Mümkün olduğunca lafa değil yapılan işlere bakmak lazım

İsviçre’nin Mont Peleran kasabasında Kıbrıs konferansına seviye düşürülerek devam ediliyor.

İsviçre’nin Mont Peleran kasabasında Kıbrıs konferansına seviye düşürülerek devam ediliyor.
Bu süreçte teknik heyetler çalışmalarını sürdürüyorlar.
Müzakereciler ve garantör devlet temsilcileri de.
Ve paralel oluşturulacak masalarda bütün başlıklar da uzlaşı aranacak.
Ve her şey yolunda giderse önce garantörler tekrar bir araya gelecekler, akabinde de tarafların da hazır bulunacağı konferans üst düzey katılımla devam edecek.
Kısacası şu an böyle bir sürecin içerisindeyiz.
Hassas bir süreç olduğunu da sanırım belirtmeye bile gerek yok.
İşte bu nedenle başta taraflar olmak üzere garantörlerin de böylesi bir dönemde bir birlerini incitmeden, rencide etmeden açıklamalar yapmaları sürecin akibeti açısından büyük öneme haizdir.
Ve/ fakat böyle bir önemi çok da takmayacakları anlaşılıyor.
Malum ki devam eden süreç yöntem itibarı ile müzakere odaklı yürütülüyor.
Yani taraflar sürekli pazarlık halinde müzakere yapıyorlar.
Tabi ki burada önemli olan ortak paydaların ne kadar içselleştirileceğidir.
Zira Mont Peleran’da ve belki Kıbrıs’ta hatta İngiltere Türkiye ve Yunanistan’da bu konuda paralel çalışma grupları çalışmalarına devam edeceklerdir.
Akabinde yapılacak harmanlamalarla, tabi ki her şey yolunda giderse masalar birleştirilecek ve sonuç alıcı bir süreç başlayacak.
Ve/fakat böyle bir durumda bile her iki taraftan ve garantörlerden de zaman zaman sürece fayda sağlamayan açıklamaların geldiğini görüyoruz.
Elbette bu açıklamaların odağında kozların bir ucundan tutup elde var bir diyebilmenin hesapları vardır.
Bunlar olağandır müzakere masalarında.
Nihayetinde pazarlık yapılıyor, ve bu pazarlıklar o elde var bir yöntemi çerçevesinde masaya sürülüyor, pazarlık paylarına yeni pozisyonlar aranıyor.
İşte bu noktada kimi zaman taraflardan, kimi zaman garantörlerden farklı yönetici pozisyonlarına sahip bireyler tarafından beklenmedik açıklamalar yapılabiliyor.
Eğer bu anlamda her söylenenin üzerine gereğinden fazla anlam yüklemeye çalışırsak bu sürecin altından kalkamayız.
Peki o zaman ne yapacağız?
Böyle durumlar da bana en akıllıca gelen söylenenlerden ziyade yapılanlara bakmaktır.
Yani lafa, lagaya lugaya değil, yapılan işe bakmaktır.
Dolayısı ile benim önemsediğim şu an konferansın devam ettiği, garantörlerin çok çok uzun yıllardan sonra Kıbrıs için bir araya gelip görüşmeye başlamalarıdır.
Aldıkları pozisyonlar ve bu pozisyonlar üzerinden yürütülen müzakerelerdir.
Ha müsbet bir sonuç alınır, ya da alınmaz.
O ayrı bir konu.
Ve/fakat Mont Peleran’da devam eden Kıbrıs konferansında süreç sonuç alıcı bir yöne gidecek şekilde yürütülüyor.
Bu sonucun şu an ne olacağını kestirmek çok zor.
Lakin bu konferansın sonunda Kıbrıs sorununun nereye evrileceğini görme şansımız olacak.
Ya süreçten bir uzlaşı çıkar ve referandum tarihi somutlaştırılır.
Ya da süreç çöker ve uzun bir dönem daha adada ki bölünmüşlük devam eder.
Dolayısı ile Mont Peleran’da devam eden Kıbrıs konferansının içinde oluşturulan çalışma gruplarının yapacakları bütün çalışmalardan sonra ortaya mutlaka bir sonuç çıkacaktır…
Bu haber 279 defa okunmuştur

:

:

:

: