Anamur Dragon Çayının suyu geldi... Kapıya dayandı... Hem de bizi hiç şaşırtmayacak şekilde; itirazcı, retçi, çözüm üretilmeyecek şekilde tartışmalar aldı başını gidiyor.
Mart 2014' de olması gereken tören en nihayet 28 Ekim'de gerçekleştirilecek. Gerçekten bu kez olacak ve bu kez hayaller gerçek mi olacak... Göreceğiz.
Bizler suyu Belediyeler mi yönetsin? Yoksa Türkiye'nin özelleştirme ısrarı kabul mü edilsin? Diye tartışıp duruyoruz.
Ancak bir gerçek var ki bu proje ile ilgili TC-KKTC hükümetlerinin anlaşmasının 2. maddesine göre “inşa edilen tüm tesislerin mülkiyeti Türkiye Cumhuriyeti'ne ait olacaktır'.
Yine ayni maddeye göre de 'Suyun satış bedeli, yatırım, finansman, işletme ve yenileme maliyetlerini karşılayan makul bir kar oranı ile fiyat değişikliklerini dikkate alan taraflar arasında imzalanacak ev sahibi hükümet anlaşmasında saptanacak uygun bir fiyat formülü ile belirlenir' denmektedir.
Anlaşma Şubat 2012' den beridir yürürlükte. Meclisimiz de buna onay verdi. Kısacası proje belli, anlaşma belli.
Su hayattır ve su en temel insan hakkıdır. Bir yandan Türkiye 'özelleştirme' derken, UBP kanadı da “özelleştirme' diyor.
Öte yandan Belediyelerimiz ise 'Biz yönetiriz' diyor...
Sırf bu yüzden CTP-UBP hükümeti de bozulabilir deniyor.
Elbette sırf Türkiye’den su geldi diye ülkedeki su kaynaklarının tümünün de özelleştirilmesi kabul edilemez. Belediyelerimiz sadece Anamur suyuna bağlı kalamazlar.
Yapılan anlaşmaya göre 'Ortak Komisyon' kurulacaktı. Kuruldu mu?
İhmaller.... Vurdumduymazlık... Rehavet... Her şey var... Bunların sonucu bu günlere gelindi.
Anamur’dan Dragon çayının suyu ülkemize geldi, ancak görünen o ki bu su önümüzdeki günlerde CTP BG - UBP hükümetini suları altına alabilir.
Alır mı?...Göreceğiz.