Yani, Aralık ayı dünyada, bir milat olabilir.
Rum lider, bunun için, açık açık konuşuyor.
Avrupa müktesebatına göre, 4 özgürlüğün olacağı, garanti sisteminin, olmayacağı, tüm vatandaşlarının, evlerine, mallarına, tekrar gidebilecekleri bir çözümden bahsediyor.
Bu sütundan, yazmıştım.
Tekrar yazıyorum.
Baf’ta konuşan Anastasiadis Atadan kalan evlere, geri dönme .
İşgal kuvvetlerinden, kurtulma, temel özgürlükler, insan hakları, Avrupa normlarını, garanti altına alacak bir çözüm istiyor.
Sn. Anastasiadis, Sn. Akıncı ile görüşme masasında, görüşmekte olduğu, 11 şubat mutabakat metninin diğer maddelerinden, bahsetmiyor.
İki bölgelilik, iki toplumluluktan, bahseden yok.
İstedikleri çözüm şekli 1974 öncesine dönüş.
Bundan çıkan sonuç, bu değil mi ?
Dün, haber sitelerine düşen havadiste, bu konu ile ilgili Rum Hükümet Sözcüsü Nikos Hristodulidis’in de, garantiler konusunda, çözümle birlikte garantilerin de, külli ortadan kalkması gerektiğini aksi halde çözümün, mümkün olmayacağından bahsetti. .
Koro sahnedeki yerini koruyarak şakımaya devam ediyor.
Dün Sn. Akıncı da, görüşmelerle ilgili Kamu Sen Başkanı, Sn. Mehmet Özkardaş’ın ziyaretinde, açıklamada bulunarak:
Kıbrıs Türk halkının eşitliğini , özgürlüğünü ve güvenliğini temin edecek , diğer tarafı da bu duygularla yaşatabilecek bir formül bulmak olduğunu belirtti.
“Benim, Halkımın seçtiği lider olarak temel görevim. Kendi halkımın kaygılarını ön planda tutmaktır. Ama bunu ön planda tutarken, ortak olarak bu topraklarda, bir Cumhuriyette ortak olarak yaşayacağımız, bu adanın acılarını paylaştığımız , ama bundan sonra nimetlerini paylaşacağımız toplumun da bazı hassasiyetlerini de dikkate almam gerekir .”
Bu, Sn. Akıncı’nın açıklamasından, görüşmelerle ilgili aldığım kısa bir paragraftır.
Yukarıda da Anastasiadis ve sözcüsünün açıklamalarından, bazı cümleler aldım.
Kıbrıs müzakereleri ile çözümle ilgili olarak vazgeçilmezlerini, kırmızı çizgilerini yazdım.
Yani, Sn. Akıncı’nın dediği gibi çözümle ilgili “hassasiyetlerini“ belirttim.
Bunlar Rumların hassasiyetleri.
Bizlerin yaşamsal olarak üzerinde titrediğimiz garantiler, iki bölgelilik, iki toplumluluk.
Güneyin, üzerinde durduğu hassasiyetler ise, Ne, iki Bölgeliliği, Ne iki Toplumluluğu, ne de, garanti sistemini istemiyor.
Bu konularda gayet hassas, bir zemin takip etmektedirler.
Bu hassasiyetlerin kabulü veya, dikkate alınarak, bir çözüme gidilmesi karşısında. Bizim hassasiyetlerimizin durumu ne olur ?
Sn. Akıncı’nın, Güneyin hassasiyetlerinden bahsederken, bunları da soyut olarak değil, somut olarak, oylarını alıp, bu göreve getiren halkına karşı, açıklamak hassasiyetini de gösterirse, bizleri mutlu eder .
Kıbrıs Türk halkının, hassasiyetini ve kaygılarını, gidermiş olur.