Türkiye’deki darbeler, darbe teşebbüsleri ( 3 )

Dün, 27 Mayıs darbesinden hemen sonra meydana gelen, artçı deprem olan, Talat Aydemir’in, başarısız darbe teşebbüsünü anlatmıştım.

Yalçın CEMAL
yalcincemal@hotmail.com


Bugün ise, 12 Mart Askeri Müdahalesini, anlatmaya çalışacağım.
Anlatmaya, diyorum , çünkü, bu askeri müdahaleyi, yaşayan biri olarak, yaşadıklarımı sizlere aktaracağım. Tabii, özet olarak.
27 Mayıs hareketinden sonra, iktidara gelen Siyasi Parti, AP‘si olmuştu.
AP‘si, DP‘nin devamı olan bir siyasal parti idi.
Başına da, genç bir politikacı olan Süleyman Demirel seçilmişti.
Süleyman Demirel’in AP‘si, bir koalisyon hükümetine ortak olmuş.
İki dönem de, tek başına iktidara gelmişti.
27 Mayıs hareketi, Türk halkı ve bilim adamları tarafından desteklenerek, salt Milli Birlik Komitesine, tümü ile teslim edilmemişti.
Ordu, millet, gençlik ve bilim adamlarının harmanlandığı, bir harekete dönüştürülmüştü.
Bu harmanlamadan, batı demokrasilerine paralel olarak,
çağdaş bir anayasa yapılarak, yeni Türkiye’nin hukuk kuralları, bu Anayasaya göre dizayn edilerek, normal demokratik hayata geçilmişti.
AP çoğunlukla iktidara gelince, 1961‘de yapılan Anayasanın, getirdiği kişisel hak ve özgürlüklerden, rahatsız olmaya başlamıştı.
Hükümetlerin icraatlarını, bağımsız yargının denetimine tabii olarak, sürdürmek gerekliliğini, Sn. Demirel, hiçbir zaman içine sindiremedi.
“Bu Anayasa ile, devlet yönetilemez“ cümlesi. Sn. Demirel’e özgü bir sözcük olarak Türk siyasi literatürüne girecekti.
Yeni Anayasa ile getirilen, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin, her vatandaşın hakkı olması, Demirel Hükümetlerine, ayrı bir sıkıntı yaratmaya başlamıştı.
Sendikalar, yine bu Anayasa ile, grev hakkını elde ediyordu.
Hak arama grevleri, işverenlerin, hükümetlere baskıları sonucunda. Demirel hükümetleri, yine yeni Anayasayı gündeme getirerek, Anayasada değişiklik isteminde bulunacaktı.
Türkiye’de, büyük güçler tarafından, gençlik, sağ ve sol görüşlere ayrıştırılmış, birbirlerine kırdırılmaya başlanmıştı.
Kıbrıs’ta meydana gelen ve Kıbrıs Türk Halkını, soy kırıma tabi tutan olaylar, Demirel’in Başbakanlığı döneminde, hat safhaya çıkmıştı.
Yüksek öğrenim gençliği, nerede ise her gün, meydanlara inerek,
Hükümetin, Kıbrıs’a müdahale etmesini isteyen gösteriler yapmaktaydı.
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının, Türkiye’de başlattığı hareketler, bu döneme rastlar.
Emek’te, bir bankanın soyulması, Türkiye’de görevli, bir Amerikan Subayının ve ailesinin kaçırılması.
Artan öğrenci olayları ve iki grup arasında, meydana gelen öldürmeler. TSK‘ni, ülkenin geleceği ile ilgili, çok ciddi önlemler almaya itecekti.
Zaman zaman yapılan, uyarılar da, sonuç getirmeyince.
TSK, 12 Mart 1971‘de, emir komuta zinciri içerisinde, tüm Kuvvet Komutanlarının imzasını taşıyan, bir muhtırası, zamanın Cumhurbaşkanı olan Cevdet Sunay’a verilerek, hükümetin istifası istenir.
Bu askeri müdahale, geçmiş müdahaleler gibi, azınlık bir grubun yaptığı, müdahale gibi değildir.
Bu harekette, TSK‘nin tüm Kuvvet Komutanları, imza atmıştır.
Çankaya Köşküne çağrılan Demirel ‘e, muhtıra verilir ve istifası istenir.
Demirel istifa ederek, Başbakanlıktan, şapkasını alarak gider.
Muhtırada, TSK‘nin talepleri özetle şöyleydi :
… Anayasamızın, ön gördüğü reformları, Atatürkçü bir görüşle ele alacak ve İnkılap Kanunlarını uygulayacak, kuvvetli ve inandırıcı bir Hükümetin, demokratik kurallar içinde teşkili, zaruri görülmektedir …
Muhtıra, ayni zamanda, Meclisi de, hedef almıştı.
Meclisteki Siyasal Partiler, muhtıra karşısında Nihat Erim’in Başbakanlığında, Teknokrat bir Hükümet oluşturdu.
Tüm Siyasal Partilerden, bu Hükümete Bakan verildi.
Ağırlıklı olarak, Bakanlar, dışarıdan tercih edildi.
Hükümetin oluşması ile birlikte, 12 Mart Müdahalesi de, son buldu.
Oluşan hükümet, muhtıradaki istekleri, yerine getirecek mi ?
Demirel’in, AP‘den giden Bakanları, Parti Başkanlarının ve Partilerinin, muhtıra ve arkasından gelen Hükümet modelini, içlerine sindirmedikleri için, bu Hükümete katkıları, sadece takoz niteliğinde olmuştu.
Bu Hükümet iki yıl ayakta kalmış, Genel Seçimler olan 1973 Haziranına kadar, kendi içinde çırpınmıştır.
21 Temmuz’da 12 Eylül 1981 Askeri Müdahalesi ile “Kalkışmada “ buluşmak dileği ile …
Bu haber 3960 defa okunmuştur

:

:

:

: