Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Prof. Dr. Hüseyin Gökçekuş’u, Yükseköğretim Denetleme ve Akreditasyon Kurulu (YÖDAK) Başkanlığı görevinden aldığını açıkladı.
Peki gerekçe?
Gerekçe YÖDAK Başkanı Prof.Dr. Hüseyin Gökçekuş hakkında soruşturma yapması için görevlendirilen emekli Başsavcı Muavini deneyimli hukukçu Hakkı Celal Önen’in raporu doğrultusunda ortaya kondu.
Ve dendi ki; Prof.Dr. Hüseyin Gökçekuş’un görevinin gerektirdiği şekilde tarafsızlık, doğruluk, dürüstlük, eşitlik, ehliyet ve liyakat gibi temel değerlere ve görev icaplarına uygun davranmadığı nedeniyle görevden alınması görüşü ortaya çıkmıştır.
Oldukça iddialı bir gerekçe üstelik sert ve ibret verici.
Bu aslında Çarşamba’nın gelişinin Salı’dan belli olması gibi bir şey.
Sizlerin de malumu olduğu üzere Sayın Gökçekuş’un YÖDAK Başkanlığı atamasının yapıldığı günden bu yana hep tartışıldı.
Gökçekuş’un yanlı tavrı, YÖDAK’ın zaten sınırlı olan işlevinin bütünü ile etkisini kaybetmesi, diğer üyelerle yaşanan sorunlar vs..
Dolayısı ile Prof.Dr. Hüseyin Gökçekuş döneminde YÖDAK kurum olarak hiç olmadığı kadar yıprandı.
Ve/fakat buna karşın Sayın Gökçekuş ısrarla bu kurumun başında kalmaya devam etti.
Adeta ben istifa etmem, isterlerse beni görevden alsınlar mealinde bir tavır sergiledi.
Oysa bu kadar iddia karşısında tedbirler alabilir, yaptığı hatalarla yüzleşebilirdi.
Ama nafile..
Bunları yapmadığı gibi bu kurumun önünü tıkamaktan da vazgeçmedi.
Ve en sonunda işler çığrından çıktı.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Sayın Gökçekuş’a dair ortaya koyduğu dirayetli sabır da tükenince malum soruşturma başlatıldı.
Bu soruşturma sonucu da Prof.Dr.Hüseyin Gökçekuş son derece ağır gerekçelerle görevinden alındı.
Akıncı, Gökçekuş’un yerine, YÖDAK Başkanlığı’na bugünden geçerli olmak üzere, akademik hayatını Türkiye’de sürdüren Kıbrıslı Türk Prof. Dr. Akile Sarıoğlu Büke’yi atadı.
Tabi yüksek öğretimde sıkıntı bütünü ile YÖDAK Başkanı Prof.Dr.Hüseyin Gökçekuş’un görevden alınması ile bitmiyor.
Temel sıkıntılar devam ediyor.
Üniversiteler denetlenemiyor.
Kalite yerlerde sürünüyor.
Devlet politikası oluşturulamıyor bu sektöre dair.
Üniversite sektörüne yatırımcı ilgisi artarken, sektörün denetimsizliği kaliteyi sorgular hale getiriyor.
Ülke için hayati öneme haiz olan bu sektörü bayağılaştırıyoruz
Hem de devlet eliyle.
Ha bu sorunlar aşılabilir mi?
YÖDAK’ın mevcut yapısı ile bu pek mümkün görünmüyor.
Bir kere YÖDAK, bağımsız ve özerk bir yapı olmalı.
Siyasi iradenin YÖDAK’ın üzerinde tahakküm kuramayacağı şekilde kurgulanmalı kurum.
Kalite hedef olmalı.
Öğrenci profili gözden geçirilmeli.
Öğrenci hakları kurum tarafından güvence altına alınabilmeli.
Kısacası temennim bundan sonra Üniversitelerin YÖDAK’ı değil,YÖDAK’ın üniversiteleri yönetebileceği ehli bir ekibin akademik ölçütlere göre cesaretli adımlar atarak sektöre kalite katmasıdır.