Rapora bak hizaya gel

Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Türkiye ile ilgili aldığı sözde rapor, rapordan çok bir ültimatom mahiyetinde.

yalcincemal@hotmail.com

Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Türkiye ile ilgili aldığı sözde rapor, rapordan çok bir ültimatom mahiyetinde.
Raporun tamamen, Güneyin ve Yunanistan’ın yaptıkları lobicilik ve AP üyeleri üzerinde kurdukları baskı sonucu, çıktığına inanıyorum.
Bazı çevreler: Türkiye’nin AP raporu, seni ne ilgilendiriyor ? diye sorabilirler.
Bizimle, yani Kıbrıs Türk Halkı ile ilgisi, çok büyük.
Bizimle olan ilgisine değindikten sonra, Türkiye ile olan ilgisine de geçeceğim.
Yeni umutlarla oturduğumuz, Kıbrıs müzakereleri, devam etmektedir.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, seçim arifesindeki kampanyası sırasında, kapalı Maraş’ı gündeme getirmiş ve karşılığında da Ercan ve Mağusa limanının, KKTC yönetiminde açılmasını önermişti.
Karşı taraftan, yanıt: “Uluslar arası hukuka göre, Ercan açılır.”
Daha seçim sonuçları açıklanmadan, Ercan ve Mağusa olayı güney tarafından berhava edilmişti.
Şimdi AP‘ın raporuna bakıyorum da, berhava nedenini daha iyi algılıyorum.
Adamlar, Avrupa’da işlerini ayarlamışlar, Mağusa ve Ercan’ı görüşmeye değer bulmadılar.
Bulamazlardı, da.
Hani “bizim garantörümüzün AB ‘ olacağı” yolunda ham hayallere sahip olanlar var ya, işte Avrupa’nın bize vereceği garanti bu.
Adamlar, Maraş’ı boşalt, askerini, çek diyorlar.
Anlaşma olmadan, bunların yerine getirilmesini, istiyorlar.
Bu rapor ve içeriği, güneydekilerin, anlaşmaz mantığını daha da pekiştirmeyecek mi ?
Nasıl olmasa, AB yanımızda.
Türkiye de, bu Birliğe girmek için, can atıyor.
Öyle ise , isteklerimizi masada değil de, Brüksel’den koparalım .
Masada da, Güven Arttırıcı Önlemler (GAÖ) adı altında ıvırı, zıvırı müzakere edelim.
Daha doğrusu, müzakere yapar gibi görünelim.
Adam, Leymosun’da oynanan monolog ‘u, herkesin görmesini istedi.
Piyeslerle, iki toplumu yakınlaştıramazsın, Anastasiadis.
Sen okul kitaplarındaki, Türk düşmanlığını içeren, konuları çıkar.
Düşmanlığı değil, dostluğu ve kardeşliği aşıla, enjekte et.
Asker “çekilsin“ miş.
Bu askerin, adaya geliş nedenini, AB anlamıyor.
Ya da, anlamamazlıktan geliyor.
AB, bu davranışları ile, Rum ve Yunanlıların, Kıbrıs Türk Halkına yaptıklarına, ortak olmuyor mu ?
Daha, 63‘lerden 1974‘e kadar, kaçırılıp öldürülen Türklerin kemiklerini, AB’ nin finanse ettiği “Kayıplar Komitesi“ buluyor.
Çıkarılan kemiklerden, AP‘ın haberdar olmaması mümkün mü ?
AB‘nin adalet terazisinin, bir tarafı, arşa çıkmış.
Bu, nasıl bir adalet.
İşte AB‘ın, Kıbrıslı Türkler için, adaleti bu.
Bize, garanti olacaklar mış !
Güleyim bari.
Daha garantör değilken, bu içerikte, raporlar çıkarıyorlar .
Ya garantimiz olsalar, acaba ne yaparlar ?
Bosna’da olanlar, ortada.
Gelelim, Türkiye ile olumsuz içeriğe.
1915, sözde Ermeni soykırımını, Türkiye’nin onaylaması istendi.
Biliyoruz, Avrupa Parlamentosu bunu oyladı.
Tabii, bu siyasi bir karar.
Bunu, Hukuken yapmak, mümkün değil.
Nedeni: soy Kırım suçunun, önlenmesine ve cezalandırılmasına dair, 13 maddelik sözleşme, 12 Ocak 1951‘ de yürürlüğe girmişti.
Türkiye, bu sözleşmeyi, 29 Mart 1950’de kabul etmişti.
Soykırımın engellenmesi ve uluslar arası hukukun, koruma altına alınması, 12 Ocak 1951 tarihinde başlamıştır.
Hiçbir eylem, yasalarda suç olarak belirlenmediği sürece, o eylem suç olamaz.
Bu sözleşmenin kuralları, yürürlüğe girdikten sonra, hüküm doğurduğuna göre, hukuken, 1915 olaylarını soykırım olarak suçlamak veya kabul ettirmek veya cezalandırmak, mümkün değildir.
Bu raporu hazırlayanlar, AİHM’in 1915 le ilgili verdiği karardan haberleri yok mu ?
Konulan kurallar, yürürlüğe girdikleri tarihten itibaren, yürürlük kazanır.
Yürürlük tarihinden önceki olaylar için, hiçbir etkisi olamaz.
Bu, genel hukuk kuralıdır.
Avrupa , gerilere götürmek istiyor .
Eeee… Avrupa bu.

Bu haber 3885 defa okunmuştur

:

:

:

: