Halkım fukara kılınıyor

Fukara ve fakirlik aynı sözcükler.

Yalçın CEMAL
yalcincemal@hotmail.com

Geçimini zor sürdüren aile ve bireylere, halk dilinde fukara veya fakir denildiğini duyuyoruz.
Bu fukara ve fakirliğe neden olan etmenlerin başında, parasızlık gelir.
Para, nereden gelebilir?
Herhangi bir kazançtan.
Daha doğrusu bizim ülkemizde, ekseriyetle iş gücü satışından elde edilen, bir diğer deyişle, emeği karşılığı elde edilen gelir.
Bu geliri kazananların sayısı, bizim ülkemizde bir hayli fazla.
Gerek Kamu gerekse özel sektör ve bağımsız çalışan kişiler, elde ettikleri gelirlerle, hayatını idame ettirme mücadelesi verirler.
Hem geliri elde etmek için mücadele, hem de o geliri harcamak için, ayrıca bir mücadele gerek.
Denilebilir ki:
Gelirin elde edilmesi ile ilgili, bir mücadeleye gerek var da. Harcanması için nasıl bir mücadele verildiğini anlamak mümkün olmuyor.
Anlaşılması için, şu örnek verilebilir.
Elinizde o ay elde ettiğiniz gelirin, nasıl harcanacağını hesaplamak için piyasadaki, çarşıdaki fiyatları bilmeniz öğrenmeniz lazım.
Alacağınız bir şeyin fiyatının, en düşük seviyeden olmasını istersiniz.
Bunun için de, o şeyin fiyatını çeşitli satıcılara sorarsınız.
Başka bölgelere giderek, araştırma yaparsınız.
En başta gelen harcama, beslenmek için yapılan harcamalardır.
Beslenme veraste tutularak, başka maddelerin veya şeylerin alınması mümkün değildir.
Elde edilen gelirin önemli bir kısmı, mutfak harcamalarına ayrılmak zorunda.
Ailede çocuk varsa ki var.
İkinci harcama kalemi, ev bireyleri için sağlık harcamaları.
Üçüncü harcama kalemi ise, çocukların okul masrafları gelir.
Ondan sonraki masraf ve giderler, genel giderler kaleminde toplanır.
İşte bu periyotun tamamlanması için, bayağı aile ve kişiler gelir için verdikleri mücadeleyi. Gelirlerini, giderlerine denkleştirmek için. Gelir elde etmede verdikleri mücadeleden, daha büyük bir mücadele vermek zorundadırlar.
Ülkemizde gelir gider hesapları, her geçen gün denkleşmeden uzaklaşır bir grafik çizmektedir.
Pahalılık, her geçen gün artmakta.
Gelirlerde, o oranda artma maalesef görülmemektedir.
Bu durumda, gelirin harcanması daha da bir mücadeleyi ve marifeti gerektirmektedir.
Her alanda, geçim zorlukları ortaya çıkmaktadır.
Bu, kendini beslenmede de göstermektedir.
Gelir azlığı nedeni ile bireyler ve aileler, beslenmeye gerekli payı ayıramadıklarından, beslenmeleri ya yetersiz veya dengesiz olmaktadır.
Hangisi, olursa olsun.
Bu, kişilerin sağlıklı gelişmesinin önünde, önemli bir engel teşkil etmektedir.
Bu teşhisi nereden koydun demeyin.
Durum, ortada.
Ülkemizde verem illeti, okullarda artmaya başlamışsa, vay halimize ki, ne vay.
Verem dünyada, İkinci Dünya savaşından sonra, önemli miktarlarda artmış.
Adamızda da, 1950 ‘li yıllarda, endişe verici bir şekilde artmıştı.
Savaşın getirdiği fakirliğin semereleri, savaştan beş yıl sonra.
Bütün gerçekçiliği ile ortaya çıkmıştı.
Demek ki ülkemizde de, fakirliğin artması veya alım gücünün düşmesi sonucu, 21’ci yüz yılın sonlarında dünyadan silinen verem, ülkemizde nüksetmiş.
Bu haber 3741 defa okunmuştur

:

:

:

: