Ya başkanlık ya teslimiyet

TBMM’de tek tek geçen yeni anayasa maddelerin ardından görünen o ki bahar aylarında anavatan başkanlık sistemine geçişle ilgili bir referandum yaşayacak. Bu kesinleşti…

TBMM’de tek tek geçen yeni anayasa maddelerin ardından görünen o ki bahar aylarında anavatan başkanlık sistemine geçişle ilgili bir referandum yaşayacak. Bu kesinleşti…
Anavatan başkanlık sistemi tartışmalarıyla meşgul olurken, bu tartışmayı Kıbrıs’tan izleyen bizler ise eli yüreğinde bekliyor.
Neden mi?
Bu sorunun cevabına bakmak için başkanlık sistemini kim savunuyor, kim karşı çıkıyor, önce ona bakmak lazım.
Ekonomik, siyasi ve sosyal alanda yapılan tüm saldırılara karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında yer alan Türk halkının tek çıkış yolu gördüğü yeni sistem, özellikle batının büyük tepkisini çekiyor.
Bu ülkeleri saymak gerekirse başta ABD ve AB ülkelerini sıralayabiliriz.
Peki niçin karşı çıkıyorlar.
Türkiye’yi çok sevdikleri, çok düşündükleri için mi?
Ya da soruyu şöyle soralım?
“Türkiye’yi çok düşünen” bu sözde müttefik ülkeler, neden apaçık 15 Temmuz darbe girişiminde terör örgütü FETÖ’nün yanında yer aldı, onun üyelerine kol kanat gerdi.
Ya da neden PKK ve onun Suriye uzantısı PYD’ye silah vermeye gidecek kadar destek sağlamaya devam ediyor?
Bunların hepsi bir yana, 15 Temmuz’da darbeyi savuşturan bir memlekette kredi derecelendirme kuruluşlarının eliyle tek tek not düşürme yarışına nasıl girildi? Bu mantıkla darbe başarılı olsaydı, sanıyorum ki notu artıracaklardı…
Düpe düz ekonomik saldırının işaret fişeği olduğu anlaşılan bu hamle, döviz manipülasyonu ve kriz çığırtkanlığıyla doruğa çıktı.
Anavatan’ın dünyanın süper güçlerine, bir diğer ifadeyle yedi düvele karşı verdiği ikinci Kurtuluş Savaşı tüm şiddetiyle devam ediyor.
En son dün Beştepe’de muhtarlara seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu savaşta gelinen noktayı “Türkiye artık savunma durumunu terk edip hücum pozisyonuna geçmiştir” diye özetledi.
“Bu ülkeyi etnik köken üzerinden bölemediler, mezhep, meşrep üzerinden bölemediler. Terör örgütleri üzerinden parçalayamadılar. Ekonomi üzerinden yıkamadılar' diyen Erdoğan, Türkiye’nin yeni sistem ihtiyacının bu saldırılara karşı ne kadar gerekli olduğunu anlatıyordu.
Yazının başına dönecek olursak gerçekten de elimiz yüreğimizde bekliyoruz.
Çünkü anavatan bu savaşı kaybederse, onu yenen dış güçlerin Kıbrıs Türkü’nün gözünün yaşına bakacağını sanmak saflık olur.
Türkiye ikinci kurtuluş savaşını kaybederse, anavatan diz çökerse, gelecekte ne Kıbrıs Türkü, ne de KKTC kalır.
Uzaktan izlediğimiz anavatandaki başkanlık sistemi tartışmaları bu yüzden Kıbrıs Türk toplumunun geleceği için de hayatidir.
Anavatan ya başkanlığı geçirecek, 2023 hedeflerine emin adımlarla yürümeye devam edecek.
Ya da teslim olacak.
O teslimiyet, hem Türkiye’nin hem de bizim felaketimiz olur.
Bunu aklımızdan hiç çıkarmayalım…
Bu haber 438 defa okunmuştur

:

:

:

: