Sinirlioğlu’ndan güven teminatı

Türkiye Cumhuriyetinin, seçim Hükümeti Dışişleri bakanı ve eski dışişleri bakanı müsteşarı, Sinirlioğlu, geleneklere sadık kalarak, ilk resmi ziyaretini KKTC’ ye yaptı.

Türkiye Cumhuriyetinin, seçim Hükümeti Dışişleri bakanı ve eski dışişleri bakanı müsteşarı, Sinirlioğlu, geleneklere sadık kalarak, ilk resmi ziyaretini KKTC’ ye yaptı.
Uzun yılların diplomatlığı her halinden belli oluyor.
Sinirlioğlu ilk önce, Dr. Fazıl Küçük ve daha sonra, Rauf Denktaş’ın kabirlerine giderek saygı duruşunda bulundu ve özel defterleri imzaladı.
Arkasından da, Boğaz Şehitliğine gitti.
Her üç ziyarette de, Türkiye’nin Kıbrıs Türklerine karşı tarihi ve akdi sorumluluğunun devam edeceği vurgusunun yapılması idi.
Tarihi sorumluluk, Kıbrıs Türklerinin Anadolu ile olan bağı.
Akdi yükümlük ise 1960 garanti ve ittifak anlaşmalarından doğan
sorumluluk.
Bu da Türkiye’nin garantör bir ülke olmasını sağlayan uluslar arası
Anlaşma niteliğindeki garantörlük hakkı.
İki kurucu devletten değil de, Kıbrıs Cumhuriyetinin evrimleşerek,
Federal bir yapıya dönüştürülmesini isteyen Rum tezinin sorulması üzerine, “11 Şubat mutabakatını “ dile getirdi.
Garantörlük konusunda da, Kıbrıs Türk Halkının yüreğini serinleten açıklamalarda bulundu.
Sinirlioğlu, ortaya çıkacak bir çözümün sürdürülebilir olması için de şunları söyledi: “Çözümün sürdürülebilir olması, garantör ülkelerin konuya müdahil olması ile sağlanır.”
Bu da, çözümden sonra, garanti sisteminin devamını isteyen bir
çözüme vurgu yapılmıştır.
Sinirlioğlu, Kıbrıs Türk Halkının güvenliği konusunda, Türkiye’nin ciddi olarak, konunun üzerinde olduğunu açıklaması bakımından da, önemli olsa gerek.
Diğer garanti ülke olan Yunanistan’ın da, ayni anlayışla Kıbrıs konusu üzerinde durmaya çağıran Sinirlioğlu, sorunun çözümü ile sadece adaya değil, bölge ve dünyaya da bunun faydalarının olacağını belirtti.
Gelecek suyun Kıbrıs Türkleri için, stratejik bir kazanım olduğunu da belirten Sinirlioğlu, suyun, Kıbrıs Türk Halkına olumlu yansımalarından da bahsetti.
Tabii, Adadaki, su kaynaklarının tükenmesi karşısında, gelecek olan su, muhakkak ki stratejik önem kazanacak.
Su hayat demektir.
Belki de ilerde, Afrodit’ten çıkacak olan petrol kadar gelecek su, stratejik öneme haiz olacak.
Unutmayalım ki:
Susuz bir hayat mümkün olamaz.
Fakat petrolsüz hayat mümkündür.
Sinirlioğlu, “stratejik” derken bunu mu kastetti?
Anavatandaki terör olaylarına da değinen Sinirlioğlu:
Terör örgütünün, Türkiye’yi terk edene kadar, mücadelenin devam edeceğini.
Bu konuda, T.C kararlı olduğunu açıkladı.
Biz de burada, terör örgütünün şehit ettiği askerlerimize tanrıdan rahmet.
Ailelerine baş sağlığı diliyoruz.
Işıklarda uyusunlar.
Bu haber 9043 defa okunmuştur

:

:

:

: