ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı'nın (CIA) erişime açtığı gizli belgeler, çok çarpıcı tarihi gerçekleri gün ışığına çıkardı.
Yaklaşık 12 milyon sayfalık belgeler arasında dikkat çekenlerden biri 16 Temmuz 1974 tarihli 'Çok Gizli' damgalı belge oldu.
Buna göre, Richard Nixon yönetiminde dönemin ABD Dışişleri Bakanı olan Henry Kissinger başkanlığında CIA, Pentagon ve birçok kurumun yöneticilerinin katılımıyla bir toplantı düzenliyor.
Tutanaklara göre, Kissinger toplantıya katılanlardan değerlendirmelerini aldıktan sonra Kıbrıs konusunda izlenecek politikaları belirlemeye çalışıyor.
Kissinger'ın TBMM'nin 18 Temmuz'da özel oturumla yapacağı toplantının ne anlama geldiğini sorması üzerine dönemin CIA Direktörü William Colby, 'Türkiye'nin güçlerini Kıbrıs'a gönderme niyetinde olduğunu' ifade ediyor.
Bunun üzerine Kissinger, 'buna inanamıyorum. Makarios'u tekrar iktidarda görmek istemelerine inanamıyorum' diyor.
Söz alan ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Joseph Sisco ise Türkiye'nin askeri müdahalesinin iki amaç taşıyacağını, bunların adadaki Türk toplumu korumak ve adayı Yunanistan'a bağlama amacı taşıyan 'enosis' politikasını engellemek olduğunu söylüyor.
Kissinger ise yine araya girerek, 'Makarios'u destekleyecekleri akla hayale sığmıyor' diye konuşuyor.
Kısacası uluslararası ilişkiler ve diplomasideki dehasıyla ünlenen koskoca Kissinger, dışişleri bürokratının gördüğü en temel gerçeği göremiyor.
Aynı toplantıda Kissinger, Türkiye'nin adadan uzak tutulması için her şeyin yapılması gerektiğini belirtiyor.
'Olayın uluslararası boyut kazanmasını önleyelim' diyor.
Ama gelinen noktada durum tam tersine işliyor.
Olay hem uluslararası boyut kazanıyor hem de Türkiye'yi uzak tutmak mümkün olmuyor.
Nitekim dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in 'Ayşe tatile çıksın' mesajıyla 20 Temmuz 1974 günü Kıbrıs Türkü'nün kurtuluşu olan Barış Harekatı başlıyor.
Böylece Kıbrıs'ın Yunanistan'a ilhakı önlenirken, Kıbrıs Türk halkının varlığı da güvence altına alınıyor.
Bugüne geldiğimizde ise dünyanın süper gücü ABD'nin bölgede yaşananları yine yanlış okuduğuna, öngörülerinin tutarsız olduğuna şahit oluyoruz.
Zira ilk önce Türkiye'nin önerdiği Suriye sınırına tampon bölge fikrini, bölgedeki Kürtler için koridor amacıyla kullanmak istediği iddiaları giderek yükseliyor.
ABD'nin bu alanda bir oldubitti yaratma arzusu içinde olduğu, bugün Ankara'da Dışışleri'nin en büyük kuşkusu.
Yine Kıbrıs'ta olduğu gibi Türkiye'yi bölgeden uzak tutmak için ellerinden geleni yaptılar.
Ama Fırat Kalkanı ile başlayan süreçte bunu da başaramadılar.
Kısacası 1974'te Kıbrıs'taki öngörüsüzlüklerini ve yanlış politikalarını 43 yıl sonra bugün Ortadoğu'da devam ettiriyorlar.
Türkiye'nin Ayşe'si, Ali'si bitmez.
Bugün de Ayşe olmadı Ali, Ali olmadı Mehmet tatile çıkar.
Yeni Washington yönetimi bu gerçeği görmeli, adımlarını buna göre atmalı...