Adına kaza denilen ve 3 cana mal olan ihmalleri yapanlar ne olacak?

Meğer şöförün ikinci kazasıymış bu. Daha önce de bir çimento mikserini devirmiş.

Derviş DOĞAN

O kazayı ucuz atlatmış.
Bu kez eline bir kamyon tutuşturmuşlar.
Onunla da suçsuz günahsız çocukları ezmiş, öldürmüş, ağır yaralamış.
Bu arada şöförün çalışma izninin de olmadığı bilgileri geliyor.
Şöför şimdi tutuklu.
Yargının karşısına çıkartılacak.
Peki yargının karşısına çıkartılması gereken başkaları da yok mu?
Olmaz olur mu?
Düşünün ki daha 4 ay önce kaza yapmış, tecrübe sahibi olmayan, çalışma izni bulunmayan bir şöföre kamyon teslim eden bir şirket var ortada.
Üstelik çalışma izinsiz salıyor yollara.
Onların sorumluluğu yok mu?
Bal gibi de var.
Peki devletin sorumluluğu yok mu?
Var..
Bir kere denetim yoksunu bir devlet.
Yarını düşünmeden gözü kapalı adımlar atabilen tam manası ile akıl tutulması yaşayan bir devlet.
Saat uygulaması bir hata mesela.
Bunu hepimiz yaşayarak görüyoruz.
Çocuklar kör karanlıkta okul yollarına düşüyorlar.
Bir de düşünün Girne dağ yolunu.
Tam bir tuzaklar yolu.
Okul minibüsü eski.
Son derece güvensiz.
Ama devlet eli ile yollarda.
Yollar olabildiğince kötü.
Yer yer çökmeler var.
Çukurlar var.
Emniyet bariyerleri yetersiz.
Yollar denetimsiz.
Bölgede bulunan taş ocaklarının etrafa saçtığı toz zerreciklerinden dolayı görüş açısı sınırlı.
Ağır vasıtaların yolu kullanmasına dair belli bir saat uygulamasına gidilmedi.
Şimdi bütün bunları biraraya topladığımızda nasıl bir sonuç ortaya çıkar?
Çok açık bir şekilde görülüyor ki devlet de bu feci ve yüreklerimizi yakan kazadan sorumlu.
İhmalden dolayı sorumlu.
Üzerine düşeni yapmadığı için sorumlu.
Konu ile ilgili bugüne gelinceye dek görev yapan bütün bakanlar ve birim sorumluları da sorumlu.
Gelmiş geçmiş hükümetler de sorumlu.
Ve/fakat bu sorumluluğu üzerine alan kimseler yok.
Ulaştırma Bakanı fütursuzca istifa edecek misiniz sorusunu gereksiz bulduğunu söyledi.
Ve istifa etmeyi düşünmediğini belirtti.
Zaten daha farklı bir anlayışı da kendisinden beklemiyordum.
O yüzden şaşırmadım.
Ama kamu vicdanı başka bir şey.
Bu ülkede savcılar yok mu?
Var.
Cesur savcılar var mı?
Ezberleri bozacak bu ihmalin hesabını yasalar nezdinde soracak savcılar.
Bence var ve olmalı.
Gelelim Başbakan’a.
Bu hükümetin başına..
Taziye mesajlarını gönderdi, yaralıları hastanede ziyaret etti.
Olayın duyulması ile birlikte önceden tasarlanan programlarını iptal etti vs.
Hepsine eyvallah.
Ama bu kadar değil Başbakan Hüseyin Özgürgün’ün üzerine düşenler.
Bu ihmalin sorumluları kendisinin sorumluluğundadır.
O halde?
Bundan sonra gereğini ne şekilde yerine getireceğine bakar iş
Zira bu saatten sonra yollardan sorumlu trafikten sorumlu birimlerin bağlı olduğu Bakan olan Kemal Dürüst’ün makamının hiç bir hükmü kalmamıştır toplumun nazarında.
Dolayısı ile sorumluluk Başbakan Hüseyin Özgürgün’de..
Ya halktan aldığı yetki ile bu ihmalin hesabını soracak.
Ya da bu ihmale Başbakan Hüseyin Özgürgün olarak ortak olacak.
Peki bizlerin hiç mi sorumluluğu yok?
Var elbette!
Hem de çok..
Yıllardır bu düzenin değişmesini sağlayamadığımız için sorumluyuz bu kötü ve beceriksiz idareden.
Bu basiretsiz ve iş bilmez yönetenlerden.
Parlamentodan da bire bir bizler sorumluyuz.
Seçip seçip meclise gönderdiğimiz insanlardan.
Orada bizim can güvenliğimiz dahil evrensel değerlere dayalı bütün yaşamsal alanlarımızı ve haklarımızı koruyacaklarına, toplumsal kalkınmamıza katkı sağlayacaklarına yıllardır çoğunlukla kişisel ikballerinin peşinde mesai harcayan vekilleri tekrar tekrar seçip meclise soktuğumuz için de sorumluyuz bu akıbetten.
Bu haber 374 defa okunmuştur

:

:

:

: