”Bozkırın tezenesi” lakabıyla anılan, Anadolu’nun unutulmaz ozanlarından Kırşehir’li Neşet ERTAŞ ustanın bir türküsü vardır. Ne zaman dinlesem gönül telimi titretir, beni çok uzaklara götürür. Acı tatlı nice hatıralar canlanır gözümün önünde…”İki büyük nimetim var, biri anam biri yarim” derken hepimizin hayatında var olan iki insanı çağırır. Biri anne diğeri eş; her ikisi de kadın.
Hayatımızın diğer yarısıdır onlar. Onlar olmadan hep bir tarafımız eksiktir. Dünyaya gelişimizin vesilesi, hayata hazırlanmamızda en fazla emeği olan, bir ömrü bize adamış, biz gülünce gülen, hüznümüzle hüzünlenen, hastalığımızda geceler boyu uyumayan, hep başımızda bekleyen, okul yıllarında en büyük yardımcımız, hizmetkarımız, gurbete çıktığımızda en çok yolumuzu gözleyen, kederli günlerimizde teselli veren; en ufak bir sıkıntıda anam diyerek ilk sözümüzde hatırladığımız kadın
Eşimiz, hayat arkadaşımız, can yoldaşımız, sevdiğimiz, dert ortağımız, acı tatlı bir ömrü beraber geçirmek üzere ahitleştiğimiz, varlıkta ve darlıkta hep yanımızda olan, her şeyimizi paylaştığımız, gelecek günlerle ilgili planlarımızı beraber yaptığımız, neslimizin devamı olacak yavrularımızın anası, cefakar , vefakar kadın. Annemizin bizi yetiştirdiği gibi
yavrularımızı yetiştirmeye namzet müstesna insan…
Hayat, tek başına sürdürülemeyecek kadar meşakkatli bir yolculuktur. Bu yolculukta en yakın yol arkadaşımız, eşlerimizdir.
“Muhabbet iki baştan değirmen iki taştan” demiş atalarımız şiirin diliyle anlatacak olursak
Canlıları çift çift yaratmış Mevla,
Yalınız bir hayat sürülmez imiş
Muhabbet üstüne kurulmuş dünya
Sevgisiz bir yere varılmaz imiş
Kimi dağı sever kimi ovayı,
Kimi suyu sever kimi havayı
Herkes candan sever yari yuvayı
Yarsiz de bir yuva kurulmaz imiş
Bülbül senelerce aşıktır güle
Bir sevda yüzünden düşmüştür dile
Her günü ızdırap olsa da bile
Yar peşinde koşan yorulmaz imiş
Mecnun sevdasını dedi Leyla’ya
Hasret düştü eşe dosta sılaya
Sonunda yolları döndü Mevla’ya
Mevlasız da sevda sorulmaz imiş
Garip Hakkı,sen bir aciz beşersin
Durup durup yaraları deşersin
Vakitli vakitsiz niye coşarsın
Zamansız çağlayan durulmaz imiş
Kadınlarımız, bize Rabbimizin emanetidir. Onlara karşı anlayışlı, şefkatli hoş görülü olmak zorundayız. Üzerimizde hakları var dır. Haklarına riayet etmek durumundayız. Peygamber efendimiz buyuruyor ki “kadınlarınıza nefretle davranmayın onların sevmediğiniz yönleri varsa da sevdiğiniz yönleri de vardır. ”Sizin en hayırlı olanınız eşlerine karşı en hayırlı olandır.”
Gençlerin daha çok ilgisini çeken bazı günler vardır Bunlardan biri de sevgililer günüdür. Türk-İslam kültür ve ananesiyle pek bir ilgisi olmamakla birlikte bizim hayatımıza da iyice sokulmuş durumda. Hatta öyle olmuş ki tüketim toplumunda bunu harcama yapmak için bir vesile haline getirmişler. Hatta sevgililer gününde hediye alınmadığı için küsüşenler bile olmaktadır .Oysa biz sevdiğimizi bir gün değil her gün her an hatırlarız. Bir güne mahsus hediyeler değil bir ömrü paylaşırız. Kısaca ifade etmek gerekirse sevgimizi ifade etmek için böyle bir güne ihtiyacımız yoktur. Sevdiklerimizin gönlünü almak onları
mutlu etmek için illaki bir bahane, bir gün, bir vesile olması şart değil. Bununla birlikte mademki bir şekilde hayatımıza girmiş,
iyi yönde kullanmak adına bu günü vesile ederek sevgimizi yenilemeli, eşlerimizi sevindirmeliyiz. Onlar, sahip olduğumuz iki büyük nimetten biri olarak kıymeti bilinmesi gerekenlerin başında gelir. Annelerimiz hep baş tacımız olmalı zaten. ”Cennet annelerin ayakları altındadır” buyurarak ,ahiretteki kurtuluşumuzun anne rızasına bağlı olduğunu ifade eden peygamberimizin
aile hayatını örnek alarak, eşlerimizi kadınlarımızı hayatımızda hep olması gereken noktaya yerleştirmek suretiyle hem dünyamızı güzelleştirelim hem ahretimize hazırlık yapalım. Bütün ömrünüzün muhabbet günü olması dileğiyle, hayatınız sevgi, haneniz mutluluk dolsun efendim. Seninle bir ömür adlı şiirle bitirelim.
SENİNLE BİR ÖMÜR
Seni bulduğumda son bahar idi
O günden bu yana her an yaz bana
Tıpkı yüzündeki duvağın gibi…
Bir sayfa açmıştın bembeyaz bana
Hazan günlerimi ilk bahar ettin
Fakir idim yoklarımı var ettin
Gizli bir gariptim aşikar ettin
Yaşamak adına geldi haz bana
Öz ata belledin ana babamı
Bacı kardeş saydın tüm akrabamı
Daim destekledin türlü çabamı
Bir gün de etmedin itiraz bana
Aşkıma cevabın kat be kat verdin
Aşıma tuz, ekmeğime tat verdin
Bir birinden güzel üç evlat verdin
Hakkındır biraz da etsen naz bana
Nil gibi cömertsin gün gibi sıcak
Her türlü derdimle sen açtın kucak
Bir gün sen gidersen halim n’olacak
Senden bir başkası yar olmaz bana
Yirmi üç seneyi geçirdik böyle
Üzerimde hakkın var helal eyle
Mahşerde Mevla’dan Hakkı’nı dile
Seninle bir ömür, gülüm az bana.