Ne ilginç bir hale büründük öyle! İçerisinde bulunduğumuz ahval pek de hazmedilir gibi değil! Hele de, Kıbrıs Türkünün milli mücadelesinde yapı taşı olan bazı öğretmenlerin Sendikal faaliyetler altında Devletin aleyhine hareket eder noktaya gelişine şahitlik edersek… Sorgulamadan geçemeyeceğim ki ; nasıl kabulleniyorsunuz Devlet okullarında devamlı gerçekleştirilen grevleri? Veliler olarak sorgulama ihtiyacı hissetmiyor musunuz? Gelecek nesillerimiz, bizim çocuklarımızın eğitim günlerinden mahrum kalması ya da geleceklerinden çalınan zamanlarını kabullenmek bu kadar mı kolay? O boşta kalan çocukların sokaklarda, kafelerde zaman geçirip günün geçmesini beklediğini dikkate aldınız mı hiç? Nerede muasır medeniyetler seviyesine ulaşması beklenen nesil?
Esas konuya geçmeden var olan gözlemleri de paylaşmak istiyorum müsaadenizle. Hemen hemen duyarlı ailelerin endişesidir bu gençlik nereye doğru gidiyor diye? Çoğu zaman, alkol, uyuşturucu ya da başka nahoşluklar içerisinde, örf adetten yoksun bir nesil yetiştiriliyor şimdilerde.. Sosyal medyada tüm çıplaklığı ile herkes kendini ortaya koyuyor bir şekilde. Bu gençler, bu yavrular neden böyle hale girebiliyor hiç düşündünüz mü? İşte KTÖS uyuşturucu, kumar v.b sıkıntılarımızı Anavatan’a bağlıyor! Hep evvelden zikretmekten usanmadığım bir konu var ki, içerisinde bulunduğumuz bu kara tablonun sorumlusu milli ve manevi değerlerimizin yetiştirilmesinde yetkin olmayan bir eğitim sistemimiz olmasıdır. Şuursuz ve eğitimden yoksunlaştırılan gençliğin sonu ne olur? Bunun suçlusu Anavatan mı? Yoksa bu misyonda bulunanlar mı?
Nitekim, senelerce siyasal iktidarların ideolojilerine göre şekillendirilmek istenen bir eğitim oyuncağından bahsediyoruz. KTÖS de çıkıp diyor ki suçlu Ankara! Oysa KTÖS kendi bünyesine bağlı öğretmenlerin ürettikleri politikaları ve eylemleri benimsememesi halinde onlara gerçekleştirdiği baskılara korkutmalara hiç bakmıyor…!!! Zira o kadar dar görüşe hakimler ki, kendilerinden farklı bir çizgide olanları “faşist” diye karalayacak kadar kendilerinden geçiyorlar!!! Misyonları farklılaşmış, birleşik Kıbrıs diyerek kendi eğitim sorumluluklarını görmezden gelen, milli ve manevi tarihin öğretilmesinden rahatsızlık duyan, okullarda din dersleri, istiklal marşı, andımız gibi Kıbrıs Türkünün özünü yansıtan değerlerden kurtulmak istiyorlar! Bunu yaparken de dönüp güneyin eğitim sistemini hiç eleştirmiyorlar! Adına barış diyerek çözüm diyerek Rum’un haklarını savunmaktan hiç çekinmiyorlar!!! Bu mudur Milli eğitim anlayışı?
Tüm bu ortamda,Meclis Başkanımız Sayın Siber, sosyal medyada bir açıklama yapıyor ve diyor ki ; KTÖS geçtiğimiz ay Meclis oturumlarının konuklar tarafından izlendiği bölüm yerine, girilmesi yasak bölümüne girerek Meclis oturumuna baskın yaptı…” ve konu ile ilgili çıkan bir haberi ekleyerek takdir sizin diyor..;
'Meclis binası Dianellos ailesine ait. KKTC Meclis Binası’nın 1974 öncesinde sigara fabrikası olduğunu hatırlatan Elcil, bu binanın sahiplerinin ise Rum Dianellos ailesi olduğunu söyledi. Şener Elcil, bu ailenin oğlu ile buluştuklarını belirterek, Dianellos'un kendilerine binaya girmeleri için noterden tasdiklenmiş bir yazı vereceğini kaydetti. Tasdikli belgeyi mahkeme aşamasında sunacaklarını kaydeden Elcil, mülke tecavüz edenin öğretmenler değil de Meclis Başkanı Siber olduğunu söyledi. Meclis binasının bir Rum mülkü olduğuna da dikkat çeken Elcil, “Sen buraya girip Meclis diye gasp ettin. Bu kabul edilebilir bir durum değil ve biz de bunu şimdi uluslararası alana taşımaya çalışıyoruz. KKTC’nin yüce mahkemeleri bize istedikleri cezayı verebilir. Bunu biz uluslararası yargıya taşıyacağız ve bizim elimizde bu binaya girebileceğimize dair mülk sahibinden tasdikli bir belgemiz var.”
