Kıbrıslı Türkler uzun zaman bir arada yaşadılar. Ancak yeni dönemde, olası bir çözümde, iki ayrı halk, dilleri değişik, dinleri değişik, bayrakları değişik bir arada yaşamayı başarabilirler mi?
Kıbrıslı Türkler uzun zaman bir arada yaşadılar. Ancak yeni dönemde, olası bir çözümde, iki ayrı halk, dilleri değişik, dinleri değişik, bayrakları değişik bir arada yaşamayı başarabilirler mi? Kıbrıs bir bütün olarak, bir federal devlet olarak bir arada yaşayabilir mi? Bunlar hala cevabını bulabilmiş sorular değil.
Şu anda Avrupa Birliği, Avrupa Birliği diye tutturuldu gidiyor. Bugün Avrupa Birliği’ne baktığımızda İngiltere Avrupa Birliği’nden ayrıldı. İtalya ayrılmak istiyor. Yunanistan’ın durumu zor. Avrupa Birliği’nin istikbalinin ne olacağı belli değil. Çatırdamaya başlayan birlikle ilgili kuşkular giderek artıyor.
Kıbrıs’ta da mesele “Anlaşalım hemen Avrupa Birliği’ne girelim, Türkiye’de Avrupa Birliği’ne girsin” olmamalı. Esas mevzu bu iki halk bir arada yaşayabilir mi? Bu sorunun cevabını vermemiz lazım.
Çünkü iki halkın birleşip paylaşması gerekenler vardır. Petrol, doğalgaz, Türkiye’den gelen su, elektrik hep iki halkın paylaşacağı konulardır.
Belki Kıbrıs, 10 sene, 20 sene, 50 sene sonra Avrupa Birliği’nin değil, Doğu’nun bir parçası olabilir. Avrupa Birliği’nden daha önemli olan konular var. Avrupa Birliği’ne girmiyorsak da bu dünyanın sonu değil, Türkiye girmiyor ne olacak?
Müzakere sürecine bu bağlamda bakacak olursak Cenevre’de 9-12 Ocak tarihlerinde
yapılacak tarihi zirve öncesinde Rum basını, uzlaşılmamış konuların sadece garantiler, dönüşümlü başkanlık ve toprak meselesi olmadığını yazdı. Açıkta kalan tam 103 konudan söz etti. Güney’in müzakerelere takındığı “iki ileri bir geri adım”, yeşeren çözüm umutlarının solmasına yol açıyor.
Gelinen son noktada şunu unutmayalım. Bugün bakacak olursak Kıbrıs Türkü’nün ekonomik durumu Güney’den daha iyi durumdadır. Önemli olan biz ülke olarak tek başına ayakta kalma kabiliyetine kavuşmamızdır.
Çünkü ancak kendi ayaklarımız üzerinde durabilirsek, çocuklarımıza daha güvenli bir gelecek bırakabiliriz. Kendi ayakları üzerinde duramayan bir ulus, ne Avrupa Birliği’nde ne de dünyanın başka bir birliğinde hayatta kalabilir…