Ah Hellenizm ! Sayende Daha Ne Müzakereler Göreceğiz…!!!

Rumların her fırsatta Kıbrıs Türklerinin müzakere sürecinde ortaya koyduğu haklı taleplerini “kabul edilmez” bulmakta ve artık daha sesli bir şekilde “çözüm olmaz” demeye başladığına tanıklık etmekteyiz.

Rumların her fırsatta Kıbrıs Türklerinin müzakere sürecinde ortaya koyduğu haklı taleplerini “kabul edilmez” bulmakta ve artık daha sesli bir şekilde “çözüm olmaz” demeye başladığına tanıklık etmekteyiz. Hatırlayalım, Rumlar neden Annan planına hayır demişti? Vasiliu da, dönemin Yunan Başbakanı Simitis de aynen şunu demişti: “Biz tek taraflı AB’ne girerek Enosis’i başardık”!!! Rum’un niyeti neymiş kısaca Helenizm. Rum siyasileri de kilise de Helenizm ruhundan bir milim sapmayız derdinden hiç vazgeçmediğine halen tanıklık ediyoruz. Tabi Kıbrıs Türk halkı buna müsaade eder mi hiç? Bugüne kadar etmedi, edemez de…Ondan daha ne müzakereler göreceğiz kimbilir…Ne dersiniz?

Şimdi geliniz biraz derine inelim ve neden Rumlar Annan planına ezici çoğunluk ile hayır diyerek bizlerle ortaklık antlaşması istemediklerine bakalım. Tarih: 27 Kasım 2005. Rum gazeteleri ve Politis, neden Rumlar Annan planına hayır dediğini sıralıyor: “Kıbrıs Cumhuriyeti lağvedilmemeli, tüm 1974 öncesi göçmenler geri dönmelidir, Kıbrıslı Türklere siyasi eşitlik her alanda verilmemelidir, BM Hakemliği olmamalıdır, Federe devletin onayı olmadan kurucu devletler ile yabancı devletler arasında güçlü anlaşmalar olmamalıdır, Garanti antlaşmasında tek taraflı askeri müdahale kesinlikle olmamalıdır, İttifak antlaşmalarında Kıbrıslı Rumlar 650 Türk askerinin kalmasını kabul etmiyor ve tamamen çekilmesi istenmektedir, Federal yasalarda Kıbrıs’ın değil Türkiy’enin çıkarlarına hizmet eden tüm maddelerin çıkarılması, örneğin kara suları, kıta sahanlığı, hava sahanlığı gibi konular, Dolaşım, mülk ve yerleşim özgürlüklerini içeren üç özgürlüğün yerine getirilmesi, Malların iadesi gerçekleşmelidir. İstisnai durumlarda tazminat olmalıdır,Türkiye’den gelen Türklerin adada yeniden olabilecek referanduma katılmamaları, en fazla 30 bin Türkün kalmasının kabul edilebilmelidir, Karpaz’ın tamen iade edilmelidir”.

Şimdi bu maddelere bakınca bugün Rum lider Anastasiades’in talep ettiği kırmızı çizgiler ile yukarıda sayılanlara bakılınca farklılık var mı? Belirtilen hükümlerden neleri Rumlar elde ettiler farkında mısınız? Daha ne kadar susalım? Suçlu Kıbrıs Türk tarafımı? Neden halen ambargolar altında ezilirken Avrupa’nın bize verdiği sözü dahi yerine getirmemesini gündeme getirmiyoruz. 2003 kapılar açıldığından beri saldırıya uğrayan Kıbrıs Türklerine ne demeli? Sözde İyi niyet, müzakereler, güven artırıcı önlemler diyerek tek adım atmayan Rumların bugün halen kendi meclislerince kabul edilen beş ırkçı yasa geçerliliğini korumaya devam ettiğinin farkında mısınız?Bu yasalar neden kaldırılmadı? Hani iyi niyet?

Bilmeyenlere hatırlatmakta fayda vardır. Rum meclisi 30 Aralık 1964 ve Haziran 1967’de AKEL’in de oylarıyla oy birliği ile aldığı Enosis kararları halen yürürlüktedir. Diğer yasa sözde “Küçük Asya Soykırımı”yasası. 5 Aralık 2003’te çıkarılan yasa ile her yıl 14 Eylül’de sözde bu günü anma ve bir ay boyunca resmi devlet törenlerinin dahil edilerek kutlanma yasasıdır. 179/1 (2003) sayılı bu yasada Kıbrıs’ın Yunanistan’ın kopmaz bir parçası olduğu, Yunanlıların Anadolu’da haksız yere “soykırım ve katliamlara” maruz kaldığı belirtilmektedir. Diğer ırkçı yasa sözde “Pontus Soykırım” yasasıdır. 19 Mayıs 2004 yılında çıkarılan bu yasa ile DİSİ,AKEL ve diğer partiler Atatürk’e hakaret ederek Türkiye’yi protesto etmek için çıkardıkları bir yasadır. Dördüncü ırkçı yasa sözde “Ermeni Soykırımı” yasası ile ilgilidir. Rum meclisi her yıl 24 Nisan’da sözde ilan ettikleri bu günü anarken, 2008’de Larnaka’da açtıkları sözde “Ermeni Soykırımı Anıtı” ile Ermenilere destek vermekte, ve özellikle de eğitim kitaplarında sözde “Pontus,Ermeni,Küçük Asya Soykırımı” kitaplarının okullarda okutulması kararı alınmıştır.

Son yasa olarak bilinen BATI TRAKYA’DA TÜRK VARLIĞINI İNKAR YASASI ise 20 Mayıs 2009’da Rum meclisinde oy birliği ile alınan karardan oluşan yasadır. Bugün Yunanistan AB üyesi olmasına rağmen Batı Trakya’da yaşayan Türklerin varlığını inkar etmekte ve onlara Müslüman azınlık demektedir.

Şimdi tüm bunları yok sayalım, Rum’un Avrupa Parlamentosu milletvekillerinin Kıbrıs’ta Türkler azınlıktır, ada Helen toprağıdır demelerini görmezden gelelim, ve sırf ortaklık için meşru haklarımız,egemenliğimizin teminatı olabilecek I.AB Hukuku, dönüşümlü başkanlık, garantiler, ve pek çok daha konu ile birlikte mülkiyet meselesinde Rum göçmenlerin geri dönüşünü sağlayacak, Kıbrıs Türkünü evinden toprağından edecek mülkiyet önerilerine “evet bu iş tamam” diyerek kabul edelim, öyle mi? AB üyesi olan GKRY dahil Yunanistan’da Türklere bugün verilen haklar ortada iken, iyisi mi bir kez daha düşünelim… Tek taraflı bu iş olmaz. Bunun için garantilerden de diğer meşru haklarımızdan da vazgeçilmeyeceğini toplum olarak yüksek sesle yinelemek zamanıdır.




Bu haber 1221 defa okunmuştur

:

:

:

: