer kirlenmiş iseler demokrasi yara aldı demektir.
Bu iki değerli belediye başkanı, Cumhurbaşkanı Eroğlu’nu destekleme kararı aldığı zaman niye itiraz edip, Özersayı destekleyeceklerini ifade etmediler? Bana göre sorun işte burada seçime iki gün kala gelene değişik bir kararlıktan halkımız şüphelendi. Bana çok mesaj geldi “mademki dürüst siyaset diyorsun bunu yazmalısın”. Çünkü ben siyasi analiz yazıyorum. Bu şekilde hocaya gelen destek zarar verecek çünkü temiz siyaset için yola çıktı ayak oyunlarına takıldı, belki de kendisinin bu operasyon ile hiç ilgisi bile yoktur, ancak zan altında o kaldı.
Niye bu kararı aldı başkanlar bunu da açıklamaları gerekir! Ondan sonra gelen açıklamanın da bir anlamı yoktur. Direk karar ile birlikte açıklamaları gerekirdi. Yani tam bir şeyler değişiyor derken eski tas eski hamam misali geriye döndük. Sırf Cumhurbaşkanı Eroğlu’na operasyon… Yahu bunları Cumhurbaşkanı Eroğlu’na yapacaklarına, keşke Rum başkan Anastasiadise yapsalardı da, masada onu zora sokalım, ben başarı buna derim.
Son gün kala da bunu gördük. Genelde seçim süreci ki geçen yıldan başladı olaysız geçti ve yakışıklı bir hal aldı… Bu sonları saymaz isek. Bizler Cumhurbaşkanı olarak da BM’nin tanıdığı toplum liderini seçiyoruz. Ancak Cumhurbaşkanlığı seçimi olarak esas tartışılması gereken konular yeterince tartışılmadı.
Cumhurbaşkanına rakip adaylar daha çok hükümet seçilecekmiş gibi konuları tartışmayı uygun buldu. Halbuki bizim siyasal sistemimiz parlamenter sistemdir. İcra yetkisi meclisin ve oradan çıkan hükümetindir. Cumhurbaşkanlığı ağırlıklı olarak onay makamı gibidir. Esas sorumluluğu BM’nin resmi tanıdığı statüsü ile toplum lideri ve Kıbrıs sorununa çözüm bulmak için görüşen müzakere heyet başkanı.
Tartışılması gereken bence ağırlıklı olarak Kıbrıs sorununun çözüm şekli ki Mayısın ikinci veya üçüncü haftası müzakerelerin başlama takvimidir bunu Rum tarafı da kabul etti. Ben yeterince tartışılmadığını düşünüyorum. Halkımız oy verecek ancak dediğim gibi yeterince tartışılmadı başka şeyler konuşuldu. Doğal gaz politikasının ne olacağını öğrenemedik adaylardan. Federal çözüm olmayacaksa KKTC halkı ne olacak geleceğimizi nasıl kurgulayacağız, öngörülen federal çözümün içeriği nasıl olacaktır yaşayabilecek mi yoksa serüvenler ile karşı karşıya kalacağız.
Birkaç aday çözüm barış diye sözler söylediler durdular, ada da 1974 ten itibaren bir barış ortamı vardır ve bunu da Türk askerine borçluyuz. Olmayan karşılık bir anlaşmadır. En önemli konuda olası bir anlaşmanın maliyetleri nasıl karşılanacaktır.