Kıbrıs hep sözde öncelikli konu Türkiye’deki partilerde!
İyi de, Türkiye’de yaklaşan Genel Seçimlerden dolayı, Siyasi Partiler, manifesto ve programlarında Kıbrıs’ı nerede görüyorlar?
AK PARTİ SEÇİM BİLDİRGESİ BİRKAÇ SATIRLA ŞUNLARI VAAD EDİYOR;
‘’Kıbrıs Türk Halkının uluslararası toplum içerisindeki haklı yerini alabilmesi, temel önceliklerimizden biridir. KKTC’nin ekonomik altyapısının güçlendirilmesi ve refahının arttırılması için bugüne kadar kararlılıkla attığımız adımlara devam edeceğiz.
Kıbrıs’ta, her iki halkın asli kurucu iradelerini, siyasi eşitliklerini ve Ada’nın ortak sahibi olmalarını temel alan müzakere edilmiş adil ve kalıcı bir çözüm için garantör ülke olarak yapıcı katkımızı sürdüreceğiz ve Birleşmiş Milletlerin bu yöndeki çabalarını destekleyeceğiz’’
CHP BİRAZ DAHA CÖMERT davranmış seçim bildirgesinde Kıbrıs’a ayırdığı yer ile;
‘’• Kıbrıs sorununda adil ve kalıcı bir çözüme ulaşılması için çalışacağız.
• Kıbrıs sorununu, KKTC'nin ve Kuzey Kıbrıs Türk halkının kazanılmış haklarını koruyarak ve Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumların siyasal eşitliğini sağlayarak çözeceğiz.
• Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki gücünü artıracak ve Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının adil bölüşümünü sağlayacağız.
• Kıbrıs Türk halkını ekonomik yaptırım ve uluslararası ambargolara karşı desteklemeye devam edeceğiz.
• Kıbrıs Türk halkı uluslararası alanda eşit temsil olanağına kavuşana kadar, Kıbrıslı Türklerin siyasi temsili için gerekli tüm desteği vereceğiz.
• Kıbrıs'ta makul bir süre içinde bir çözüme ulaşılamaması halinde, KKTC'nin uluslararası alanda tanınması için aktif bir diplomasi stratejisi uygulayacağız. ‘’
İYİ DE HER İKİ PARTİNİN DE BİLDİRGELERİ KENDİ İÇLERİNDE BİLE ÇELİŞKİLİ
AKP, BM diyor ama karalarından söz etmiyor, Garantör Devlet özelliğini vurguluyor!
CHP pek suya sabuna dokunmadan teamüle uygun ama daha olgun bir tavır sergiliyor!
Kıbrıs sorununa etken olan büyük aktör, Türkiye, son 15 yılda Kıbrıs konusunda çok ciddi gel-gitler yaşayan politikalar izlediğini görebiliyoruz.
Bu politikalar öyle veya böyle Kıbrıs’ta bir anlaşmaya doğru herhangi bir belirgin katkı koymazken, Türkiye’ nin iç ve dış politikalarına ya katkı koyabilmek için ya da engel olmamak için o kadar şekil değiştirmiştir ki, şu anda Türkiye’nin Kıbrıs’ta ne zaman, nasıl ve niye bir çözüm planında etken olacağı çok da net görülmüyor!.
Uzunca bir süre Türkiye’nin AB yolculuğunda Kıbrıs sorunu aşılması gereken bir kademe olarak gösterilmişse de hiç bir zaman Kıbrıs sorunu TC-AB adaylık sürecinde ne birinci etken ne de birinci engel olmuştur!
Şöyle ki, sihirli bir politika bugün Kıbrıs sorununu çözer ve TC –AB uyum sürecindeki Kıbrıs ile ilgili şerhler kalksa bile Türkiye’nin üstesinden gelmesi gereken daha bir sürü başlık var! Sahi ne kadar? 30 kusur başlıktan sadece birkaçı başarılı olarak mı tamamlanmıştı?
Ankara bu günlerde AB adaylık yükümlülüklerini çok da öncelikli görmüyor olmalı ki, bu başlıklardaki asgari gerksinmeleri yerine getirmek için hiç de aceleci değil görüntüsü veriyor!
Ayrıca son 15 yılda KKTC’nin Türkiye ile olan ilişkileri, KKTC’de Türkiye’ye en üst düzeyde bağımlı bir devlet ve ekonomi yaratırken, Kuzey Kıbrıs’ın en kapsamlı ve stratejik yatırımları ve yatırımcıları TC menşei taşıyanlara dönüşerek, Ankara’ya Kuzey Kıbrıs ve Kıbrıs Sorunu ile ilgili psikolojik rahatlama yaratmıştır.
YANİ BUYRUN SİZ DEĞERLENDİRİN,
Niye Ankara bugün aman aman bir çözüm istesin veya bir çözüm için hamleler yapsın?
Kıbrıs ve bölgedeki Doğalgaz rezervlerinin pazarlara taşınması avantajını çok da Kıbrıs sorununun çözümüne endekslemek acaba gerçekci mi?
Dünya enerji üretimi ve yönetimine etken olanların bu konudaki planları Türkiye’nin ihtiyacı ve iştahı ile ne kadar örtüşecek? Bu olgu Kıbrıs sorununu doğrudan mı şekillendirecek, yoksa teyet mi geçecek?
Yeni seçilen cumhurbaşkanımıza ve tüm KKTC yetkililrine düşen görev Kıbrıs konusunu en azından Türkiye’de çok daha iyi anlatabilmektir.
YAŞAYIP GÖRECEĞİZ !