Şiir, tatlı bir meltem gibi eser gelir bazen. Hiç olmadık zamanları kollar. Bazan en sıkıntılı anlarda, insanı başka dünyalara çekip alan bir el gibidir. Bir anda mısralardan kanat yapar uçar gidersiniz adeta. Ne zaman hangi olaydan etkileneceğiniz belli olmaz. Her gün tekrarlanan bir çok hadise bir gün bakarsınız bir mısra olup dolanıvermiş dilinize. Başlarsınız söylemeye.
İlham olmadan yazılamaz mı, sorusunu duyar gibiyim. Elbette yazılır. Tekniğini inceliklerini, sözün ifade gücünü bilen herkes bir şeyler yazar. Ancak ilhamla yazılanlar bir başka oluyor. Gönül Kâsesine damla damla dolanlar bir gün geliyor, akmaya başlıyor.
Bir bahar mevsimiydi. Yeşillikler içerisinde şirin bir köyde görev yaparken; bir yatsı vaktinden hemen sonra tam eve girmek üzereydim. Bahçede bülbül öttüğünü duydum. Ruhen de biraz sıkıntılı olduğum bir ana denk gelmişti. Bülbülün ötüşünü duyunca o anda dilime takılan bir dörtlük.
Gelip de bahçemde şakıma bülbül
Senin aradığın gül bende değil.
Ben de senin gibi dertliyim amma
Bunu söyleyecek dil bende değil.
.... Ve böyle devam eden bir şiir. Her gün yaşanan bir olay belki ama o gün vakti gelmiş ve bülbülün sesi gönül telini titretivermiş.
Bir gün Eskşehir’in Reşadiye Camiine yolum düştü. Tam öğle vakti. Vakti eda ettik. Çıkışta baktım cenaze var. Namaza iştirak ettik. Akabinde Cenazeyi alıp defn etmek üzere mezarlığa hareket edildi. O esnada insanların kendi aralarında yaptığı konuşmalar kulağıma çalındı. Merhumun çektiği sıkıntılarından, son zamanlarından bahsediliyordu. Daha önceleri defalarca cenaze kaldırmıştım. Taziyelerde bulunmuştum ama o anki hissettiklerimi hissetmedim. Ve cenaze arabasının arkasından bakarken başladım,
Müsafirlik bitti yalan dünyada
Belki uyanıktın belki rüyada
Ya muhlisti halin ya da riyada
Dostlar bildiğince anarlar seni
....
....
Unutulur gider üç günlük acı
Sevenlerin varsa olur duacı
Kimisi davalı kimi davacı
Bir överler bir de kınarlar seni...
Böyle devam edip gitti.
Bazen bir haber, bir program, bir olay, bir hareket, bir manzara tetikleyiverir. Geldimi tutamazsınız yazmak lazım
Bir kış mevsiminin sonlarına doğruydu, çalıştığım kasabanın etrafındaki dağlara duman çöktüğünü görünce
Yine duman çökmüş başlarınıza
Peşinden gelen de karmıdır dağlar
Nihayet olmaz mı kışlarınıza
Sizde bahar görmek zor mudur dağlar, diye başladım.
Yaz mevsimi, ikindi sonraları evimizin terasında çay içerdik. Yine öyle bir gün, çayımı aldım bir iki yudum içtikten sonra gözüm uzaklara daldı. Eşime dedim ki hanım ben vasiyetimi yazdım. Hayırdır dedi.
Bak söylüyorum dedim
Yarim senden evvel ölürsem eğer
Bırakma gurbette al götür beni
Bu son iyiliğin dünyaya değer
Güzel köyümüze tez yetir beni
Acı haberimi duyur Hacın’a
Sevenlerin ortak olsun acına
Anamın babamın ayak ucuna
Kazdır mezarımı sen yatır beni.
Tabi ne devamını söylemeye bende güç kaldı ne de dinlemeye hanımda takat...
Bir gün caminin bahçesini süpürürken, şadırvanın etrafına dökülen çınar yapraklarına, arada şadırvana konup uçan kuşa gözüm ilişti. Bu sefer şadırvan konuşmaya başladı
Ben bir ulu cami şadırvanıyım
Mana aleminden izler bilirim
Elden el ele giden dost kervanıyım
Nice kışlar nice yazlar bilirim.
...
...
Bazı olaylar çok sonra dile gelir. Bir zaman Avusturya’ya gitmiştim. Aradan birkaç ay geçti. Bir gün kendi kendime otururken şöyle geldi.
İyi bak yollara gelip geçerken
Sokaklarda izlerimi bıraktım
Dikkat eyle perdelerin açarken
Pencerede gözlerimi bıraktım.
...
Vel hasılı şairlerin hali böyledir vesselam. Dört yıldır Kuzey Kıbrıs’tayım. Vakit buldukça güzelliklerini izlemeye çalışıyorum. Geçen hafta sonu Geçitköy barajına gittik. Daha önceleri birkaç defa gitmiştim. Hatta açılışa da katılmıştım. Bu gidişimde, yavaş yavaş yükselmekte olan suyu görünce
Yine başladı mısralar gelmeye
VATAN KOKUSU
Suyu bizim yaylaklardan
Gölde vatan kokusu var
Esip gelir uzaklardan
Yelde vatan kokusu var
Susayanlar bundan içer
İçinin yangını geçer
Bahçelerde renk renk açar
Gülde vatan kokusu var
Adaya akar can suyu
Duru, Anavatan suyu
İkram edip tutan, suyu
Elde vatan kokusu var
Sulanınca karatoprak
Can katılır kalmaz kurak
Her yan olur yeşil yaprak
Dalda vatan kokusu var
Anavatan Yavruvatan
Bir sevdadır canda yatan
Ufkumuzu aydınlatan
Alda vatan kokusu var
Kul Hakkı’nın budur varı
Hep var olsun hizmetkarı
Çiçek çiçek gezer arı
Balda vatan kokusu var
Bu hafta da böyle olsun istedim. Güzel görüp güzel düşünmelere vesile olması dileğiyle.