Bugün Dünya Kadınlar Günü..
Her yıl 8 Mart, kadınlar günü olarak tüm dünyada kutlanıyor.. Çeşitli toplantılar, konserler, seminerler, konuşmalarla bu günde kadınlar, hakları, sorunları hatırlanıyor..
Hatırlatılıyor.. Yani koskoca bir yılda sadece bir gün.. Buna da şükür demeyin..Nüfusumuzun yarıdan fazlası kadınlardan oluşuyor. Çocuk doğuran, evi kuran, çalışan, evini yuva yapan , çocukları için her türlü fedakarlığı göze alan, canını bile hiçe sayan kadınlar, acaba layık oldukları yerdeler mi ? Yoksa hala medeni kanunla verilse de bazı haklarını alma savaşına devam mı ediyorlar ?
Kadına şiddet nerede ? Aile içinde annesine, kızkardeşine, teyze-halasına, hatta büyükannesine saldıran, canına kastedenlerin sayısı azımsanmayacak kadar..
Kadınlar Gününün neden kutlandığını, ne zamandır bu kutlamaların başladığını hatırlamakta, hatırlatmakta yarar var..Bu günde kadınlar, haklarını daha yüksek sesle dile getirip, dosta düşmana ilan ediyor. Duyuruyor. Kısacası, bizim günümüzde, sesimiz daha fazla dinleniyor. Ama koskoca bir senede, sadece 24 saat..
Evet.. Kadınlar Günü, 1910 yılından bu yana resmen dünyanın birçok
yerinde “Dünya Kadınlar Günü” olarak kutlanıyor.. Danimarka’da
Kopenhag’da düzenlenen Uluslararası Sosyalist Kadınlar
Konferansındaortaya atılıp, kabul edilen kadınlara özgü bir günün
olması fikri, o yıl birçok ülkede kutlanmaya başlandı.. Türkiye’de İlk
kez 1921 yılında Emekçi Kadınlar Günü' olarak kutlanmaya başlayan 8
Mart, 1975 yılında daha yaygın olarak kutlandı ve sokağa taşındı.
Dünya kadınlar günü ilk kez 1800’lerde Amerika’da tekstil fabrikasında
Daha iyi çalışma koşulları için greve giden kadın işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında fabrika önüne kurulan barikatlar sonunda kaçamayıp, 129 kadının ölmesi , “Kadınlar Gününün” başlamasının en büyük nedenidir..İşte o günden sonra, kadınlar kendi haklarını, seslerini duyurabilecekleri özel bir gün arayışına girer.. 1970’li yıllardan bu yana da tüm dünyada, hemen hemen her ülkede çeşitli etkinliklerle kutlanır..
Bizler hatırlanırız.. Haklarımız , hukukumuz hatırlanır.. Medeni kanunlarla tanınan, ancak çoğu kez uygulanamayan yasalar gündeme düşer..
Batı ülkelerinde de durum budur.. Doğu’ya hiç gitmiyoruz bile.. Eşitlik, daha iyi çalışma koşulları, seçme-seçilme hakkı, günlük çalışma saatlerinin, koşullarının ve ücretlendirmenin yeniden düzenlenmesi , iyileştirilmesi gibi konular , kadınların, bizim yürüttüğümüz mücadelenin temelinde yatan başlıca nedenlerdir..
Daha birkaç hafta önce İngiltere’de açıkladılar.. Kadınların , en üst yöneticisinden, en alt kademeye kadar; aldığı ücretin , karşı cinse göre düşüklüğünü gözler önüne seren raporlar açıklandı.. Buna, politikacısı, milletvekili, yargıcı, profesörü, şirket yöneticisi de dahil.. İnanılmaz bir rapor.. Burası Batı’nın en gelişmiş, “Feminizm”in kalelerinden, beşiği bir ülke.. Ve durum burada böyleyse, varın gerisini siz düşünün..
Geçtiğimiz günlerde, şiddetle ilgili bir yazı yazdım.. Aile içi şiddetten, aynı kanı taşıdıkları baba, amca, abi, dayıları tarafından öldürülen kızlarımızdan, kadınlarımızdan söz ettik.. Bu “Kadınlar Gününde” tabi bunlar hep masaya gelecek.. Tartışılacak, kadınlar , belki de erkekler, aynı platformda “eşitlik, hak, adalet” diyecekler.. Samimi olarak aynı görüşleri paylaşacaklar..
9 Mart’a girildiğinde bu sözlerin, konuşmaların yarıdan fazlası hatırlanmayacak bile.. Bunu böyle bilelim, kabullenelim.. Bizim de belki haksız olduğumuz yanlarımız var.. Konunun unutulmasına izin vermemiz.. Sonuna kadar takip edemeyişimiz.. Politika, iş, finans, bankacılık sektörünün hala “maço”luğu.. Bunun Batı dünyasında bile hala kırılamaması..Doğurgan olan, ana olan kadının rolü, 21.’inci yüzyılda daha da zor.. Hem herşeye sahip olmak, çalışmak, para kazanmak, iyi yaşamak, bakımlı, güzel olmak peşinde.. Hem yuva kurmak, çocuk doğurmak, en iyi şekilde yetiştirmek, hem kocasına eşlik yapmak arzusunda..
Süper kadınları çok gördük İngiltere’de.. Yanlarında bir orduyla yaşayan.. Her türlü yardımcıya sahip.. Yine de sonunda “pes” eden..
Tüm kadınların bu “özel günü”nü kutluyor, yazımı internette bu aralar çokca dolaşan bir fıkrayla bitiriyorum..
Kadın akşam işten çıkar,Çocuğu yuvadan alır,Markete geçer ıspanak alır
Koştura koştura eve döner. Çocuğu soyar elini yüzünü yıkar
Kendi üstünü değiştirir
Mutfağa koşar
Bir yandan ıspanakları yıkar bir yandan çocuğun sorularına ve ihtiyaçlarına cevap verir....
Bir yandan sofrayı hazırlar
O DA NE YOĞURT ALMAYI UNUTMUŞTUR!
Yoğurtsuz ıspanak olmaz
Hemen kocasını arar.
Kocadan Kocaya değişen cevaplar:
1) Ben geç geleceğim. Toplantım var Yoğurtsuz yiyin (laçkalaşmış koca)
2) Ben geç geleceğim Çok üzgünüm tühhhhhh Şimdi ıspanak da yoğurtsuz olmaz ki. E yoğurt getireyim kapıdan bırakayım hemen döneyim toplantı bu kaçırsam olmaz. Mazallah dağlara taşlara işten atılma sebebim olur sonra yoğurt dökecek ıspanak bile bulamayız (Aldatan koca ya da eve gelmemek için bahane arayan koca , ama bi yandan da vicdanı sızlayan koca..)
3) Aradığınız numaraya şu anda ulaşılamıyor. (İşte bu aldatan koca)
4) Mendebur kadın ıspanağı aldın da yoğurdu niye almadın! ('kazma' tipi koca )
5) Igggghhhh yine mi ıspanak. Otlaya otlaya sığır olduk ('kalas' tipi koca)
6) Tamam alırım (Monotonlaşmış koca)
7) Tamam alırım başka bişey lazım mı? (Normal koca)
8)Tamam hayatım alırım başka bir isteğin var mı? (Olması gereken koca)
9) Amannn ıspanakla mı uğraştın? Yapmadıysan bırak ya dışardan söyleyelim ya da dışarda yiyelim (Aranılıpta bulunamayan Süper koca)