Çözüm federal, finansman konfederal mı olacak?....

Kıbrıs sorununa çözüm yaklaşımı konusunda tarafgirlik maalesef takım tutma haline geldi.

 

 

 

 

 

 

 

 

Kıbrıs sorununa çözüm yaklaşımı konusunda tarafgirlik maalesef takım tutma haline geldi. Yani sanki de “çözümcü” ve “çözüm karşıtı” diye iki ayrı takım var ve her iki takımın taraftarı şartsız ve koşulsuz destek belirtmektedir. Şöyle ki, çözümcü partisini tutanlar hep pembe tablolarla ortaya çıkarken çözüm karşıtları ise kara tablolarla dolaşmaktadırlar.
Daha somut ifadelerle, konumunu çözümcü olarak kimliklendirenler Kıbrıs sorununa çözüm yaratacağı olumlu hava, yatırım iklimi, ekonomik kalkınma ve belirli süre sonra iki ülke ekonomisinin uyumlaştırılmasını ön plana çıkartmakta ve olumsuz yönlerine nerede ise değinmemektedirler. Öte yandan, statükoya sıkı sıkıya sarılıp bizde çözüm isteriz ama şeklinde söze başlayanlar ise başta Rumlara terk edeceğimiz mülkleri ve yerleşim yerlerini ve bunun sonucunda çözümün kaçınılmaz olarak yaratacağı sorunları mübalağa ederek politika yapmakta, çözümün olumlu yansımalarını da değersizleştirme ve önemsizleştirme gayreti içinde bulunmaktadırlar.

Planlama ve sorun çözme yöntemi olarak sadece uç noktaları hareket noktası olarak seçmek doğal olarak gerçekçi olmadığı için sorunun çözümüne hizmet etmek yerine zaman zaman sorunun çözümüne yönelik kırılmalar ortaya çıkarabilmektedir. Başka bir ifade ile, sorunun çözümüne ütopik yaklaşım sergilemek hayatın gerçeklerine toslayınca hayal kırıklığına ve dolayısı ile demokratik öç almaya dönüşebilmektedir. Bu da bir seçimden diğer seçime tercihlerin bir uçtan diğer uça kaymasına neden olabilmektedir.
Sadece uçlardan soruna yaklaşımın bilimsel olmadığını da belirtmekte yarar vardır. Bilimsel ve profesyonel yaklaşım, soruna olumlu ve olumsuz her yönü ile bakmayı ve bu çerçevede eylem planı hazırlamayı gerektirmektedir. Yani çözümün yarattığı olumlu yönler ve fırsatlardan en iyi şekilde yararlanmanın yolları aranırken aynı zamanda çözümün yaratacağı olumsuzlukları gidermek ve tehlikelerden korunmak için politika geliştirilmelidir. Bu olumsuzluklar giderilmeden ve tehlikelerden korunmadan çözümden beklenen faydaları realize etmek kesinlikle mümkün olmayacaktır

PEKİ, ÇÖZÜM SONUCUNDA ORTAYA ÇIKACAK OLUMSUZLUKLAR VE TEHLİKELER NELERDİR? Bunların başında elbette Politis gazetesinin son günlerde dile getirdiği çözümün faturasının nasıl ödeneceği konusudur. Şöyle ki, çözümün gerçekleşmesi için yerleşim, iskan ve geçim kaynağı etkilenen kesimlerin rehabilitasyonu için ifade edilen 25 Milyar Euro’yu aşkın kaynak her iki toplumunda gücünü aşmaktadır. Bu rakamın Annan Planı sırasında Uluslararası Konferanslarla sağlanamayacağı benzeri hadiselerden edinilen tecrübe ile anlaşılmıştır. Bunu yanında sürdürülemez ekonomiye sahip olan KKTC’nin her yıl T.C’den aldığı yaklaşık 1 Milyar TL’lik kaynağın çözüm sonrası nasıl temin edileceği ve halen bütçe disiplini AB kriterlerinin dışında olan Güney Kıbrıs’ın akıbetinin ne olacağı sorularına bugünden yanıt aranmalıdır. Herhangi bir çözümün süründürülebilir olması için çözümü akamete uğratabilecek mali, kurumsal altyapı ve rehabilitasyon gibi sorunların çözümünü proaktif olarak bugünden düşünmemiz ve politika geliştirmemiz gerekmektedir.

Bunun yerine, çözümün olumsuz yönlerini ve tehlikelerini dile getirenleri çözüm karşıtı görür ve bunları konuşmayı ertelemeye kalkarsanız çözüme hizmet etmek yerine kötülük edersiniz. Ya da, iki bölgeli iki toplumlu çözümden hareketle her bölgedeki sorun ilgili toplumun sorunudur kolaycılığına kaçılacaksa boşuna uğraşmayalım mevcut statükoyu legalize edelim olsun bitsin. ÇÜNKÜ BÖYLE BİR YAKLAŞIM ÇÖZÜMÜ FEDERAL, FİNANSMANI İSE KONFEDERAL HALE SOKAR.

Bu haber 785 defa okunmuştur

:

:

:

: