Ekonomik protokole koalisyon ortağı aranıyor

Ne olduysa bizden oldu. Ülkeye sahip çıkmak, bunu her şeyin üstünde tutmak gibi bir dert hiç olmadı. Tanınmayan ve tanınmak gibi bir politikası olmayan bir devlette iktidar olmak bu kadar önemli, bunun elbette sebepleri var.

Ne olduysa bizden oldu.
Ülkeye sahip çıkmak, bunu her şeyin üstünde tutmak gibi bir dert hiç olmadı.
Tanınmayan ve tanınmak gibi bir politikası olmayan bir devlette iktidar olmak bu kadar önemli, bunun elbette sebepleri var.
Bir ülkede sadece siyasetçiler ve onların manevraları konuşuluyor, sistem, çarklar ve kendi kendine yürüyen bir mekanizma yaratılamıyorsa o ülke siyasetinde rant vardır.
Tek amaç bu ranttan pay almak, bu sistemden faydalanmaktır.
Bunun değiştirilmesi çok uzun bir yol, bu yolun sabır, bilinç ve istekle yürünmesi gerek.
Böyle bir niyet var mı? Görünen o ki böyle bir niyet de yok.
Her şey normalmiş gibi yaşanıyor bu coğrafya da.
2013 seçimlerinde ülkenin Başbakanı, UBP’nin Genel Başkanı sandıktan çıkamadı.
Şimdi aynı UBP, büyük ortak olarak ülkeyi yönetmeye hazırlıklar, pazarlıklar yapıyor.
DP’yi ortaklıktan göndererek, UBP ile hükümet kuran CTP, şimdi eski ortağı DP’ye yeniden ortaklık teklif ediyor.
Bu nasıl bir mantık ve zihniyetin ürünüdür?
Geniş tabanlı ve reform amaçlı bir hükümeti konuşurken gözlerimiz parladı.
Nihayet çekişmeler bitecek, tek amaçla ülkenin en büyük iki siyasi partisi iş yapacak beklentimiz oluşmuştu.
Ama olmadı, çok basit düşünüldü.
Amaç sadece su anlaşmasının ve ekonomik protokolün imzalanması ve iki siyasi akımın bu anlaşmalarda imzasının olmasıydı.
Olay bu kadar net ve artık daha açık görülebiliyor.
Bu ülkenin su kaynakları tek bir şirkete ve sadece şirketin kazanmasına olanak verecek bir anlaşmayla devrediliyor.
Dünyada örneği yok ve yeni ekonomik protokolle özelleştirme ve tekelleştirmeler yaratılacak.
Özel imtiyazlı, alım garantili şirketler, belirsiz, denetimsiz, keyfi şekilde ülkenin kaderini elinde tutacak.
En acısı sırf iktidar ve makam uğruna, hiçbir şey üretmeme göze alınabiliyor.
“Bunun adı siyaset” demesin kimse, bu siyaset değil, bu demokrasinin, halk iradesinin çıkarlara göre şekillendirilmesidir.
DP Başkanı Serdar Denktaş yine kilit durumda, bu ayrı bir olay, onca sarsıntı, başarısız bir hükümet dönemi, istifalar ve yeniden iktidara gelme imkanı.
Önemli bir görev de TDP’ye düşüyor.
TDP bu tarihi fırsata dönüştürmeli, siyasi oyun ve manevralara karşı olacak adımları desteklemeli.
Peki, ne değişecek? Kilit ve esas soru bu.
Sorun sadece hükümet kurmak veya alay eder gibi “ülke hükümetsiz kalmaz” demek de değil.
Ülke, hükümet varken bile hükümetsiz değil miydi?
İçinde olduğumuz durumu sadece erken seçim toparlayabilir.
Binbir senaryo ve oyun sadece zaman kaybı ve kaos yaratır.
Bir de Türkiye tarafı var.
Türkiye hükümeti, KKTC’de kendine koalisyon ortağı mı arıyor?
Kıbrıslı Türkler sadece siyasilerden ibaret değil.
Türkiye saygısı sadece bazı siyasetçilerin dilinden yaşanmıyor.
Hassasiyetler, düşünceler ve özellikle siyasilere güvensizlik varsa, bunun bedeli Kıbrıslı Türklere ödettirilmemeli.
Evet, bu siyasileri biz seçiyoruz, bu bizim hatamız, fakat bunun acısını ve ağırlığını kat ve kat ödüyoruz.
Türkiye büyük bir devlet, burada olmasının en önemli sebebi, Kıbrıslı Türkler.
Hükümetlerle görüşmeler, anlaşmalar yapılabilir.
Oluşan sıkıntılar, topluma yansıtılmamalı, bu sadece gerginliği besler.

Bu haber 713 defa okunmuştur

:

:

:

: