İnsan, sosyal bir varlıktır... Kendine benzeyenlerle bir arada olmaktan mutluluk duyar...
Özellikle bir şeyleri öğrenirken/ okulda, işte, sosyal aktivitede, hatta internette bile.../ bize yakınlık gösterenlere hayranlık duyarız...
Çok başarılıdır...
Çok akıllıdır...
Belki çok güzeldir...
Çok içtendir...
Tam da düşündüğümüz gibidir... Vs. Vs.
Listeyi uzatabilirsiniz..
İşte tam bu noktada yakaladığınız aslında: beğenme, hayran olma, örnek almadır...
Bir şarkıcıya aşık olmak, öğretmeninizi çok sevmek, en çarpıcı örneklerdendir.
Aslında tüm bu adımlar SEVMEYİ ÖĞRENME adımıdır... AŞK değil...
Unutmayın...
Aşk, dokunabileceğiniz kadar yakınınızda olandır... Saçını okşayabileceğinizle, gözünün içine bakabileceğinizle
/ şayet izin verirse/
sizinle aynı duyguları taşıyorsa/
yaşayabileceğiniz bir süreçtir...
Aksi halde sevdiğiniz insana YÜK olursunuz...
Aşk, zorlamaya gelmez...
Gönül işidir...
AŞK'ta mantığı da asla devre dışı bırakmayın derim...
Umarım sorularınıza cevap olmuştur...
Sevgiyle kalın efendim...
ELLERİM
ah, bu ellerim...
gül işlerken sevdalara uyanır
uyanır da gökkuşaklarına boyanır...
bir düş sabahında
yırtılan denizi
kıyıya çeker balıkçılar
işte o zaman
ellerin ellerim olur...
ne zaman gökyüzünü boyamaya kalksam
benden önce
işe koyulur martılar...
zümrüt yeşilini
gözlerimden alıp
ellerimle boyarım ağaçları
ellerim ellerin olur...
Ayşe TURAL
AFFETMEK...
Affetmek,
her şeye rağmen affedebilmek
sizin gönül zenginliğinizi gösterir...
Ama dikkat edin, lafola değil, gerçekten bağışlamalısınız...
İşte o noktada büyüklüğünüzü göstermiş olursunuz...
Sanırım herkes bir defalığına affedilmeyi hak ediyordur...
HOŞ GELDİN DÜNYAMA
Göklerden
Yıldız yıldız yağdın
Dolunaylarca aydınlattın
Isıttın sevginle yüreğimi
Sen
Hoşgeldin dünyama! ..
Seninle renklendi her şey
Seninle çiçekler açtı gönlümde
Sonsuz baharları
Sen ektin yüreğime
Sevdiğim
Taptığım
Bir tanem
Hoşgeldin dünyama...
Ayşe TURAL
DOSTLARIM...
Ne anlamlı bir sözcüktür dostluk... Sıcacık....
Dostlarımı çok seviyorum... Onlara değer veriyorum... Dinliyorum...
Anlıyorum....
Bana ihtiyaçları olduğunda yanlarında olmaya çalışıyorum...
Ne kadar eskiseler, ne kadar yıpransalar, hatta modaları geçse (şaka şaka...) ben asla onlardan vazgeçemem. Çünkü onlar beni dostluklarıyla, anlayışlarıyla sarıp sarmalarlar... İçimi ısıtırlar...
Benim de ne zaman onlara ihtiyacım olsa her zaman yanımdadırlar... Beni sabırla dinlerler... Hatta öyle ki konuşmadan beni anlarlar...
Ses tonum, duruşum, dalgınlığım onları üzer, meraklandırır... Yaşamımda yapı taşları gibidirler. Onlardan akıllar alır, sadece onlara akıllar veririm, dilim döndüğünce, aklım erdiğince...
Onları dünkü bugünkü merhabalaştıklarıma asla değişmem, değişemem... İyi ki varsınız... Hep hayatımda olun...
