Bankacılık sektörü birçok ülkede olduğu gibi KKTC’de de finansal sektörün dinamosu durumunda olup ekonomik kalkınma için gerekli fonlara aracılık etmektedir. Son dönemde yakından takip ettiğimiz Güney Kıbrıs gibi bazı ülkelerde ise bankacılık sektörünün aktif büyüklüğü ekonomiyi son derece kırılgan hale getirebilmektedir.
Şöyle ki, EURO bölgesi esas alındığında ülke bazında GSYİH’oranı açısından en büyük banka aktifine sahip ülkeler sırasıyla Lüksemburg (% 1666), Malta ( % 789), Güney Kıbrıs (%630) ve İrlanda (%609) gelmektedir. branches.6 (http://www.ecb.europa.eu/pub/pdf/other/bankingstructuresreport201311en.pdf). KKTC’de ise toplam banka aktiflerinin GSYİH’ya oranı % 176.1 olarak rapor edilmiştir.
BANKACILIK SEKTÖRÜ FİNANS SEKTÖRÜNÜN SADECE BİR BÖLÜMÜNÜ OLUŞTURDUĞUNA GÖRE SEKTÖRÜN FİNANS SEKTÖRÜ İÇİNDEKİ YERİ NEDİR?
KKTC Merkez Bankası üçüncü Çeyrek Bültenindeki verilere göre mali müesseseler sırası ile Bankacılık Sektörü, Uluslararası Bankacılık Birimleri, Sigorta Şirketleri, Kooperatifler ve Döviz Bürolarıdır.
KKTC Finans Sektörü Aktif Miktarları (2013)
2013 yılı itibari ile finans sektörünün toplam aktifi 14.26 Milyar TL’dir. Sektör içindeki en büyük ağırlık doğal olarak bankacılık sektörüne ait olup ikinci sırada uluslararası bankacılık birimleri gelmektedir.
Şekilden de görüldüğü gibi bankacılık sektörünün finans sektörü içindeki payı % 87, uluslararası bankacılık birimlerinin payı % 8, kooperatiflerin % 4 ve sigorta şirketlerinin ise % 1’dir.
Yukarıda da belirtildiği gibi bankacılık sektörü ekonomide yatırım ve üretim için gerekli fonların temininde aracılık yapmaktadır. Bu fonksiyon ise kredi/mevduat oranı ile ölçülmektedir. Bu oranın yüksekliği kredi riskini artırmasına rağmen finansal aracılık işlevini de artırmaktadır. Bu oran kısaca bankaya yatırılan mevduatların ne kadarının kredi olarak kullandırıldığını göstermektedir. KKTC’de bu oran 2014 Eylül itibari ile % 78.74’dür. Bu oran yüksek olarak görülebilir. Ancak AB verilerine bakıldığında şaşırtıcı bir durum ortaya çıkmaktadır. Şöyle ki 2012 Haziran ayı itibari ile Çek Cumhuriyeti (%86) ve Slovakya (%99) haricinde AB ülkelerinin hepsinde kredi ve mevduat oranı % 100’ün üzerinde gerçekleşmiştir. Danimarka % 274’lük oranla AB’de en yüksek kredi/mevduat oranı olan ülke olarak rapor edilmiştir. Kredi/mevduat oranında AB ortalaması %145, Türkiye’de ise % 104 olmuştur. Demek oluyor ki, bu ülkeler mevduat haricinde başka kaynakları da kredi olarak kullandırmaktadırlar (Dağtekin, 2014).
KKTC’de düşük kredi/mevduat oranı yanında donuk kredilerin alınan yasal tedbirlere rağmen eritilememesinin temel nedenlerinin bir kısmı Türkiye bankacılık sektörü sorunları ile benzeşmektedir. Bunlardan bazıları: Uygulanan yüksek munzam karşılık oranları; Sisteme girişin kolay olması sonucu ortaya çıkan küçük bankalar; Döviz kurlarındaki istikrarsızlık; Kamu bankalarının sistemdeki payı; Likidite yetersizliği; Problemli krediler ve bu krediler için icra-iflas ve benzeri yasal düzenlemelerin halen daha yapılmaması; Sermaye yetersizliği; Piyasanın tam rekabetten uzak olması ve piyasayı düzenlemek için gerekli faiz yasası ve diğer düzenlemelerin halen yapılmaması; Gerekli kurumsal yapı ve profesyonelleşmemekten ötürü kötü yönetim; Ahlaki zafiyet yaratabilecek mevduat sigorta sisteminin yeniden düzenlenmemesi; Kamu finansman ihtilacından dolayı yaratılan dışlama (crowding out) etkisi ve Kooperatiflerin sektörde yarattığı haksız rekabettir.