Cumhurbaşkanı Akıncı, yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, seçime katılan seçmenlerin , % 60.5’ in oyunu aldı. Bu Akıncı’nın, Kıbrıs Türk Halkının büyük oranda güvenine mashar olduğunun da, bir göstergesi olmuştur.
Kıbrıs Türk halkı, inandı, güvendi ve Akıncıya oyunu vererek O’nu Cumhurbaşkanı yaptı.
Bu güvenin altında yatan, Kıbrıs Türk halkını adil yaşayabilir ve 1974 ‘ten önce yaşadıklarını bir daha yaşamamak için, Akıncıyı seçmesidir.
Oyunu, vermesidir.
İşte bu karşılıklı güven atmosferinde, Cumhurbaşkanımız, New York’ a gitmiştir.
Kıbrıs’ta, oluşan “ Pozitif hava “ ABD ‘ de hissedilmiştir.
Cumhurbaşkanımız:
“Eşit ortaklıktan “ bahsetmiştir. Kıbrıs Türk Halkı, oluşacak olan yeni oluşumda, eşit ortak olacaktır.
Güneydekilerde ne varsa, kuzeydekilerde de, aynisi olacaktır.
Ne, bir eksik… Ne, bir fazla…
Akıncı, Akdeniz’deki MEB içerisindeki gaz ve enerji kaynakları ile ilgili de, açıklama yaptı.
Görüşünü, söyledi:

Bu kaynakları, olası çözümün finansmanında kullanmanın yanında... İsrail doğal gazıyla birlikte, Türkiye üzerinden, Avrupa’ya boru hattıyla taşıyabiliriz…
Sn. Akıncı, Kıbrıs Türk halkının haklarının yanında, Türkiye’nin de
menfaatlerini koruyucu, davranışlar içerisine girmesi de, memnuniyet verici, bir davranış .
Bazı çevreler sorabilir!
Akıncı, bizim haklarımızı mı, yoksa Türkiye’nin haklarını mı savunmaya gitti? Diye.
Buna zaten başında “ eşit ortaklıktan “ bahsederek noktayı koymuştur.
New York ziyareti ve temasları, memnuniyet verici…
Müzakerelere, hafta başından itibaren, süratli bir ivme kazandırılacak.
Görüşmelerin seyrinden, her kesim, hemen hemen her çevre, çok memnun.
Tabii, memnun olmayanlar da çıkabilir.
Gerek bizde, gerek güneyde.
Bunları da, ikna etmek, zaman içerisinde mümkün…
Fakat müzakereleri salt, Türkiye’yi adadan tamamen uzaklaştırma senaryosuna dayayan çevreleri, ikna etmek mümkün olacak mı?
Hele hele, Rum toplumu üzerinde, çok büyük bir etkisi olan, kilisenin Başpiskoposu Hrisostomos’u ikna etmek, mümkün olacak mı?