Bugün ömrümüzden giden bir yılı daha tarihe havale ediyoruz

2016’da ne umduk ve ne bulduk! Daha iyi bir düzende yaşamayı umduk mesela. Ama öyle olmadı.

2016’da ne umduk ve ne bulduk!
Daha iyi bir düzende yaşamayı umduk mesela.
Ama öyle olmadı.
Ne düzen iyileşti ne anlayış.
Ufak tefek dokunuşlarla düzeltilebilecek şeyleri de düzeltmekten aciz kaldılar.
Meclis meşruiyetini kaybetti.
Ve/fakat bunu hep birlikte görmezden gelen bir siyasi birliktelik vardı.
Meşruiyetini yitirmiş bir meclisten ısrarla hükümetler çıkarttılar.
Peki sonuç?
Kötü yönetimler devam etti.
Yapısal sorunlara yeni yeni sorunlar eklendi.
Sıkıntılar büyüdü.
Bir çok sektör nefes alamaz hale getirildi.
Ekonomi daraldı.
Reformlar askıya alındı.
Halk bu beceriksizliğin getirdiği ortam altında ezilirken, üç beş siyasetçi iflastan kurtularak servet sahibi oldu.
Partizanlık hortladı.
İşbilmezlik tavan yaptı.
İlgili ilgisiz kritik mevkilere partizanca yapılan atamaların yarattığı sıkıntıyı halk çekti.
2016’da Kıbrıs sorunun çözüleceğini umduk.
Olmadı.
2016’da çözüm hedefi tarihe karıştı.
Şimdi umutlarımızı 2017’e taşıyoruz.
Lakin mevzu oldukça sıkıntılı.
Yarım asırlık bir sorunun ortadan kaldırılması elbette çok kolay değil.
Ama imkansız da değil diyerek 2017’yi de heba eder miyiz?
Evet bu da mümkün.
Düşünün ki eğer her şey yolunda giderse, yani bir yol kazası olmazsa ortaya çıkacak çözüm modeli için halkların onayına gidilebilecek en yakın tarih 2017 yazıdır.
Öyle böyle derken 2017 hedefi de 2018’e sarkabilir.
Hoş tabi ki 2016’ya dair umduklarımız sadece bunlar değildi.
Türkiye’nin iç sıkıntılarından arınarak daha demokratik ve insan haklarının evrensel değerler içerisine yerleştirileceği, istikrarlı bir yıl geçireceğini de ummuştuk.
Olmadı.
Takvimler 15 Temmuz 2016’yı gösterirken Türkiye’de bir darbe girişimi yaşandı.
Türkiye bu darbe girişiminin üstesinden geldi gelmesine ama büyük bir enerji kaybına uğradı.
Türkiye üzerinde hesap yapan üst akıl yönlendirmesi ile terörist saldırılar gerek 15 Temmuz öncesi gerekse sonrası hiç umulmadık zamanda Türkiye’yi vurdu.
Yüzlerce insan bu saldırılardan dolayı öldü.
Sakat kalanlar oldu.
Aynı Türkiye şimdi Suriye’de terörist unsurlarla savaşıyor.
Hem içte hem dışta mücadele veren pozisyonda.
Müttefiklerinden bu konuda beklediği desteği de görmeden.
Başka ne ummuştuk?
Hemen yanı başımızda ki Suriye’de yaşanan insanlık dramının artık son bulmasını insanların yerlerinden olmadan ülkelerinde barış içerisinde yaşamasını da ummuştuk.
Olmadı.
Suriye’de savaş devam etti, insanlar göç etmeye, ölmeye devam etti.
Ortadoğu’da kan gövdeyi götürürken Avrupa’da da terör eylemlerinde artışlar yaşandı.
Avrupa kendi içinde bir yol ayrımına geldi.
AB’nin bütünlüğü sorgulanır oldu.
Birleşik Krallık AB’den ayrılma yönünde irade ortaya koyarken, farklı farklı üye ülkelerden de sesler yükselmeye başladı.
AB ile Türkiye ilişkilerinin olumlu yönde ivme kazanmasını ummuştuk.
O da olmadı.
Üstüne bir de ilişkiler gerildi.
Gördüğünüz gibi 2016’dan umduklarımızı ve bulamadıklarımızı şimdi hep birlikte 2017’ye taşıyoruz.
Belki bir ümit diyerekten.
Ve /fakat 2017’ye saatler kala umutları, ümitleri, hedefleri, art niyetleri ön yargıları her şeyi ama her şeyi bir tarafa bırakalım.
Sadece sağlık ve huzur dileyelim.
Herkese mutlu yıllar.
Bu haber 258 defa okunmuştur

:

:

:

: