Yöneticinin sorumlulukları

Yöneticiler girişimci adına, kurum ve kuruluşları yöneten, yatırım kararları veren ve bunun sonuçlarına göre de yatırımcıya hesap verme zorunluluğu olan kişilerdir. Bu nedenle, yöneticilerin attıkları her adımda bu sorumluluğu omuzlarında hissetmesi ve sorumluluğun gereklerini yerine getirmesi gerekir.

Prof. Dr. Ahmet Bülend GÖKSEL

Hocam durduk yerde nereden böyle bir konuya girdin derseniz, geçenlerde uçakta yanımda oturan iki İngiliz’in konuşmasına kulak misafiri oldum. Bir tanesi iyice dertli. Durmaksızın anlatıyordu.
Efendim. Bu arkadaşın çalışmakta olduğu şirkette daha önceleri, tüm çalışanlar tarafından sevilen sayılan bir yönetici varmış. Bazı üst düzey yöneticiler kişisel beklentileri adına, çeşitli ayak oyunları ile bu yöneticiyi işten durdurup, bir başka yöneticiyi işe almışlar. Gelenin ilk işi, kurumun çalışanlarına borçları olmasına rağmen kendisini işe alanların satın almak istediği bazı gayrimenkulleri satın almak olmuş. Ayrıca da bunlar söylediğine göre piyasa fiyatının epey üstünde bir fiyatla satın alınmış. Hatta ve hatta, ilişkisi olduğu söylenen bir bayan çalışanını, neredeyse tüm seyahatlerine birlikte götürüyor, onun için kurumun parasını harcamaktan çekinmiyormuş.
Neyse bunlar önemli değilmiş. Ama esas önemli olan bu yeni gelen yönetici etrafındakileri adam yerine koymuyor, kurumu bir “ korku imparatorluğu “ şeklinde yönetiyormuş. Bu nedenle de kendisinden herkes şikayetçiymiş.
İşin bu tarafı daha çok ilgimi çekti. Konuşulanlara kulak kabartmaya devam ettim. Bu yeni yönetici öylesine paranoyakmış ki, çalışanlar kendisinden önceki yöneticiyle temas kuruyor, buluşup konuşuyor diye o buluşup konuşanlara mobbing uyguluyormuş. Hatta bir tanesine de eski yönetici ile sosyal medyada göründü diye, diğerine de eski yönetici ile sosyal medyadan mesajlaştığı için etmediğini bırakmamış.
Bunları duyunca, yönetim bilimine yıllarını vermiş bir akademisyen olarak bu yabancı yönetici hakkında düşünmeye başladım. Bu davranışlarını yönetim biliminin süzgecinden geçirerek akademik olarak yorumlamaya gayret ettim. İşte bu nedenle yöneticinin sorumlulukları hakkında birkaç satır yazmaya karar verdim.
Bu tür paranoyak yöneticiler, yönetim sorumluluğunun omuzlarına neler yüklediğinin farkında değildirler. Kendi sırça köşklerinde yaşar etrafla olabildiğince az temas ederler. Çünkü kimseye güvenmez ve herkesten kazık yiyeceklerine inanırlar. Bu sağlıksız ruh yapıları içinde, bir iki kişi ile kurmuş oldukları ilişki dışında kimseye yaklaşmaz, çalışanları ile ilişkilerini de bunlar üzerinden sürdürüp kendilerini saklarlar.
Bunlar genellikle çalışmayı sevmedikleri, ekip çalışmasına önem vermedikleri için hem sevilmezler ve hem de bu nedenlerle başarısızlığa mahkumdurlar. Yapacak başka bir şey olmadığı için başkaları tarafından elde edilmiş başarıları kendi başarısı gibi göstermekten çekinmez, bu yalana sonunda kendileri de inanırlar.
Bu inançsızlık paradoksu içinde bir taraftan kendi kendilerini yiyip bitirirlerken , yönettikleri kurumun varlığını da sıkça riske atabilen bu yöneticiler, menfaatleri uğruna kurumun varlığını çarçur etmekten çekinmezler. Bu yöneticiler tüm dikkatlerini kendilerini oraya getiren daha üst düzeydeki yöneticilerin memnuniyetini sağlamaya odaklar, onların bir dediklerini iki etmez ve bu amaçla bazen yasal olmayan işlere dahi göz yumabilirler. Mesela kurumun imkanlarını yasal bir biçimde bunlara peşkeş çekerler.
Oysaki yöneticilerin temel sorumluluğu, bir taraftan çalışan memnuniyetini sağlamak, diğer taraftan da müşteri memnuniyetini maksimize etmektir. Yönetilen kurum ve kuruluşların kendisini ileriye taşıyabilmesinin yegane yolu budur. Ancak yukarıda söylediğim nedenlerle böylesi yöneticiler kurumlarının hızla müşteri ve itibar kaybetmesine de yol açarlar.
Uçaktaki koltuk komşum olan iki yabancının konuşmaları daha da derinlere daldı. Firmalarını yöneten kişinin daha nelerini nelerini söylediler. Tabii ki konuşulan birçok özel konu akademik ilgi alanımın dışında kaldığı için fazla önemsemedim.
Vay vay vay. Paranoya, kendine güvensizlik, ruhsal dengesizlik, hırs, menfaat beklentisi neler yaptırıyormuş insana dediğinizi duyar gibiyim. . Ben yönetim bilimi disiplininden gelen bir akademisyen olarak, bu kadarına örnek olaylarda bile rastlamadım. Meğer İngiltere gibi bir ülkede bile böyle şeyler oluyormuş.
Bu haber 267 defa okunmuştur

:

:

:

: