Önümüzdeki hafta, Osmanlı devletinin kuruluş yıl dönümü ve Osmanlı haftası olarak görünüyor. Osmanlı’ya bir vefa ifadesi olarak kuruluş ve kurtuluş diyarı Söğüt ve Bilecik’i anlatan iki şiir paylaşmak istiyorum.
DÜNDEN YARINA SÖĞÜT
Toplanmış başına Türkmen beyleri
Şeyh bir kutlu hamur karar Söğüt’te
Danışıp görüştü Oğuz boyları
Verdiler bir ince karar Söğüt’te
Maddede manada birlik diyerek
İçte huzur dışta dirlik diyerek
Hakikat yolunda erlik diyerek
Osman devletini kurar Söğüt’te
Var olsun Ertuğrulgazi obası
O sancağı yükseltmekti çabası
Osman ile Osmanlı’nın babası
Bir ışık olur da parlar Söğüt’te
Bir ziya ki şavkı tuttu dünyayı
Gördün mü sinede parlayan Ay’ı
İstikbali müjdeleyen rüyayı
Kadı Dursun Fakih yorar Söğüt’te
Cihan bu destanı tanır yakından
Atlanmış akıncı dönmez akından
Tekbirle sıyırır kılıcı kından
Atalet zincirin kırar Söğüt’te
Adaleti kılı kırka ayırır
Bütün mazlumları kollar kayırır
Yamacına her geleni doyurur
Kaynadı bir ulu pınar Söğüt’te
Obasında karaçalı gül olur
Tohum taşalarına değse dal olur
Damlacıklar ırmak olur sel olur
Çağlar da bendini yarar Söğüt’te
İhlas ile dikilenler sökülmez
Gücün hakdan alan sönmez yıkılmaz
Sayıp övme ile başa çıkılmaz
Boy verdi bir koca çınar Söğüt’te
Asırlar geçse de bu kor farımaz
Denizler çekse de çınar kurumaz
Can gider de et tırnakdan ayrılmaz
Türkmen kardeşini sorar Söğüt’te
Gönül O günleri görmeyi özler
Hayalin kurdukça kaynıyor özler
Maziden atiye yol soran gözler
Yeni Osman’ını arar Söğüt’te
Hakkı,her Eylül’de şahlanır bu soy
Bu güzel yaylada kurulunca toy
İl il ülke ülke toplanır boy boy
Vuslat pilavını karar Söğüt’te
BİLECİK
Ihlamur kokulu sokaklarında,
Şu gönlümü sana verdim Bilecik
Bereket fışkıran topraklarında
Tarihin sırrına erdim Bilecik
Edebalı dergahında okudum
Tezgahında ipek şallar dokudum
Bülbül oldum bağlarında şakıdım
Taze goncaların derdim Bilecik
Horasan’dan gelen Türkmen kocası
İhsan etmiş O Yüceler yücesi
Hikmet dolu sözlerinin hecesi
Dergahında ikrar verdim Bilecik
Ertuğrul’un makamında hislendim
Bin senelik bir çınara yaslandım
Dursun oldum Osman diye seslendim
Uzaklardan O’ nu gördüm Bilecik
Söğüt yaylasına bir çadır kurdum
Haber saldım dört köşeye duyurdum
Hal hatırın sordum aşla doyurdum
Kardaşım bağrıma sardım Bilecik
Soframa aş suyuma tas toprağın
Cana şifa yare libas yaprağın
Mekanımı süsler mermerdir dağın
Her işinde bir sır gördüm Bilecik
Cennet’e benzettim gelen baharı
Dallarda kirazı üzümü narı
Nil misali Sakarya’nın kenarı
Kıyısına kilim serdim Bilecik
Pazaryeri Pazarından bir testi
Söğüt’ün kirazı dalları bastı
Osmaneli nehir boyu yol üstü
Tarlasında karpuz kırdım Bilecik
Buğday pancar Gölpazarı ovası
Çam kokuyor Yenipazar havası
İnhisar’ın narı derdin devası
Bozüyük’de otağ kurdum Bilecik
Yine duyulmalı adın cihana
En başa yazılmak yakışır sana
Uzak diyarlara giden kervana
Senin nişanını verdim Bilecik
Sanayide ön saflara geçersin
Hedefini ufuklardan seçersin
Gül olur dört yana rayha saçarsın
Seni yarınlarda gördüm Bilecik
Sen ki Osmanlı’nın esas beşiği
Mağdurun mazlumun umut ışığı
Coşturdun bu Hakkı denen aşığı
Telimi bir daha gerdim Bilecik