Olgaç'ın şok yalanı

Atilla Olgaç eski ve tecrübeli bir tiyatrocu, en son da Kurtlar Vadisi oyunu ile de ismini duyuran oyuncu oldu.

Atilla Olgaç eski ve tecrübeli bir tiyatrocu, en son da Kurtlar Vadisi oyunu ile de ismini duyuran oyuncu oldu. Ancak öyle bir yalan iddia ortaya attı ki başta Kıbrıs olmak üzere Türkiye ve Yunanistan siyasetini de karıştırdı demek bile az geliyor. Atilla’nın yalan söylediği yüz ifadesi ve mimiklerinden çok belirgindi, kendisini çektiği dizilerin etkisinde hissedip ertesi gün yalanladığı korkunç, aymaz iddia ile Kıbrıs’ta bizleri çok kızdırdı.
Bu günlerde Kıbrıs çok kritik görüşmeler içerisindedir, sn TALAT görüşme masasında toplumun geleceğine yön verecek ciddi bir süreçte çalışıyor. Dünya’ya Kıbrıs Türk’lerinin haklılığını anlatıp kalıcı, kabul edilebilir bir antlaşmanın sağlanabilmesi için masada siyasi oyunlarla mücadele ederken, kendini masallarda gören bir sanatçı hiç de Türk tezleriyle bağdaşmayan bir yalanla Rum görüşmeci ekibinin elini güçlendiren açıklamayı yaptı. Ertesi gün yazdığı bir senaryo olduğunu ve tamamı ile hayal ürününden öteye gitmediği açıklamasını yapsa bile bu yalanın gündemi daha da meşgul edeceğe benziyor.
Rum başkanlık sarayında başkan Hristofyas’ın başkanlığında Başsavcı Betros Klirides, ile bu yalanlanan açıklamanın hukuki boyutunu görüştü. Başsavcı; Olgaç’ın tek başına yaptığı ve ondan sonra yalanladığı açıklamanın hukuken değerinin olup olmadığını yapılacak araştırmadan sonra değerlendireceğini söyledi. Ancak bu açıklamanın ciddi şekilde araştırılması gerektiğini bunun bir cinayet itirafı olduğunu ve Cenevre Sözleşmesine aykırı olduğunu da vurguladı.
Hükümet sözcüsü Stefanos Stefanu’da bir kişinin şahadetinin yeterli olup olmadığını ellerindeki verileri çok büyük bir gizlilik içerisinde inceledikten sonra değerlendireceklerini söyledi. Siyasi çevrelerden yapılan bazı açıklamalarda, Atilla Olgaç katil olduğunu itiraf etmiştir derhal İnterpol’a bildirilmeli ve tutuklatılmalıdır denmiştir.
Ben buna benzer açıklamaları, bu gün T.C. savcıları tarafından yasa dışı örgüt faaliyetleri iddiası ile sorgulanan öğretim görevlisi Yalçın Küçük’ün ağzından 1998’li yıllarda Güney Kıbrıs Rum tarafında bir TV programında dinlemiştim. O yıllarda Küçük bir davet üzerine Yunanistan üzerinden Güney Kıbrıs’a gitmiştir ve Türk Askeri aleyhinde bir TV programında dehşet verici açıklamalarda bulunmuştu. Savaş yıllarında asker olduğunu söylemişti, ancak katledilen Türkler için tek kelime bile etmedi, Rumlar o günlerde yine ortalığı karıştırmışlardı.
Ben bu söylemlerin tesadüfen yapılmış olduğunu düşünmüyorum, Kıbrıs Türk’leri haklı davalarında mücadele verirken mevcut yapımızın hukuki haklardan doğduğunu Dünya’ya anlatmaya çalışırken( ki bunun referansı 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasıdır) kendini bilmezler çıkıp da lehimize olabilecek gelişmeleri saptırıyorlar. Bu tür kişiler Kıbrıs sorununun ciddiyetini bilmiyorlar stratejik önemini de kavramadılar uluorta, gelişigüzel, şuursuzca konuşup elimizi zayıflatmaktan öteye gidemiyorlar,bu tür aymazları şiddetle kınıyorum.
Bu günlerde Kıbrıs sorununu görüşürken sorumsuz bir kişinin hayal ürünü sözlerini alıp dava konusu yapmaya çalışan Rum kesiminin tavrını samimi bulmuyorum, ancak KKTC yetkililerin de derhal Muratağa ve Atlılar katliamı hakkında Güney Kıbrıs Rum mahkemelerinde derhal dava açması gerekiyor ve Kıbrıslı Türk kayıplar da dava konusu yapılmalı.
Benim naçizane fikrim şudur ki bu ada hepimize yeter, kavga ve çatışmaya hiçte gerek yoktur. Yeter ki Türk ve Rum toplum haklarının doğru bir şekilde analiz edilmesi ve bu çağa yakışır bir antlaşma ile de sorunu çözüp birçok şeyi paylaşacağımız bir hayata geçmektir.
Bu haber 702 defa okunmuştur

:

:

:

: