Kıbrıs müzakerelerinde gelinen son noktayı anlamak için en iyi gösterge, Güney’den yükselen seslere kulak vermekten geçiyor.
Nitekim dün merkez sağın önemli partisi Vatandaşlar İttifakı’nın Başkanı Yorgos Lillikas ile Erkan Eğmez’in yaptığı özel söyleşide de yer aldığı gibi, çözüm umuduyla beklediğimiz müzakereler can çekişiyor.
Lillikas’ın deyimiyle oksijene bağlı olan hasta her an ölümle burun buruna.
Güney’de yapılan anketlerde ortaya çıkan çözüm karşıtlığı da bunun en büyük göstergesi.
Tüm bunları anlamak istemeyenler için Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu II. Hrisostomos dün Rumca’yı bir kenara bıraktı, Türkçe bile söyledi…
“Size bir defa da Türkçe söyleyeyim: Çözüm yok!” diyen Başpiskoposun söylediklerini duymayan ya da duysa bile duymazlıktan gelen çevrelere dün bir uyarı da Uluslararası İlişkiler konusundaki uzmanlığıyla Kıbrıs’ın yakından tanıdığı Doç. Dr. Hüseyin Işıksal’dan geldi
Ada TV’de dün yayınlanan “Adadan Dış Bakış” programında konuğum olan Doç. Dr. Hüseyin Işıksal, Rumların tek yanlı ilan ettikleri münhasır ekonomik bölgede sondaj çalışması yapmak için mayıs ayında Total ile harekete geçeceklerine dikkat çekti.
Her ne şart altında, ne olursa olsun “çözüm” diye tutturanlara da sordu.
İki kesimin ortak zenginliğini tek başına kullanmak isteyen Rumlarla nasıl müzakereler devam ettirilecek?
Türkiye’ye adeta kabadayılık yaparak anlaşmalar imzalayan Rum yönetimine meydan neden boş bırakılıyor?
Tüm bu soruların karşısında, her ne olursa olsun “Barış” adı altında Türkiye karşıtı bir tutum sergilemeyi görev edinenlere de dikkat çekti Işıksal hoca…
Bu çevrelerin Türkiye’den gelen paralarla yaşadığını, Ankara’dan gelen paralardan en çok payı onların aldığını ama buna rağmen Türkiye karşıtı söylemlerin de en çok bu kesimlerden yükseldiğini söyledi.
Kısacası Türkiye’nin parasıyla Türkiye düşmanlığı yapıldığından söz etti.
Hocanın görüşlerine hak vermemek imkansızdı.
Gerçekten Kıbrıs müzakerelerinde gelinen son noktada, dönüşümlü başkanlıktan garantörlüğe, Türk askerinin adadaki varlığından harita meselesine kadar birçok konuda uzlaşma sağlanamadığı ortadayken çözüm nasıl olacak?
Güney’in bu çözüm karşıtı durumunu görmek için, Rum politikasını adeta yönlendiren kilisenin, biz anlayalım diye Türkçe bile söylediği “Çözüm yok” sözünü duymayanlar için daha ne yapmalıyız.
Ataların o sözde dediği gibi, anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az…
Her ne şart altında olursa olsun çözüm diye tutturanların, Güney’den yükselen o davul zurnayı bile duymadığına şahit oluyoruz.
Ama artık uyanma vakti geldi, bu gerçeğe alışmalıyız…