SAÇLARIN BULUT OLUR GÖLGEN AĞUSTOSUM
her sabah
kahkahalarım düşer boynuna
köşe bucak aranırken beni
kucağında buluverirsin...
işte o zaman
saçların bulut olur
gölgen ağustosum...
hüzünlü bir şarkıda buluşuruz seninle
bir aşkı başlatır ağustos güneşi
hatırla
mayıs yağmurlarında rastladım sana...
sevişmeler ertelenirse
bilinmezlere düşer
haydi gel
hüznü uğurlayalım ateşböcekleriyle...
gece yarısı
bir köprü armağan etmeye gelirsin
parçalanır beni öptüğün zaman
körfezlerim
limanı olur gemilerinin...
işte o zaman
saçların bulut olur
gölgen ağustosum....
AYŞE TURAL/ Sevmeye 5 Kala kitabımdan
ÇOCUK KALAN RUHUMU ÇOOOOK SEVİYORUM...
Bizim çocukluğumuzda seyyar satıcılar çubuğun ucunda şekerler satardı...
Horoz şekeri derdik ama deve şeklinde fil şeklinde olanları vardı. Ben kırmızı renkli horoz şekerine bayılırdım.
Develer sarı olurdu, sarı rengi hala sevmem...
Horozun ibiğinden başlardım yemeye... Çıtırı çıtır dişlerimin arasında ezilen şekerin sesi kulaklarımda, tadı da damağımda...
O çocuk ruhumu hala avuçlarımın arasında sıkı sıkı tuttuğumu hissediyorum...
Bu nedenle güne başlarken gelen her mesaj, her telefon ve her merhaba ruhuma sevinç serpiyor...
Yüreğinizin ÇOCUK SEVİNÇLERİNİ unutmasına izin vermeyin lütfen...
İSTER MİSİN?
zamanın çemberini
gel
birlikte çevirelim...
hayatın patikalarında
el ele kaybolalım...
sonra bir köşe başında
yeniden bulup birbirimizi
sıkıca sarılalım
ister misin?
Ayşe TURAL
İÇİMiZDEKİ YER
Sanki hepimiz, içimizde bir başkası için ayrılmış bir yerle doğuyoruz... Ne ilginç değil mi?
Ansızın hayatımıza birisi girer... Onun sahip olduğu bir şey, belki gülüşü, belki ses tonu, belki kokusu, belki zekası, belki hayata bakış açısı, belki aldırmazlığı, belki dokunuşu...
Her ne ise, işte o, bizi kendine çeker...
İşte o an, içimizdeki boşluğun dolduğunu hissederiz... Duyduğumuz o eksiklik duygusu tamamlanır gibi olur...
Güzel sabahlara uyanmanız dileğiyle....
EVET'LE HAYIR ARASI
Bir kuş uçuyor
bir kanadı ak
öteki kara...
bir kedi
sürtünüyor eteklerime
bir gözü mavi
öteki yeşil...
sana bakıyorum
yüreğim
evetle hayır arası...
Ayşe TURAL
İNTERNET BELASI
Bankadayım... Sıramı bekliyorum. Arabamın arkasında bir araba duruyor. Beyefendi telaşla içeri giriyor.
İşim çabuk bitiyor. Dışarı çıkarken ' Siyah araba kimin, çekebilir misiniz?' diyorum. Beyaz gömlekli bey, ' Hanım arabada, çeker' diyor.
Arabama binip klaksona basıyorum. Hanım duymuyor bile... Bir daha... Bankadaki eşi duyuyor, kadın internet aleminde kaybolmuş....
Eşi fırlıyor dışarı:
- Ayşe! diye sesleniyor...
Duyan kim?
Beyefendi pürhiddet, arabaya giderken bana dönerek:
- Şu internet belası yok mu?
diyor ve söylenerek arabaya yürüyor....
Camı tıklatıyor....
Kadında bir öfke ' Ne var, ne bağırıyorsun? ' diye çıkışıyor kocasına...
Adam tekrar bankaya giriyor. Kadın önce yazısını tamamlıyor, telefonu dikkatlice koltuğa bırakıyor, bana öfkeli bir bakış fırlatıyor...
Bir karış suratla direksiyona geçiyor.... Yerleşiyor....
Arabayı hareket ettiremeden öfkeli koca yetişiyor.... Kapıyı açıyor....
Kadın iniyor, hiç keyfini bozmadan... Yerine geçiyor....
Beyefendi elini kolunu sallaya sallaya konuşarak arabayı sürüyor...
Ben de tüm olanları gülümseyerek izliyorum....
Gerçekten internet OCAK söndürür...
BU GECE
Bu gece
Dolunaya söz verdim
Seni düşüneceğim...
Gözlerimi kapatıp
Gülümseyişini göreceğim
Gece meltemi yardım ederse
Kokunu damıtıp
İçime çekeceğim....
Bu gece
Seni düşüneceğim...
Ne kadar uzakta olursan ol
Sevgimi avuçlarıma alıp
Yıldızlara üfleyeceğim...
Gecenin rengine sarınıp
Kucağındır diyerek
Düşlere dalacağım....
Ayşe TURAL
SENİ BULMAYA GELDİM
Yaşamın inanılmaz rastlantılarla dolu olduğuna yürekten inanırım...
Bu yüzden her ne istiyorsanız, ne arzuluyorsanız, ne bekliyorsanız olacağına inanın...
Son yıllarda okuduğum kitaplarda sık sık umuda yolculuklara rastlıyorum...
Yaşamımızda bulmayı umduğumuz, beklediğimiz insanları, ansızın karşımızda bulabiliriz gibi geliyor bana...
Önünüze çıkan insanlara bir de o gözle bakın...
Acaba size ' Seni bulmaya geldim...' dedirtebilir mi?
Sevgiyle kalın...
Sevgilerinize de sahip çıkın...
ALIŞTIĞIMIZ BİR ŞEYDİ YAŞAMAK
Su suydu işte
Kana kana içtikçe
Pek ardı sorulmazdı....
Ekmek de ekmekti işte
Karın doyurdukça
Gerisi aranmazdı....
Para yetmeyince
Çekilirdi sıkıntısı geçimin
Yine de
Alıştığımız bir şeydi yaşamak....
Kız-oğlan evlenmeliydi
Düğün-dernekle
İşler büyütülmeli
Bitmeyen bir emekle
Paralar paralara eklenmeliydi....
Derken
Hay-huyla geçiverdi zaman.
Kayıp gidince
Avucumuzdaki sevgiler
Ellerde güç
Ayaklarda derman kalmayınca.
Dostlar da
Birer birer
Dönülmez ufuklara gidince...
Yalnızlık
Kor gibi yaktı yüreğimizi
ÖLÜM
Aklımıza düştü.
Oysa
Alıştığımız bir şeydi yaşamak....
Ayşe TURAL
HEY DELİKANLI BAKAR MISIN?
Sabahın erken saatleri... Genellikle altı buçuk gibi ayaktayımdır... Kahvaltı öncesi mutlaka elime bir meyve alıp bahçeye çıkarım. Ağaçlardan dökülen yaprak ve çiçekleri onlara teşekkür ede ede toplarım...
Ardından biraz çevreyi ıslatırım, serinlesin diye... Sulama işini akşamları yaparım. Sular, gece boyunca mutlu mutlu ağaçların dallarına, yapraklarına yürüsün diye...
Havuzun bakımından sorumlu genç geçiyor... Güvercinler çok kirletti, iyi temizlesin, diyorum. Başını sallıyor... İşi fazla uzun sürmez...
Hemen içeri girip buzdolabına bakıyorum. Hangi meyveler var diye... Siz bilmiyorsunuz tabi... Ben tam bir MEYVE CANAVARIYIM... Evimde bir şeyler eksik olabilir ama meyve ve dondurma asla bitmez...Durmadan yedeklerim çünkü...
Eveeet. Elma, armut, nektarin, karpuz ve kavun... erik dün bitti... Şeker kızım EKİN bana misafirliğe gelmişti, o çok seviyor...
Hemen elmaların en kocamanını alıp yıkıyorum... Islak ıslak peçeteye sarıyorum...
Hey, delikanlı bakar mısın? deyip elmayı uzatıyorum. Yüzü aydınlanıyor...Teşekkür ediyor, arabasına binip uzaklaşıyor.
Evime ister sucu, ister gazcı, ister tamirci gelsin; onlara bir şeyler ikram etmeye bayılırım. Sucunun küçük oğlu yanındaysa, minik bir cep harçlığı cebine konmuştur...
Elbette küçük şeyler...
Ama yüzümüzü gülümseten küçük şeyler...
Biz cömertliği ailemizden öğrendik...
Olmayanın payı her zaman ayrılırdı...
Kapıya gelen çevrilmezdi...
Eve gelen konuk, TOKUM dese de mutlaka önüne sofra konur, aileden birileri de tok bile olsa ona eşlik ederdi...
Paylaşmak, sizin olandan birazını vermek insana keyif veriyor aslında... ABLAM her zaman cimri birini gördüğünde ( üzüntüyle içini çeker ve...)
- ' Zavallı, VERME MUTLULUĞUNU öğrenememiş' der...
Siz siz olun, çocuklarınıza verme mutluluğunu öğretin...
BENİM ADIM ŞİİR
Ben varım ya ben...
Öyle sessiz sedasız geliveririm
Usulca sokuluveririm
İnce ince dokunuşlarla
Yüreğinize dalıveririm
Benim adım şiir....
Bakışlarınızın
Daldığı yerdeyim
Umutlarınızı derdiğiniz yerde...
Bir okyanusların en derininde
Bir, masmavi göklerde
Erişilmez bulutların
Tepesindeyim bazen
Benim adım şiir....
Sonbahar yapraklarında
Savrulan benim
İlkyaz yağmurlarının
Kokusunda ben
Sahili öpen denizim
Ayakizlerini silen
Bir öpücüğüm sevgilini yanağında
Bir elvedayım
Sallanan mendillerde
Benim adım şiir...
Bir avuç sevgiyim belki
Bir damla gözyaşı
Süzülen yanaklardan
Umutların tükendiği
Katran karası
Gecelerden biriyim...
Ansızın
Yeniden doğuş olabilirim
Yaşama gülümseyişlerde
İçinizde yeşeren UMUT belki
Benim adım şiir....
Ayşe TURAL
İKİ KİŞİLİK AŞKI TEK BAŞINA YAŞAMAK...
Zorun zorudur böylesi... Tek taraflı aşk yani... Sen seviyorsun diye, karşındakinin seni zorla sevmesini bekleyemezsin elbette...
Nazım Hikmet, ' Tahir ile Zühre' şiirinin bir dizesinde
' Sen elmayı seviyorsun diye, elmanın da seni sevmesi şart mı? ' diye sorar...
Tek taraflı sevenlerin, sevgilerinin sorumluluğunu almayı bilmesi gerekir...
En azından böyle bir duyguyu tanıma fırsatı buldukları için mutlu olmalılar...
İmkansız aşklar can yakar, yürek acıtır... Söyleyebilirseniz söylersiniz, olmazsa yavaş yavaş unutmayı denersiniz...
Dünyanın sonu değil ya!
İşi aşırı duygusallığa dökmenin anlamı yoktur... Karşınızdakini de suçlamadan duygularınızı gözden geçirin.
Sonrası mı? Bakışlarınızı başka tarafa çevirin...
Mutlaka sevginize karşılık verecek birini bulursunuz...
Sevgi ve aşkla kalın...
Ayşe TURAL