Ters orantılı iki denklem

Cumhurbaşkanımız Sn. Akıncı, dün Şanlı Erenköy direnişinin 52. yıl anma törenlerinde açık seçik vurguladı.

Yalçın CEMAL
yalcincemal@hotmqil.com

“Kıbrıs Türk Halkı, kendi güvenliğini, Türkiye’nin sağlamasından başka bir seçenek görmüyor.”
Tabii Sn. Akıncı, Kıbrıs Türk Halkının güvenlik için gördüğü tek seçeneği söylüyor.
Türk Halkının görüşünü, hem karşı tarafa hem de dünya kamuoyuna duyuruyor.
Acaba bu konuda Sn. Cumhurbaşkanımızın, şahsi görüş ve düşünceleri nedir?
Kıbrıs Türk Halkı, bunu çok merak etmektedir.
Cumhurbaşkanımız bu konuda, halkımızın kesin olan bu görüşünü derin araştırmalar sonucu elde etmiş olsa gerek.
Hep söylüyor ve yazıyorum.
Kıbrıs Türk halkının gelmiş olduğu nokta, 2004 yılından günümüze dek, köprülerin altından geçen sular kadar. Gerçekleri görerek maceralara atılmak gibi, bir intihara teşebbüs girişimini çoktan aşmıştır.
O, 2004 ‘lerde kalmış acı bir deneyimdi.
Tabii batının vaatlerine inanarak, böyle bir teşebbüste bulunmuştu.
2003 ‘te kapıların açılması ile birlikte. Hem Güney’i hem de batı’yı iyi görebilmiş, ne denli iğrenç olduklarını zaman süreci içerisinde saptamışlardır.
Hele batı’nın iğrençliği, 15 Temmuzdan sonra da kendini tüm çıplaklığı ile ortaya çıkarmıştır.
Sn. Akıncı, garantilerle ilgili halkımızın “olmazsa olmazını “ Güney’e tekrar, Şanlı Erenköy’den duyurma gereğini hissetmişti.
Bu konuda, Güney’in yaklaşımlarına bir bakalım.
Dün yani 8 Ağustosta, Güney’in Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis’in bir açıklaması oldu.
Görüşülen 6 başlıktan dördünde, anlaşmaya varıldığını, ayrıca bunun bir ilk olduğunu da ekledi.
Geriye iki başlık kaldı.
Bunlar, güvenlik ve garantilerin de içinde olduğu başlıklar.
Bunlar için de, sözde Bakan şunları söylüyor.
“ Bu aşamada Türkiye’ye, büyük sorumluluk düşüyor.
Eğer bu dakikadan sonra Kıbrıs müzakereleri başarısızlığa uğrarsa, bundan zamanı geçmiş, garanti ve güvenlik konuları üzerinde ısrar eden Türkiye’nin sorumluluğu büyük olur.”
“Zamanı geçmiş, garanti ve güvenlik konuları” diyor, Bakan efendi.
Bunların zamanının geçip geçmediğinin anahtarı, Kıbrıs Türk halkının ve Anavatanın elindedir.
Garanti sistemi, zaman aşımına tabi bir sitem değildir. Bay Kasulidis.
Mevcut, Garanti sisteminin ise, kesinlikle Rum Halkı tarafından kabul edilemeyeceğinin de altını çiziyor.
Bir değindiği konu da.
Müzakerelerin başlangıç tarihinden, bu yana iki lider.
AB prensipleri içerisinde, temel hak ve özgürlüklere dayalı bir çözüm için, görüştü.
Gelinen noktada serbest dolaşım, serbest yerleşim, mülk edinme gibi konularda, liderler arasında uzlaşı vardır.
Kasulidis efendi, 77 – 79 Doruk anlaşmalarından nedense bahsetmiyor.
Hani, iki bölgelilik?
Hani, iki toplumluluk?
İnsan haklarından bahseden Kasulidis efendi.
En yüce insan hakkı olan yaşam hakkından hiç bahsetmiyor.
O insan hakkı ki, icabında tehlikeye girdiğinde diğer insan haklarına istisna getirip uygulatmaz.
Kıbrıs Türk’ü senin söylediğin ve liderlerin de kabul ettiği, iddia ettiğin, insan hakları ile hiç ilgili değildir, bay Kasulidis.
İlgilendiği ve vaz geçmediği ve ilelebet de vaz geçemeyeceği en temel insan hakkı olan, yaşam hakkından kesinlikle ödün vermez vermeyecektir.
Bundan taviz vermek, intihar demektir.
Kıbrıs Türk’ü bu kadar yıllık mücadelesinde, daha çok kötü şartlarda bile bunu hiçbir zaman düşünmedi.
Düşünmediğini de 11 yıl, adanın her bölgesinde ispat etti.
Kıbrıs Türk’ünün, yaşam hakkının garantörü, Türkiye’dir.
Sn. Akıncı, kişisel görüşünü bildirmese bile, Kıbrıs Türk Halkının görüşünü bildirdi.
“NO BE ANNEM.“
Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıs Türk halkının olmazsa olmazlarından birini açıkladı.
Garantörlük gibi hayati önem taşıyan olmazsa olmazlarından biri de, oluşacak olan yapıdaki egemenlik hakkıdır.
Bunun da sulandırılmasına, kesinlikle onay vermez.
Her iki siyasinin açıklamalarından yola çıkarak, olası bir sonuca varmaya çalışacağım.
Her iki açıklama da ters.
Ters orantılı, iki denklem.
Bundan yola çıkarsak. Müzakerelerin bir sonuca ulaşabileceğine inanmak, olası mı?
İmzalar da atılsa referandumda, her iki halk tarafından onay bulur mu?
Onay bulsa bile, anlaşma hayat bulur mu?
Yorum sizlerin.
Sevgili okurlarım.
Bu haber 3948 defa okunmuştur

:

:

:

: