“Barış” Yolunda Güven İnşası, Askeri İttifaklar ve KKTC Uyruğu…

Meğer ne kadar kolaymış Güven Yaratıcı Önlemleri(GYÖ) inşa etmek!

Meğer ne kadar kolaymış Güven Yaratıcı Önlemleri(GYÖ) inşa etmek! Bu halk da geçmiş liderler de bir türlü becerememiş güven inşa etmeyi! Senelerce tek egemenlik uğruna güneyin yürüttüğü politikalar da meğer yalanmış. Hatta 2003’te Türk Önlemler paketinde öngördükleri aşamalar da!

Kaybolan yıllar mı, yoksa heba edilen yürekler mi? Bu ince zeminde, bir günde 5 adım da atılır 10 adımda! Neden mi? Her şey yüzeysel! Hatta deniliyor ki birleşik Kıbrıs yolunda çözüme de az kaldı! Görüyoruz ki, Akıncı-Anastasiades görüşmesinde 5 adımda uzlaşı sağlanmış bile! Buna Güven Yaratıcı Önlemler deniliyor! Şimdi bu 5 GYÖ’ye bakalım; Deniliyor ki liderler Aplıç ve Derinya kapısının açılması için anlaştı, her iki kesimin elektrik şebekesi birleştirilecek, olası arıza halinde teknik destek sağlanacak, mobil telefonların birbirleriyle birleştirilmesi için teknik komiteler devrede, radyo ve TV yayınlarının çakışması ortadan kaldırılacak, cinsiyet eşitliği konusunda bir komite kurulacak…Sizce Türk ve Rum toplumunun sorunu bunlar mı? Yoksa eşitliğimizin kabul görmesi mi? Önceliğimiz nedir?
Gelelim 5 maddeye! Sadece başlıklar var önümüzde, altı boş olan başlıklar! Komiteler dolduracaklarmış! Evvela şu soruyu soracağım, zira öğrenmek istiyorum; Anastasiades tüm sınır kapıları açılsın derken niyeti nedir? Kıbrıs Türkleri ve Rumlarının serbest geçişi mi? Yoksa politik zeminde Türkleri Kıbrıs Cumhuriyeti’ne entegre etmek mi? Eğer entegre etme niyeti yoksa neden beyanatlarında Kıbrıs Cumhuriyeti egemenliğine sadık kalacağını ve Hellenizim ruhunu sürdüreceğini yakın zamanda ifade etmiştir? Yunanistan neden Anavatan Türkiye Cumhuriyeti’ne KC’nin egemenliğini tanı beyanatlarında bulunmuştur?

Bu beş madde içerisinde aslında en çok dikkat çekici konu cinsiyet eşitliğinde ortak komite kurulması! Siyasal sorunların ortadan kaldırılması yönünde bugüne kadar GYÖ’ların alınması çabası olmuş olduğunu anımsadığımda cinsiyet eşitliği ortak komitesini doğrusu düşündürücü!

Şimdi soruyorum yeniden; bu zeminde bu anlaşmalar olası anlaşma içerisinde öngörülen tek devlet modelinde federal güce mi teslim edilecek yoksa alt birim varlığına mı? Bu konudaki anlaşma nedir? Kaldı ki ortak bir anlaşma olmadan alınan GYÖ’lerin uygulanmasında ortaya çıkması muhtemel ihtilaflarda kimin yasasını dikkate alarak çözüme gidecek?Örneğin bilişim suçlarında..Ben merak ediyorum ya siz?

Şimdi hadi bırakalım bu 5 adımı, maksat çözüm ne de olsa! Bu ortamda bu zeminde hayretle öğrendiğimiz başka bir konu çıkıyor karşımıza! O da; GKRY’nin Ermenistan ile beraber son gerçekleştirdiği Askeri Antlaşma! Nitekim bu anlaşma ile GKRY ve Ermenistan askeri alanda tatbikatlar yapacaklar… Oysa bizim gündemimizde, hep adına barış denilerek başlayan müzakere süreci var! Barış zemini arkasında askeri antlaşma! Bunu Türk tarafı yapmış olsa Rumlar ne yapardı farkında mısınız? ABD’nin GKRY Lefkoşa Büyükelçisi J. Koheing’in “Kıbrıs sorunu işgal sorunu değildir” beyanatı karşısında Rumlar hemen ABD’ye baskı uygulamak için harekete geçerken, bizde bu askeri antlaşmaya tepki oldu mu? Ya da mevcut siyasal tarafların söz konusu askeri antlaşmayı Kınaması oldu mu? Bumudur barış anlayışınız? !

Maalesef Kıbrıs konusunda o kadar değişken politikalara 1968’den beri girdik ki idrak etmekte zorlanmamak mümkün değil! Ne kadar değiştiğimizi, değiştirildiğimizi anlamak zor değil!
Evvelden tek egemenlik tek temsiliyet, tek vatandaşlık Kıbrıs Türkünü yok eder dediler, sonra altına 11 Şubat belgesi ile imza attılar! Evvelden garantiler olmadan bu iş olmaz dediler, şimdi garantileri tartışma konusu dahi olmasına müsaade ettiler! Evvelden Kıbrıs Türk kimliği Türkleri yansıtır dediler, şimdi Kıbrıslılık altında tek kimlik yeter diyorlar! Hatta KKTC’de yeni kimlik uygulamalarında uyruk bölümüne KKTC yazmayı marifet sayan bir anlayışa bürünüyorlar! Nereden çıktı uyruğa KKTC demek? Gerçi anayasamızda egemenlik KKTC yurttaşlarınındır dendiği bir anayasamızda Türk kimliğimizin baştan heba edildiğini düşününce bunun olması hayda hayda normal! Zira geçmiş kimliklerimizde bile uyruk ve din tanımı yok! Lakin, hiçbir ulus uyruğuna Devlet adını yazmaz! Yazamaz! O halde Fransız vatandaşı uyruğuna neden Fransa Cumhuriyeti yazmaz? Yada bir Pakistanlı neden Pakistan Cumhuriyeti demez? Örnekleri çoğaltmak mümkün! Ne ayıp ne üzücü ne kahredici bir hakikatle karşı karşıyayız! Lakin bunu akıllarına yazsınlar ki yarın bir çözüm uğruna kimliksiz,devletsiz bir millet olmaktansa, bugün Türk-İslam kimliğimizi, ecdadımızı ve mücadelesini tekrar hatırlayarak sahip olduklarına sahip çıkmak hepimizin vefa borucudur!
Bu haber 423 defa okunmuştur
  • umutsunuz cemal  gıbrıslı - 30.05.2015 yazılarınızı takip ederek göremediklerimizi görüyor ve sorguluyoruk.ne deyim gençler olarak biz karamsarıdık napacayık diye ama sizi desteklediğimizi bilin. lefkoşadan size selamlar hoca
  • teşekkür huseyin ulak  lefkosa - 30.05.2015 Dusunceleriniz bizlerin gençlere olan güvenini artıyor ve hepimizi yureklendiriyor Teşekkürler
  • nokta atışı Azmi K.  lefkosa - 30.05.2015 Emete Gözügüzelli hocamız, yine herkesin anlayacağı şekilde meseleyi aktardığınız için teşekkür ederiz. Bu toplumun sahip olduğu en büyük değerlerdensiniz.Her anlamda örneksiniz...Lütfen yazılarınızı daha sık bizimle paylaşınız.

:

:

:

: