İki bölgeli iki toplumluluktan algıladıklarım

Kıbrıs Türk Halkı nasıl, 20 Temmuz 1974’e geldi?

yalcincemal@hotmail.com

Kıbrıs Türk Halkı nasıl, 20 Temmuz 1974’e geldi?
Bunları, burada yazacak değilim.
Çok yazdık, çok konuştuk.
Halen de konuşuluyor.
Yazılıyor.
Kıbrıs Türk Halkı, gerçek bir güvenceye 20 Temmuz 1974’te kavuştu.
O günden, günümüze, burnu bile kanamadı.
Niye, kanamadı?
Çünkü Türk Toplumu olarak, bölgesini ayırmış ve etnik olarak, başka bir toplumu içine almayarak. Günümüze kadar, güven içerisinde, hayatımızı sürdürmeye, devam ediyoruz.
Geçmişteki olaylar göstermiştir ki, iki halkın, bir arada yaşamasının mümkünatı yok.
O nedenle, 20 Temmuz 1974 ‘ten hemen sonra, 2 Ağustos 1975 ‘ te, Viyana’da. Toplum temsilcilerin, vardıkları mutabakat gereği, Kuzey Kıbrıs’ta, Türk Halkı. Güney Kıbrıs’ta da, Rum Halkı yaşayacaktı.
Bunun gereği olarak da, Güneydeki Kıbrıs Türk Halkı, Kuzeye.
Kuzeydeki Rum Halkı da, Güneye göç etti.
Bu göç anlaşması, zamanın BMGS, Kurt Waldheim ‘in gözetiminde yapılan bir anlaşma.
Yani, BM’nin de taraf olduğu bir anlaşma.
Bu BM ‘ler Teşkilatı tarafından da kabul edilen, bir olgu.
Bu olgu ne?
İki etnik halk, bir arada yaşayamaz.
Biri, diğerini yok etmekle, meşgul.
Onun için, her toplum, ayrı ayrı yerlerde, yaşamalı.
Viyana’daki “Göç Anlaşması “ adanın, iki etnik bölgeye ayrılmasını onaylayan bir anlaşma.
Bunun arkasından, 77 - 79 Doruk Anlaşmaları.
Darbeden sonra, adaya gelen Makarios’la, Rahmetli Rauf Denktaş arasında yapılan anlaşma.
BMGS gözetiminde, yapıldı.
Buna, göre:
Yeni oluşacak yapı, bağımsız, bağlantısız, iki toplumlu olmalıdır.
Her toplumun, yönetimi altındaki topraklar, ekonomik ve toprak verimliliği ile toprak mülkiyeti esasları ışığında, görüşülmelidir.
Dolaşım, yerleşme özgürlüğü, mülkiyet hakkı, gibi prensip meseleleri, müzakereye açıktır. Bunların görüşülmesinde, İki Toplumlu Federal Sistem ve Türk Toplumu yönünden, doğabilecek güçlükler de, dikkate alınacaktır.
Yeni Federal yapı, bu iskelet üzerine inşa edilecektir.
Yani, Federal yapı, İki Toplumlu olacak. Bu Toplumlar da, ayrı ayrı bölgelerde, ikamet edecekler.
Üç Özgürlük konusunda da, İki Toplumluluğu berhava edecek, bir durum söz konusu olacaksa. Bunların özel olarak da dikkate alınabileceği üzerinde de, duruyor.
Yani, Türk Toplumu açısından, bu üç özgürlük, iki toplumluluğu ve iki kesimliliği tehlikeye atacak, bir mecraya girerse; bunlar ciddi şekilde dikkate alınacak ve iki bölgelilik ve iki toplumluluğu sulandıracak bir durumun, çıkmaması için de, gerekenin yapılmasını söylemektedir.
Kıbrıs görüşme sürecinde “Mülk Hakkına saygı veya bunun kabul edilmesi “iki bölgeli ve iki toplumluluğu bertaraf edici.
Dinamitleyen, bir unsur, olmaz mı?
Bunu, sulandırmaz mı?
Sulandırmayı, bir yana bıraktık.
Bunu, aşırı suda boğmaz mı?
İki toplumluluk.
Kuzeyde Türk.
Güneyde de, Rumların yaşayacağı. İki Toplumlu bir Federal yapının oluşacağı şekil, bu olmalıdır.
Bunun, aksi.
Geçmiş, belleklerde duruyor.
Şehit edilen kardeşlerimizin kemikleri, halen bulunmakta...
Kıbrıs Türk Halkının, ikinci bir trajediyi yaşamaya hiç niyeti yok.
Önüne sunulacak ve oyu istenecek, anlaşma metninin içeriği. Bu esaslara göre olmalıdır.
Bu haber 2524 defa okunmuştur
  • metin  magusa - 09.08.2015 Sizin ve silahtarın iki bölgelilik anlayısı cok farklı. Bu tip yazılara devam edersiniz yakında sizde ganimetci ilan edileceksiniz. Malum gorusmeler hakkında en kucuk bir elestiri yapan hemen damgayı yiyor. Ganimetçi diye!!!
  • Cengiz  Samsun - 09.08.2015 Bu yazıya kalbimden inanıyorum.geçmişte yaşanılanların izleri mevcut.

:

:

:

: