Sınırların Sınırsızlıklarına Doğru Derinya ve Algı Kaosu!

Ne kadar güzel bir çerçeve içerisine konmuş sözler; “Kıbrıs’ta çözüm olacak” diye haykırıyorlar!

Ne kadar güzel bir çerçeve içerisine konmuş sözler; “Kıbrıs’ta çözüm olacak” diye haykırıyorlar! Sanki de bugüne değin çözüm karşıtı olan Kıbrıs Türkleri olmuş gibi… Her köşede, ortamda, sosyal medyada umut dağıtıyorlar! Hayretle izliyorum… Sanki sol cephe ve Rumlar çözümü bugüne kadar istedi de sağ cephe buna mani oldu… Meğer kendimizden, değerlerimizden ne kadar vazgeçmişiz… Tabi ki her şeyin bir sebebi var! Geçmişimizin siyasi istikrarsızlıkları, haksızlıkları, milliyetçilik söylemleri ile sömürülen duygularına o kadar kızgınız ki… Şimdi savrulduğumuz rüzgarın yönünü dahi göremiyoruz… Görmek istemiyoruz!

Geçtiğimiz günlerde biliyoruz ki bir Derinya kapısı açılış eylemi oldu ve içimizden sesler yükselmeye başlandı. Bu kesimler hep bir ağızdan diyorlar ki; Yıkın tüm sınır kapılarını! Şöyle bir düşündüm Derinya olaylarını… Kolay değil burası meşhur Derinya! Dün gibi hatırlıyorum 1996 senesinde sınırlarımızın delinmek istendiği hadiselerin merkezini! Nasıl da sınır kapılarımız ihlal edilmek istenmişti! Nasıl da Türklere sınır kapılarında tahrirkar davranıldığını… Üzerinden 10 sene bile geçmedi… Şimdi yeni bir tablo… Yine Derinya sınır kapısı ancak bu kez içerisinde sağ sol Türk-Rum mensuplarının olduğu bir gösteri! Haykırıyorlar açın kapıları!!! Oysa biçare Kıbrıs Türk esnafı bu hadiseye ekonomisi canlanacak diye ses çıkarayım derken… Eylemde dahi Rum olayı hemen siyasallaştırma yoluna giderek Kıbrıs Türklerinin gözüne baka baka kendi bayrağını açıp egemenliğinin kuzeye yaygınlaştırılması niyetini yeniden gösteriyor... İşte böyle iki farklı algı, iki farklı bakış ve savrulan bir Kıbrıs Türkü… Açılan bayrağa tepki mi…? Kısaca geçiştirilen basit bir olay hadisesi ve eyleme katılanlarca sessiz bir kınama…

Şimdi bu yazımda sınır kapılarında kaldırılan vize uygulaması ve açılması istenen diğer kapıların boyutuna da değinmek istiyorum. Biliyorsunuz ki, Anastasiades-Akıncı müzakere sürecinde ilk adım Güven yaratıcı önlemler adına KKTC’ye geçen Rumlara vize uygulamalarını kaldırma kararı alındı. Hem de neye karşılık? Kuzey’de saklanan mayın tarlalarının haritasını alma karşılığı! Senelerce Rum insanlık suçu işliyor, bizim siyasal partilerimiz dahi bu olayı gündeme getirip Ruma hesap soramıyorsa… Vah ki ne vah halimize!

Şimdi ise geçiş kapılarında vize uygulamasını kaldıran gerekçemiz nedir diye sorduğumuzda; buna iyi niyet diyorlar! Hatta olayı o kadar basit gösterip Rum’un bizi kimlik ile kabul ettiğini ve vize uygulaması yapmadığını belirtiyorlar... Peki, sordular mı neden Rum vize uygulaması yapmıyor? Ya da Rumların 2003’ten bu yana Politik bakış açısı irdelendi mi hiç? Veya adım adım Rum Ulusal Konseyi’nde ne kararlar aldıkları biliniyor mu? Hadi geçmişi de koyduk köşeye, 1967 ENOSİS kararı, Ermeni sözde soykırımı inkar yasasını, İsrail, Yunanistan, Rusya, vs ile gerçekleştirilen askeri antlaşmaları ve nicelerini koyduk köşeye! Sadece 2003’ten bu yana güneyin gerek politik gerek eğitim gerek kilise gerekse askeri sahalarda gerçekleştirdiği ikili antlaşma ve kararlarında neler hedeflendi farkında mısınız?
O halde yeniden hatırlatalım; 1974 Mutlu Barış Harekatından bu yana Rum diyor ki; “Güney özgür bölgedir. Kuzey işgal altındadır. Yeniden topraklarımızı ele geçireceğiz ve KC’nin egemenliğini kuzeye yayacağız”. Bu anlayıştan ötürüdür ki, 2003 sınır kapıları açılışında Kıbrıs Türklerinin güneye geçişlerinde sadece Kıbrıs kökenli olan kişilerin güneye geçebilmesine müsaade ettiler…

Peki, bunun için sınır geçiş kapılarında sadece isimleri mi not alıyorlar, yoksa o isimlere bakıp kendi kimlik dairelerinde yerli kayıtlar arasında olunup olunmadığına; kısaca Kıbrıslı Türk aile kökü olup olmadığına mı bakıyorlar? Sordunuz mu kendinize hiç bu uygulamayı hangi politika çerçevesinde yapıyorlar? Söyleyelim; Kuzeyi “işgal altında ve kontrol edemediği bölge” gördükleri için! Kısaca kendi hakimiyet alanını kuzeye yayma çabasından vazgeçmedikleri için! Bunun için her fırsatta “Kıbrıs Cumhuriyetinin meşru egemenliğini koruma” çabasına girdikleri için!

Peki biz 2003’te bu yana hiç güneyden kuzeye geçişlerde polisimizin geçiş yapanların Kıbrıs kökenli kimlik bilgilerine göre geçişlere müsaade ettiğini gördünüz mü? İşte size iki farklı algı ve yönetim anlayışı!!! Sahi ne demişlerdi? Yeni güven yaratıcı önlemler mi?

Üzücü olan şudur ki seneler önce Alman-Kıbrıs formu ile zenginleştirilen ve 2003 Rumların aldığı Türk önlemler paketinde öngörülen sınır kapılarının kaldırılması hedefi olan adanın Berlin Duvarı misali birleştirilmesi çabalarına kulak tıkanmış olmasıdır… Halen idrak etmemekte direndiğiniz egemenlik kavgasını görmezden gelmek, savrulduğumuz rüzgarın sonunda varacağımız neticenin acısını derinden hissetmemize sebep olmadan şimdi birlik içinde uyanık olma zamanıdır! Temenni şudur ki mevcut KKTC Cumhurbaşkanı ve müzakere heyetinin Güven yaratıcı önlemler adı altında alınacak tedbirlere karşı çok dikkatli davranmasıdır. Bunu yaparken de geçmişten bu yana süregelen Rum siyasal mücadelesinin adım adım incelenmesidir. Yoksa çözüm denilen yolda çözülmenin asimetrik tabanında asimile olmuş bir gelecek nesil ve yeni bir Girit dönemi hepimizi bekliyor olacaktır!!!
Bu haber 267 defa okunmuştur

:

:

:

: