İlk 1 Mayıs, İkinci Meşrutiyet’in ilanından 1 yıl sonra 1909’da Selanik’te kutlandı. Rum, Türk, Kürt, Yahudi ve Bulgar işçiler birlik ve dayanışma içinde kol kola yürüdüler.
İşçi ölümlerinin tavan yaptığı, sermaye sahiplerinin yüceltildiği, ticarethanelerin rant için insanları ve emeklerini sömürdükleri bu günde “İşçi Bayramı’nız kutlu olsun” mu? Dünyada her 3 kişiden 1’i işsiz. Yani bu her 3 kişiden 1’ine zaten her gün bayram!
Efendim, 1 Mayıs bayram değil mücadele günüdür! Kazanım günüdür. Geçmişin, ölümsüzlerine saygı, gelecek güzel günlere selam günüdür.
Meydanlar savaşılarak kazanıldı. Tüm meydanlarda işsizler, köylüler, öğrenciler, işçilerle bütünleşti. Sınıflar omuz omuza kavga ettiler bu hakkı söke söke kazanırken, egemenleri dize getirerek bir mücadele verdiler.
Daha atılacak birkaç adım daha var o sebeple bu bir bayram değil mücadele günüdür. 1886’lardan bugüne bu uğurda mücadele edenlere saygı günüdür.
Sen! Çocuğunu pusetine atıp, çekirdek çitlemeye o meydana gelecek arkadaş, gelme!
Yıllarca o meydanları kazanmak için mücadele vermiş, canını hiçe saymış, kanı dökülmüş, göz altılarda işkence görmüş emekçilere saygı duy ve güneşli bir günde pikniğe gider gibi “değişiklik olsun” diye gelme!
Bugünün anlamını bilerek yola çık ta gel. Mücadele bayrağını al da gel. Yüreğinle gel. Omuz omuza vermek için, emekçi hakkını savunmak için gel.
Sadece iş kazaları nedeniyle dünyada her sene ortalama 2 milyon kişinin öldüğünü, 300 milyon kişinin de yaralandığını bilerek gel. 8.5 milyon askerin bu uğurda şehit olduğunu bilerek gel.
Bayram diye geleceksen bu işte bir terslik var arkadaş! Birilerine oturdukları yerden işçilerin körlüğünü kutlamalarına sebebiyet vermeden gel. Haklarını bilerek gel. Senden önce haklarını koruyanlardan al bayrağı ki, sen de senden sonrakilere haklarını koruyabileceği bir bayrak bırakabilesin arkadaş!
Ve günün şarkısı Cem Karaca’dan geliyor; Tamirci Çırağı! İşçisin sen işçi kal…