Sayın Siber yaptığı bir açıklamada halkımızı bir anlamda uyarmaya çalışıyor. Var olan bir endişeyi ortaya koyuyor haklı olarak! O da KKTC Meclisine karşı KTÖS tarafından gerçekleştirilen sinsi oyunun ve tehlikenin farkında! Zira hedefleri konuyu mülkiyet konusu kapsamında uluslararası yargı aşamasına taşımak!!!
Ne diyor Elcil ve ekibi? Meclisimizin bulunduğu mülkiyet Rum Dianellos ailesine aitmiş! Rumlarla bir hareket ederek bunu uluslar arası yargıya taşıyacaklarmış! Öğretmenim diyen şahısların devamlı surette “paranı memurunu istemiyoruz” diyerek Anavatanı üzerimizde yer alan ambargoların esas sebebi sayan beyanatları da ortaya koymaktan çekinmiyorlar! Bu anlayışta olanların okullarımızda İstiklal marşımıza dahi tahammül etmediği, 23 Nisan gibi milli bayramlarımızı tanımadığı düşünülünce…Ne hazin bir durum yaşıyoruz farkında mısınız?!
Şimdi açık yüreklilikle sormak istiyorum, Elcil ve sendikası devamlı surette mademki
bu kadar Kıbrıs Türkünü düşünüyorlar ve devleti, Türklüğümüzü, Anavatanımızı, ordumuzu aşağılama çabasına giriyorlar, neden bugüne değin Rumların silahlanmasına, Enosis Meclis kararına, Askeri antlaşmalarına, kilisenin beyanatlarına, Rum eğitim sisteminde öğretilen ırkçılık ve düşmanlık temalarını gündeme getirerek Rum tarafındaki kendini bilmezlere karşı harekette bulunmuyorlar? Neden Rumların mülkiyet sorunu kapsamında Kıbrıs meselesini bir “işgal” sorunu gösterme çabasına destek vererek, üzerinde yaşadığı ve maaş çektiği devlete karşı başkaldırma yoluna gidiyorlar? Bu durum anayasal düzende KKTC Devletine karşı yapılan aleyhte bir hareketi teşkil etmez mi?
Sahi bir eğitimcinin rolü nedir? Geçmişteki öğretmenlerimiz nasıldı ve şimdiki bazı öğretmenler nasıl? Bu nahoş hareketler sakın medeniyetlerin şemsiyesi altına gireceğiz diyerek, insan hakları demokrasi söylemleri ile kendi menfaatlerini koruma çabası olmasın…
Ne üzücü, ne vahim bir tablo karşısındayız ! Ve Allahın bir Cumhuriyet Meclis üyesi çıkıp da Elçil’e “Sen kimsin ki bir Devlet kurumunu tanımayarak Rum’un sözcülüğünü yapıyorsun” demiyor !!! Geçmiş dönemindeki sağ kalan öğretmenlerimiz; Volkan Lavkanlar, Kamil Özkaloğlular, Adil Alkanlar, Salih Avcılar, Ali Sami Ünsaldı Hocalar ve nicelerini özlüyoruz eğitim sisteminde…Onlar,öğretmenlerimiz olarak, geçmişte her türlü hainliğe ve zorluğa karşı direnerek,namus ve şerefimizin simgesi Türk bayrağını yere düşürmediler!!! Bu memlekette konuşacaksa, bu mücadeleyi veren o kahraman mücahit öğretmenlerin emekleri emanetleri göz ardı edilerek hareket edilemez!! Emanetleri emanetimizdir!!!
Son olarak şunu da ifade etmek istiyorum ki; Bu zaferin ve kahramanlığın ana yapı taşı Öğretmenlik makamını böyle kendini ve ecdadını tanımayanların kucağına itenler ve hatta buna müsaade edenler unutmasınlar ki en az onlar kadar suçludurlar!!! Benim tavsiyem Elçil’e şudur ki; bir de güneye gidip meclis bassın bakalım sonu ne olacak…!!! Madem ki bu kadar Kıbrıs Türkünü düşünüyor, hadi Elcil, güneye Meclise eyleme ! Ama giderken orada Rumlara “sizler bizim haklarımızı gasp edemezsiniz” diye isyan bayrağını açarak git! Ve bu kadar yüreğin varsa, ecdadın gibi Türk bayrağını omzunda taşı! İşte o zaman kimin kahramanı olduğunu göreceğiz...!!