Su… Dünyanın en değerli doğal kaynaklarından biri… Ve dünyanın en kıt doğal kaynağı olma yolunda…
Su… Dünyanın en değerli doğal kaynaklarından biri… Ve dünyanın en kıt doğal kaynağı olma yolunda…
Toros Dağları'nın suyu, Akdeniz'den boru ile geçirilerek KKTC topraklarına ulaştı. Yılda 75 milyon m³ su. Kullanma ve içme suyu ihtiyacını karşılayacak olan 'Asrın Projesi' ile 2050 yılına kadar Kıbrıs'ın bütün içme suyu ihtiyacı karşılanacak deniliyor.
Su yetersizliği ve su kalitesindeki kötüleşme sebebiyle sıkıntı yaşayan ülkemizin kaderini değiştirebilecek bir proje.
Suyu Belediyeler mi yönetsin? Yoksa Türkiye'nin özelleştirme ısrarı kabul mü edilsin? Tartışmalar sürüyor.
28 Ekim 2015, tarihinde açılışı yapılmıştı projenin… Ardından… KKTC'ye gelen su vanası kapatıldı mı? Kapatılmadı mı? Tartışmaları… DSİ Kuzey Kıbrıs Proje Müdürü, “Türkiye'den gelen su, bırakın kesilmeyi adaya 7/24 kesintisiz olarak tam kapasite ile akıyor' şeklinde açıklama yaptı. Yani anlaşılan o ki, barajda su var, su akıyor ama evlere verilmiyor. Sebebi? KKTC-TC arasında görüş ayrılığı var. Sadece KKTC-TC mi? CTP-BG-UBP koalisyon hükümeti arasında da görüş ayrılığı var. UBP’nin, tıpkı TC gibi özelleştirilsin dediğini biliyoruz da… UBP cephesinde şimdilerde bu konuda derin bir sessizlik hakim.
Görülen o ki, bu konular halledilinceye kadar su bizlere kullandırılmak istenmiyor! Ne yazık ki, suyun özelleştirilemeyecek ve kar güdüsüne alet edilemeyecek kadar hayati bir kaynak olduğu gözden kaçıyor. Halbuki bir insan için hava ve sudan daha yaşamsal başka ne olabilir ki?
Türkiye insiyatif alarak, suyu getirdi. Sırf Türkiye insiyatif alarak suyu getirdi diye ülkedeki su kaynaklarının tümünün de özelleştirilmesini ve Belediyelerimizin sadece Anamur suyuna bağlı kalmasını kabul etmemiz doğru değildir elbette.
Ülkemizde yapılan Su Zirvesinde TC heyeti 'Madem özel şirket istemiyorsunuz, yönetimin tamamını DSİ yapsın” şeklindeki önerisini masaya koydu; KKTC’de büyük bir kesimin “suyu belediyeler yönetsin” şeklindeki duruşuna rağmen.
Anlayacağınız ortada henüz bir uzlaşı yok. Tam tersine su krizi derinleşiyor. Nerden mi anlıyoruz?
CTP-BG-UBP hükümetinin ortaya koyduğu bazı çalışmaların Türkiye tarafından kesin dille reddedildiğinin söylenmesinden.
Ve BESKİ'nin birliğin, güçlü bir şekilde bir arada tutulması varken, belediyeler arasında çatlak seslerin çıkmaya başlamasından…
Ne demişti Sayın Davutoğlu “stratejik ve psikolojik derin bir proje”. KKTC Hükümeti’nin bunun aksi bir karara imza atması mümkün olabilir mi?
Gelen suyu kim yönetecek?
Bu işin içinden nasıl çıkılacak?
Görülen o ki bu durumda, hükümet ya rüştünü ispat edecek, ya da erken seçim zillerini çalmaya başlayacak!