Değerli okurlar çok hızlı bir müzakere süreci yaşadığımızı artık kimse inkar edemiyor. Yarın hangi sürpriz gelişme ile karşı karşıya kalacağımızı belki bizler bilemiyoruz ancak bu süreci arka planda yönetenler çok iyi biliyorlar.
14 Eylül de liderler tekrar görüşecek. Bu görüşmeden sonra birkaç gün ara ile Akıncı, KKTC Meclisine, kapalı oturumda Kıbrıs görüşmeleri hakkında bilgi verecek. Ayni şekilde de Rum lider Anastasiadis, Rum Temsilciler Meclisine, kapalı oturumda bilgi verecek. Bunun ardında da Anastasiadis New York’a gidecek ve BM genel kuruluna katılacak. Buraya kadar normal, rutin bir süreç…
BİZİ NE GİBİ BİR TEHLİKE BEKLEMEKTEDİR
“Anastasiadis’e çoklu toplantı olur mu” diye sordular, “söz konusu dahi olmaz” diye cevap verdi. “Çoklu toplantı da Türkiye, İngiltere ve Yunanistan da olur ancak” açıklaması ile bunun mümkün olmayacağını ifade etti. Yunanistan o kadar karışık ki, Anastasiadis onlardan güçlü konumda şu an… Hele de AB’nin güvenini kaybetmiş Yunan Başbakanı Çipras varken.
Üçlü toplantı soruldu Anastasiadise, “öyle bir hazırlığımız yok” dedi ve “ben oraya Kıbrıs Cumhurbaşkanı olarak katılıyorum” cevabını verdi. Benim güneyden aldığım bazı bilgileri birleştirdiğim zaman, BM Genel Sekreteri Ban KKTC cumhurbaşkanı Akıncı’yı New York’a davet edebilir ve orada üçlü bir toplantı isteyebilir sonucu ortaya çıkıyor.
Obama 2012 yılı sonlarına doğru Kıbrıs konusuna hakim yeni bir ekip oluşturmuştu. Bu sorunun ta ilk başladığı yıllar itibari ile ele alındığını ve nasıl bir çözümün olabileceği konusun da fikirler geliştirdiklerini biliyorum. 1 Şubat 2014 ortak açıklamasının da mimarı ABD!dir. Eroğlu bunu açıklamıştı.
2003 yılında neler olduğunu hatırlamakta fayda var. Rauf Denktaş dönemin Cumhurbaşkanı olarak New York’a davet edilmişti. Rum tarafından da yeni başkan olmuş Tasos Papadopoulos gitmişti. Oradaki iki lidere de dayatılan, anlaşılamayan boşlukların BM tarafından doldurulması idi. Çeşitli tehditler ile iki taraf da bunu kabul etmek zorunda kaldı. Arkasında da meşhur Annan planı geldi ve BM anlaşılamayan boşlukları doldururken, plan ayni zaman da ayrı ayrı referanduma sunuldu.
Mülkiyet konusu en can alıcı konudur. Ben ısrar ile en zor konunun mülkiyet olduğunu çok söyledim. Bu gün görüldü ki mülkiyet konusu çatışmaların da olabileceği kadar tehlikelidir. Eğer bu davet gerçekleşir ise ve üçlü toplantıya geçilir; neleri kabul ettirmeyi deneyecekler, halk ne kadar bilgi sahibi olacak! İşte burada Akıncı’yı ciddi bir liderlik bekliyor. Halkının kabul edemeyeceği bir dayatmayı ret etmesi gibi… Biraz komplo teorisi gibi oldu ancak değerli okurlar, bilmenizi isterim ki dünya komplo teorileri ile idare edilmektedir.