İnsan ve toprak

'İyileşmesi mümkün olan hastaların bile kaybedileceği günler yakındır.' Bunu söyleyen sıradan biri değil.

'İyileşmesi mümkün olan hastaların bile kaybedileceği günler yakındır.'
Bunu söyleyen sıradan biri değil.
Bunu söyleyen bir hekim, Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası (Tıp-İş) Başkanı Sıla Usar İncirli.
'Sağlık sorunlarını çözecek irade nerededir? Yetersiz özlük hakları ve kötü çalışma koşulları nedeniyle hekimler istifa ediyor, göç ediyor, umurunuzda mı?

Hastalara bakacak iyi hekimler bulamayacaksınız demiştik, bulamıyorsunuz, bu koşullar devam ettiği sürece bulamayacaksınız. İyileşmesi mümkün olan hastalar bile kaybedilecek, sorumlusu siz olacaksınız.'

Durum bu kadar vahim mi?
İşin içinde olan, mesleği, tüm hayatını insan kurtarmakla yaşayan bir insan, üstelik bir hekim sendikası başkanı bunları söylüyor.
İşte sendika ve sendika başkanı, görevini yapıyor, kendi alanında uyarısını ve sitemini dile getiriyor.
Bu sendika da mı 'haddini aştı'?
Daha ne söylesin, nasıl anlatsın, hükümet veya yetkililer sadece protokol imzalayıp, Kıbrıs sorununda nutuk atmak için görevde değil.
İşte hayati bir konu, sağlık, yaşam, insan.
Yolumuza devam edeceksek nereden başlamalı?
Toprak, harita, oran, peki, hani insan?
İnsandan daha değerli ne var ki?
Yetmedi mi birbirini kırma, dökme, yok mu başka sorunumuz, tartışmamız, görmüyor muyuz tükendiğimizi?
Ortak akıl, enerji, kuvvet ve imkân insan için birleşmeli.
Yoksa eksik mi kalır popülizm, siyaset, siyasi kazanç, hadi yollara, hani eylem, pankart, insanlar ölüyor, insanlar, hiç mi umurunda değil.
Bina, yeni hastane yapmak elbette önemlidir.
Yeni, donanım, sistem, altyapı, duvarlar, betonlar mutlaka birçok sorunu çözecek.
Ama işin merkezinde insan var, sağlığın yerine konamayacak değerler var.
Alooo, insansız toprak neye yarar?
Güzelyurt'ta yapılacak hastaneyi bile yüzümüze, gözümüze bulaştırdık.
Vay eksik olsun dedirtti resmen, bitti mi olay, kapandı mı, iddialar, söylemler, resmen utanç.
Bu kadar utanç verici tartışmadan sonra yapılsa ne olur, yapılmasa ne olur.
Binasını bile tartışmasız yapamadıktan sonra hangi sağlık ve hangi sağlık sistemini konuşup, düzelteceğiz.
Tüm sağlık sektörünün iç içe olduğu bir sistem şart.
Tüm tarafların yan yana, yardımlaşarak, destek vererek bu sektörü ayağa kaldırması gerek.
Ancak, hekim birlikleri, sendikalar, devlet ve hükümet ortaklaşması bu yükün altından kalkabilir.
Sağlıkta birbirine rakip olmayı anlamam zor.
Hizmet kalitesi tabi ki önemlidir, ama bu ticarete değil, sağlığa hizmet etmeli.
Özel sektör sağlıkçılıkta çok kaliteli merkezlerimiz var, kabul edelim, insanların sağlığını ticaret görenler de var.
Devletin görevi denetlemek, hükümetlerin görevi yasalar, kanunlar çıkarmak, bunların uygulanmasını sağlamak, kim olursa olsun yanlış yapana bunun bedelini ödetmek.
Hekimlerin maaşları, çalışma saatleri, hem kamu, hem de özelde hizmet vermeleri, sağlıktaki sorunların bir kısmı olabilir.
Fakat genel olarak büyüyen bir sorun var, insanların basit ve şüpheli hayatını kaybettiği, unutulan, üzerinde durulmayan, vicdanları yaralayan, neşter vurulması gereken sorunlar.
Her ne olursa olsun, hayat devam ediyor, daha iyi bir yaşam hepimizin beklentisi ve hakkı.
Düzeltmeye bir yerden başlamak gerek, ilk adım sağlıktır.
Çünkü 'bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın' sözü boşuna söylenmemiştir.

Bu haber 528 defa okunmuştur

:

:

:

: