Müzakerelerdeki başlıklara, Güç Paylaşımı ve Yönetim, Avrupa Birliği, Ekonomi, Mülkiyet, Toprak Düzenlemesi, Güvenlik-Garantiler konularında çok ciddi müzakereler yürütüldü diyor Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Müzakerecisi Özdil Nami ve ekliyor “Bu konuların içinde en az değinilen konu Güvenlik ve Garantiler konusu oldu.”
Müzakerelerdeki başlıklara, Güç Paylaşımı ve Yönetim, Avrupa Birliği, Ekonomi, Mülkiyet, Toprak Düzenlemesi, Güvenlik-Garantiler konularında çok ciddi müzakereler yürütüldü diyor Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Müzakerecisi Özdil Nami ve ekliyor “Bu konuların içinde en az değinilen konu Güvenlik ve Garantiler konusu oldu.”
Peki neden?
Bunun sebebini de şöyle açıklıyor; “Çünkü bu konunun detaylı şekilde görüşülebilmesi için garantör ülkelerin de masaya oturması gerekiyordu.”
Buraya kadar Sayın Nami’nin açıklamaları gayet normal ve doyurucu.
Kafa karışıklığı yaratan ise bundan sonra ifade ettiklerinde.
Neden mi?
Gelin Sayın Nami’nin söylediklerini yorumlamaya çalışalım.
Sonrasında ne diyor Özdil Nami?
Güvenlik ve Garantiler konusu dışındaki konularda artık resim netleşti.
Peki, netleşen nedir?
Kıbrıs’ta yasama, yürütme, yargı nasıl oluşacak, bağımsız kurumlar nasıl karar verecek, bunlar neler olacak, bellidir diyor Sayın Nami!
Ve devam ediyor; “Merkez Bankası, Maliye Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, mali konularla ilgili bağımsız kurumlar, vergi politikaları, dolaylı vergiler, doğrudan vergiler, iki ekonomi arasındaki yakınlaşmanın nasıl sağlanacağı, AB politikaları gibi birçok konu uzmanlar tarafından ele alındı. Bu konularda ciddi ilerlemeler sağlandı.”
Peki ya dönüşümlü başkanlık?
Yer değiştirmeler?
İade edilecek bölgeler?
Bunlar da netleşti mi?
Öyle ya çok iddialı açıklamalar bunlar.
Ve bu açıklamalar da müzakereleri yürüten Özdil Nami tarafından yapılıyor.
Güvenlik ve Garantiler dışında kalan konular da büyük oranda uzlaşı olduğunu belirtiyor.
Nerde ise bu iş bitti diyeceğiz.
O derece yani.
Tabi hal böyle olunca da dönüşümlü başkanlık, yer değiştirmeler, iade edilecek bölgeler mevzuları da netleşmiş oluyor bu açıklamalara göre.
Lakin gel gelelim bu kadar net bir resim ortaya çıkıyor olmasına rağmen bu antlaşmanın tarafları olarak Sayın Nami’nin bahsettiği uzlaşılardan halk olarak hiç bir malumata sahip olamıyoruz.
Bu da oldukça sıkıntı yaratıyor.
Ve dahası da var tabi, AB başlığı altındaki ilerlemelerden de bahsediyor Özdil Bey ve diyor ki; AB, programlarından nasıl faydalanacağız, AB içinde nasıl hareket edeceğiz, karar alacağız, AB’de değişen yasaları federal seviyede ya da kurucu devlet seviyesinde ülkemizde nasıl uygulayacağız konularının da ele alınıp çözüme kavuşturulduğundan bahsediyor.
Kısacası buradan da anlıyoruz ki, Güvenlik ve Garantiler konularının dışında kalan konularda net uzlaşmalar sağlandı.
Peki o kadar net uzlaşıya rağmen varılan nokta nedir?
Belirsizlik ve çelişki.
Cenevre’ye şunun şurasında sayılı günler kala Rum lider Nikos Anastasiadis “Garantiler” konusunun kesin kes ortadan kaldırılacağını söylüyor.
Türk lider Mustafa Akıncı ise “Garantiler” konusunda Türk tarafının hassasiyetlerini ifade ederken, üzerinde konuşulabileceğini noktasına virgülüne dokunulabileceğinden bahsediyor.
Rum lider Nikos Anastasiadis Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Cenevre’de olacağını belirtirken, Türk lider Mustafa Akıncı iki toplum temsilcileri Cenevre’de olacak ifadelerini kullanıyor.
Oysa o kadar net uzlaşı olduğu söyleniyor Müzakereci Özdil Nami tarafından.
Haliyle gelinen nokta da belirsizlik ve çelişki olmamalı.
Öyle değil mi?
Ve/fakat süreç geliyor ve yürütülen müzakere yönteminin prensip olarak uygulanan kurallarına takılıyor.
Nedir o kurallar?
Bütün konularda antlaşma sağlanamadığı sürece hiç bir konuda anlaşılmış sayılmazsınız mevzusuna.