Günümüzde çocuk sahibi olmak çok kolaylaştı. Yumurta ya da sperm nakli ile her yaşta anne-baba olunabiliyor. Sağlık sektöründe yaşanan bu gelişme tabii ki birçok tartışmayı da beraberinde getiriyor! Kimilerine göre ise bu yöntem yeni bir ticaret sahası oluşturdu. Yıllarca önce Denge dergisini çıkarttığım günlerdeki araştırmamız bir anda aklıma geldi. “İllinois Üniversitesi Kadın-Doğum Ana Bilim Dalı Kısırlık Bölümü Başkanı Dr. Serdar Bulun’a göre yumurtasını satan kadın 5 bin dolar alıyor ve bir kadın yumurtasını 5 defadan fazla satamıyor. Yani yumurtasını satan kadın hayatı boyunca bu işten ortalama 25 bin dolar kazanabilir” Kimilerine göre ise işin ticari yanı bir köşede dursun, başkasının yumurtası ve spermleri ile çocuk sahibi olmak kesinlikle ahlak dışı.
SEDA SAYAN’I SUÇLADIK AMA HAKLI ÇIKTI!
KKTC’de tüp bebek fabrikaları ve denetimsizlikleri kaygı vericidir. Fabrika kelimesi çok itici gelse de bilerek kullandım. Çünkü artık otomasyon sistemine geçmiş bir yapıda bu tüp bebek merkezleri, fabrikalaştı. Günümüzde çalışma bakanlığı ve sağlık bakanlığı sanayii bölgesinde ki en küçük işletme ya da fabrikaları denetlerken gözümüzün önünde duran bu üretim yerlerini kimse görmüyor mu?
Zamanında Seda Sayan’ın Türkiye’de yaptığı bir Tv programında gündem olan bu konuyu o gün bizler eleştirmiştik. Hatta Seda Sayan gibilerinin KKTC ekonomisini baltalamaya çalıştığını iddia edelerin yanı sıra, Anavatan-Yavruvatan ilişkilerini bozmaya çalışan HAİN olduklarını dahi ilan etmeye kalkanlar odu aramızda. Bugün söyleyebilirim ki, Sayan haklıydı.
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİ DONÖR VE ANLATTIKLARI!
Başkentin göbeğinde bir cafe de oturuyoruz. Yan masada ise üniversite öğrencileri yüksek ses ile sohbet ediyor. İster istemez kulak misafiri olduğum an tüylerim ürperdi ve dayanamadım yanlarına gittim ve çocuklarla başladım sohbete. Lefkoşa’da bir üniversitede okuduklarını öğrendim ve kendimi tanıtarak, az önce kendi aralarında sohbet ettikleri “yumurtalarını satma olayını” sordum. Beni tanımadıkları için önce çekindiler. Hatta bir tanesi beni polis sanmış. Ve sonra ikna ettim, ben sordum onlar anlattı.
Bir arkadaşımız donör aslında biz değiliz diye başlayan sohbetin sonunda, içlerinden birisi dayanamadı ve yaşadıklarını anlattı.
A.Ç: “ Fakülteden yakın olduğum kız arkadaşım bir gün yanıma geldi ve bana kendisinin yumurtasını sattığını, bu işte tehlikeli bir şey olmadığını, havadan çok güzel para kazandığını söyledi”
Nazmi Pınar: “ Peki ona kim yardımcı olmuş bu gelir kapısı için? Aracı kim?
A.Ç: “ Aslında aracı erkek arkadaşı…”
Nazmi Pınar: “ Nasıl Yani?”
A.Ç: “Ben daha sonra öğrendim sistemi. Meğer kız arkadaşımın sevgilisi bu işi yapıyormuş. Yani Yumurtasını satacak, maddi durumu çok iyi olmayan öğrenci kızları buluyormuş. Tüp Bebek merkezi de bulduğu her kız başına ona komisyon veriyormuş. Hatta bana da teklif ettiler. Kendim dışımda başka kızlar da getirirsem onlardan da extra komisyon verecekler diye”
Nazmi Pınar: “ Yumurtanı nasıl alıyorlar? Sistem nasıl? Tehlikesi yok mu gerçekten?”
A.Ç: “ Yılda 1 den fazla yumurta transferi yapılabilirmiş benden. Ama ben bir kez yaptım tekrar düşünmüyorum. Çünkü bize vurulmamız için iğne veriyorlar. Kasıktan o iğneleri kendi kendimize, tüp bebek merkezindekilerin anlattığı aralıklarla vurmamız isteniyor. İlk vurduğumda bir şey olmadı ancak sonra, yanlış yere mi yaptım yoksa hatalı mı yaptım bilmiyorum ancak, sol ayağım kasıldı. Kramplar girdi bel altıma birden. Çok acı çekiyordum. Hemen arkadaşım beni tüp bebek merkezine götürdü ve çok korkmuştum”
TİTAN ZİNCİRİ GİBİ KADIN YUMURTASI TİCARETİ…
Az önce okuduğunuz bu sohbette yazdıklarım can alıcı sadece bir iki noktaydı. Daha fazlası var ama yazmaya el vermedi gönlüm. Bu kadarı bile yetmeli artık Sağlık Bakanlığı ve KKTC devletini harekete geçirmeye diye düşünüyorum. Olayın boyutları çok büyük. Bu iş resmen mafyalaşmış. Kimse konuşmuyor ve her kesimden çıkar grupları bu işten ekmek yiyor.
Maddi durumu iyi olmayan kız öğrencileri ağına düşürenler ve bu işi tabelaları ile aleni yapanlar. İşte sorgulanması gerekenler. Şimdiden tüp bebek merkezlerinden gelecek yanıtları duyar gibiyim. “ Biz asla KKTC’den öğrenci ya da sivil donör kullanmıyoruz” Peki devlet nerde? Sağlık Bakanlığı nerede? Çok popüler bir konu olan ve iki de bir pişirilip kamuoyuna sunulan “Casinolara KKTC vatandaşlarının girişinin yasak olması” gibi. Neden benzer denetim-baskın…vb Tüp Bebek merkezleri için yapılmıyor? Bir üniversite öğrencisinin donör olduğu tespit edilirse o tüp bebek merkezi kapanır, diyebilen bir yasamız ya da yasaların mimarı, siyasilerimiz var mı acaba?
ONCA DOKTORUN MİLLETVEKİLİ OLARAK YER ALDIĞI MECLİSTE BU DURUMDAN HABERLERİ YOK MU?
A) Haberleri yok!! ( Şimdi oldu hemen harekete geçilsin)
B) Haberleri var ( Amaaann bize ne yani zaten ünv. Öğrencileri bizim çocuklar değil. Yahu vatandaş bile değiller)
C) Haberleri var ( onlarda bu çarkın içinde)
D) Dertsiz başımıza dert çıkartma “Sin da Gulle geçsin”
TÜP BEBEK MERKEZLERİ İHTİYAÇ MI?
Tereddütsüz EVET! Ancak konu burada başlıyor işte. İlimin sağladığı imkanlardan yararlanalım fakat doğru ve etik şekilde. KKTC’de yılda sadece Türkiye’den bu tedavi ile çocuk sahibi olmak için KKTC’ye gelenlerin sayısı 3000’den fazla. Diğer ülkeleri de katarsak bu rakam çok rahat 5.000 ve üzerindedir. Peki ya bu 5000 (tahmini) kişinin anne olabilmesi için 5000’de donör’e yani yumurtasını satana ihtiyaç yok mu? Evet var! Mesele bu işte! KKTC devleti, hükümetleri, şimdiki Sağlık Bakanı (her an değişebildiği için isim yazmaya gerek yok) bu konuda niye tedbir almıyor ya da alamıyor? Niye Tüp Bebek Merkezleri denetlenmiyor?
Geçmişte Denge Dergisinde çıkan benzer bir röportajda yine gerçekler ortaya serilmiş.
Yumurtasını satan üniversite öğrencisi M.Ş (22):
“Paraya ihtiyacım olduğu için donör oldum”
M.Ş. KKTC’de bir üniversitede öğrenci. Ailesi ile bazı sorunları ve maddi sıkıntıları vardı. Okul ücretini karşılayabilmek için yumurtasını sattı. Bu yolla para kazanacağını, yumurtasını satan başka bir kız öğrenciden duydu. Yaptığı yumurta satışından 2000 dolar civarında para aldı. Yaklaşık 1 saat süren operasyon ilk başta onu tedirgin etti, ardından herhangi bir rahatsızlık duymadı. Mecbur kalmasaydım yapmazdım diyen M.Ş, bir başkası tarafından çocuğu olduğunu bilmenin vicdani açıdan rahatsızlık verdiğini de dile getiriyor. M.Ş, “aslında olaya iyi yanından bakmaya çalışıyorum, sayemde bir kadın annelik duygusunu yaşadı” diyor.
“Sözüm Meclis’ten içeri…. Haydi bu işe bir el atın bizde alkışlayalım…!'